İlk deneyimler insanın hayatında hep iz bırakır ve unutulmaz. Ben de bu yüzden ilk kez yaptığım, katıldığım şeylerin güzel geçmesini isterim.
“Bu bir türkü
Toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü…”
Bir hikaye anlatacağım size, tıpkı şiirde söylediği gibi, toprak çanaklarda güneşi içenlerin hikayesini. Sibel’in Sibel’imizin yaşam öyküsünü...
Ben 3 yıldır aynı işyerinde çalışan fabrika işçisiyim, bu üç yılda yaşadıklarımı anlatayım size.
Bir dost omuz daha düştü omuzbaşımızdan…
Bir kelebek kanatlandı sonsuzluğa doğru
En derin yerinden böldü uykumu.
Vefa’yı 95-97 sürecinde Bursa Hapishanesindeyken tanıdım. Bu süreçte en belirgin dönem, ‘96 Ölüm Orucu dönemidir diyebilirim. Zira, Vefa ile beraber Ölüm Orucuna (ÖO) yattık, omuz omuza hücre hücre eriyerek birlikte bu zorlu yolu aldık. Hem zorlukları hem de zaferi birlikte, engin duyguları paylaşarak tattık...
Ben Işıl, 10 buçuk yaşındayım. Ben Vefa abiyi Kütüphane’de tanıdım. Beraber oyun oynardık, bana şarkılar söyletirdi… Hatta ben dışarıda oyun oynarken, Vefa abi çağırırdı “Işıl gel yemek ye”, “yemiyecem” dediğim zaman, “bak yemek yemezsen büyümezsin” derdi. Çok seviyordum Vefa ağabeyyi, gider yemeğimi yerdim.