Bir kadının kanlı perçemi ile başladı İran’da ayaklanma... Kadınlar şehir merkezlerinde sokaklara çıktı önce, üniversitelerde eylemler oldu ve grev ilan edildi...
Ayaklanmayı alevlendiren bir Kürt kadını olunca ilk Rojhilat sokakları alevlendi. Kepenkler kapandı, iş bırakıldı, sokaklar alev alev tutuştu.
İran Devrimi sonrası iktidara el koyan mollalar, onyıllardır nasıl baskı ve şiddetle yönetiyorsa İran halklarını, nasıl kelleleri uçuruyor, zindanlara dolduruyor, Kürtleri vinçlerden sallandırarak asıyorsa, bugün de bu ayaklanmayı aynı kanla boğmaya çalışmaya başladı.
“Vur” emri verdi, güvenlik güçleri sokaklarda ateş açmaya başladı halka. Her geçen gün ölü sayısı artarken, vahşetinin duyulmaması, halkın örgütlenmesinin güçlenmemesi için interneti kısıtladı.
İlk hedefi sokaklarda isyanını haykıran, başörtülerini yakan, saçlarını kesen kadınlar oldu. Ayaklanma yaşanan tüm topraklarda olduğu gibi İran’da da kadınlar en önde, ayaklanmaya imzalarını atıyordu. Önce o kadınları yok etmeliydi. Kadınların özgürlük çığlıkları ile başlayan eylemler, mollaların rejimini sarsıyordu.
Örneğin; 32 yaşındaki Ghazaleh Chelavi, "Hepimiz Mahsa'yız!" diyen onbinlerce kadından biriydi, Amol şehrinde başından vurularak katledildi.
Mahsa Amini’nin cinayetini protesto eden 20 yaşındaki Hadis Najafi de İran güçlerince boynundan 6 kurşunla vurularak öldürüldü. Ailesi, sevenleri mezarı başında Hadis için “İyi kalpli bir kızdı ve dans etmeyi severdi. Mahsa Amini ile vahşice öldürüldüler, suçları özgürlük istemekti” dedi.
16 yaşındaki bir diğer genç kadının kaldırıma yatırılarak başına ateş edildiği videolar sosyal medyadan hızla yayıldı.
Ayaklanmada yaklaşık 8 bin kişi tutuklandı ve şeriatın özel mahkemelerinde yargılanmayı bekliyorlar. Destek mesajları paylaşanlar da hapisle tehdit edildi. Evler basıldı, eylemler bastırıldı. Tutuklananların aileleri Evin Cezaevi önünde toplanarak “Dünya onları yalnız bırakmamalı. İran halkı özgürlük için ilerlerken, dini rejim oğullarımızı ve kızlarımızı serbest bırakmaya zorlanmalıdır” diyerek çocuklarına özgürlük istedi.
Ayaklanmaya katılanlar, bildik söylemlerle, "yurt dışından kiralanmış paralı askerler" olarak lanse edildi ve "provokatör" olarak damgalandılar. İran İnsan Hakları Örgütü (IHR) 14 eyalette 6’sı kadın ve 4’ü çocuk olmak en az 75 kişinin katledildiğini bildirdi. Ölü sayısının 200’ü aştığı ve 10 binden fazla kişinin gözaltına alındığını söyleyen kaynaklar da var.
Başta Rojhilat’ta Sina olmak üzere tahminen 154 şehirde eylemler sürüyor. Tahran’da da sokaklara konuşlanan silahlı asker ve polislere rağmen öne çıkan sloganlar “Jin, Jiyan, Azadi” ve “Diktatöre ölüm”!.. Kadınlar, yaşayabilmek için, özgürleşebilmek için diktatörlüğün yıkılması gerektiği konusunda net...
16 Eylül’den bu yana her geçen gün ayaklanma yeni yeni şehirlere yayılmaya devam ediyor. Mollaların kalesi Kum şehrinden Batı Azerbaycan’a, Beluc şehirlerine kadar yangın bir anda yayıldı. Beluclar da Kürt halkına destek olmak için korku diktatörlüğüne karşı sokaklara çıktı. Sloganlar kadınların özgürlüğünden, rejim değişikliği çağrılarına evrildi. “Hameney'e ölüm”, “İster Şah, ister Hamaney olsun, zalime ölüm!” ve "Savaşacağız ve İran'ı geri alacağız" sloganları her şehri, her sokağı doldurdu. Polis araçları yakıldı, binalar ateşe verildi.
Dünyanın birçok ülkesinde halklar, özgürlükleri için ayağa kalkan İranlılara destek olmak için sokaklara çıkarak eylemler yaptı. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da da kadınlar İranlı kadınlara destek için eylemleri sürdürüyor.