“Gelip karşıma pis pis sırıtma hayat. Ben sana yenilmedim. Sevdiklerim diz çöktürttü senin önünde bana. O yüzden kalkamıyorum. Ama şimdi sus güneşi çek üzerimden. Gözlerimi alıyor uyuyamıyorum. Ve sustur şu başımda öten kuşları. Sessizlik. Biraz huzura ihtiyacım var. Sonsuz bir uykuya hasretim. Ve asla sevinme ilk rauntta nakavt ettim diye. İkinci raunt Azrail ile hadi gel zaman geldi. Ertelemenin anlamı yok. Yenilenin canı cehenneme”… “Sabah beni bir ağaçta asılı bulacaklar. Önce yalandan ağlayıp sonra unutacak herkes”…
Böyle yazıyor Gazi Mahallesi’nde Kent Ormanı’nda kendini asmadan önce atanamayan genç bir öğretmen…
Adı Ersin Turan, Dersimli… Sınıf öğretmenliği okuyan 32 yaşındaki Ersin, atanmayı bekliyordu. Okulunu bitirene kadar geçimini sağlayabilmek için çeşitli işlerde çalışan Ersin Turan, atamasını beklerken de İstanbul’da inşaat işlerinde çalışıyor, memleketinde yetiştirdiği nohutları satabilmek için müşteri arıyordu.
Ersin Turan, 14 Ekim Pazar akşamı sosyal medya hesabında yukarıdaki mesajı paylaştıktan sonra, hayatına son verdi. Borçları, geleceksizliği ve umutsuzluklar nedeniyle bunalıma girerek hayatına son veren genç öğretmenin cebinden 10 lira çıktı…
Yaşama tutunmak için çabaladığını söylüyor arkadaşları. Ancak sömürüye dayalı bu sistem sadece emeğimizi değil, umutlarımızı, geleceğimizi, yaşamlarımızı dahi sömürüyor. Her yeni güne yeni bir umutla değil, yeni sorunlarla uyanırken geleceğimizi nasıl düşleyebiliriz ki… Yeni bir yaşam, umutlu bir gelecek için sömürüye son verelim…