Çağdaş Hukukçular Derneği İşçi Komisyonu, “işten çıkarmaların yasaklandığı” kanun teklifini değerlendirdi. Sizlerle paylaşıyoruz:
Dün akşam saatlerinde basına “İşten çıkarma yasaklanıyor” diye servis edilen kanun taslağı iktidarın salgın sürecinde patronlar lehine sürdürdüğü politikaların bir başka adımından ibaret. Sözü edilen, 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen “Geçici İstihdam Güvencesi” başlıklı geçici maddeye göre, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle, İş Kanunu’nun md. 25/II’de gösterilen sebepler dışında, işçi işten çıkartılamaz; ancak, işveren, işçiyi ücretsiz izne ayırabilir.
Toplu işten çıkarmaların, ücretsiz izin dayatmalarının giderek yaygınlaştığı, milyonlarca emekçinin açlık veya salgın hastalıktan ölümle burun buruna yaşamaya mecbur bırakıldığı koşullarda, yine, sermayenin çıkarlarını gözeten bu düzenlemenin işçilerin lehineymiş gibi pazarlaması kandırmacadan başka bir şey değil.
Her şeyden önce ücretsiz izin verilmesi, mevcut düzenlemeye göre işçinin yazılı kabulüne bağlı iken bu düzenlemeyle patronlara işçileri istediği gibi ücretsiz izne çıkarma hakkı veriliyor. Öte yandan, patronların geçerli bir nedenle işçiyi işten çıkarması halinde kıdem ve ihbar tazminatlarını ödeme yükümlülükleri varken, bu düzenlemeyle bu yükümlülük en azından ötelenmiş oluyor. Şimdilik üç ay süreyle getirilen ve Cumhurbaşkanı’nın keyfine göre 6 aya kadar uzatabileceği bu düzenleme ile zorla ücretsiz izne çıkartılan işçiler, aç kalmamak için başka işte çalışmaları halinde sadakat yükümlülüğüne aykırılık iddiası ile haksız olarak işten çıkartılma tehdidi ile karşı karşıyadır. Öte yandan ücretsiz izin devam ettiği sürece patronlar sigorta primlerini yatırmayacak ve bir ayı aşan ücretsiz izinlerde işçiler sosyal sağlık güvencesinden yararlanma haklarını kaybedeceklerdir.
Düzenlemede öngörülen, ücretsiz izin verilen işçilere günlük 39,25 TL ödenmesi şeklindeki düzenleme ile de pek çok iş yeri açısından mevcut durumun çok gerisine düşülmüş olacaktır. Öngörülen miktar, mevcut düzenlemeye göre ücretsiz izne çıkartılan işçilerin kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılmaları halinde ödenecek miktarın çok çok altındadır. İşsiz bırakılan işçiye, “asgari ücretin yarısıyla yaşa” denmesi korunmak istenenin işçiler ve işsizler değil, patronlar olduğunu ortaya koyan bir başka veridir. Diğer yandan, kısa çalışma ödeneği uygulamasında, kısa çalışma döneminde zaten işverenin işten çıkarması yasak olduğu düşünüldüğünde, “işten çıkarmalar yasaklanıyor” kandırmacası ile devletin, işçilere cüzi ücret ödeme amacının olduğu da açıkça ortadadır.
“İşverenin haklı nedenle tazminatsız feshinin” düzenlendiği İş Kanunu 25/II’de belirtilen sebeplerin kapsam dışında bırakılması ile de patronlara bu düzenlemeden faydalanıp faydalanmamaları konusunda seçenek sunulmuştur. Bu muafiyetle, patronlar, istedikleri zaman işçileri ücretsiz izne çıkartarak yukarıda sözünü ettiğimiz olanaklardan faydalanabilecek, ayrıca, haksız olarak işçileri işten de çıkarabileceklerdir.
İşçilerin maaşlarından kesilerek oluşturulan ve biriken, tam da bu günler için kullanılması gereken işsizlik sigortası fonunun, işçiye ait olan paranın işçinin en zor zamanında dahi işçi için kullanılmamakta, aktarılan kısımlar da iyice budanarak aktarılmaktadır.
Tüm bunları söyledikten sonra tekrar soruyoruz. “İşten çıkarmalar yasaklandı” diyenler, kimi kandırıyorsunuz? Bu düzenlemeyi “başarı” diye alkışlayan, hükümete arkasında duramadıkları süreler vermek dışında hiçbir şey yapmayan sendikalar alay konusu haline geldiklerinin farkında değil mi? Patronlara işçileri kafalarına göre ücretsiz izne çıkarma hakkı verirken, işsizlik oranları olduğundan düşük gözükmesini sağlayarak “imajınızı” koruyacağınızı mı sanıyorsunuz? İş yerlerinde yayılan Koronavirüs vakalarına rağmen çalışma zorlanan, ücretini alamadığı için evine ekmek götüremeyecek, kirasını veya faturalarını ödeyemeyecek milyonlarca işçi yalanınızı görmeyecek mi?
Her zamanki basit oyunlarınız alttan alta büyüyen öfkeyi dizginlemenize yetmeyecek. Biz her zaman olduğu gibi gerçekleri anlatacağız. Bugün anlatacağız, yarın hatırlatacağız. Unutmayacağız, affetmeyeceğiz!