“Söz konusu bilimse, binlercesinin otoritesi, tek bir kişinin mantıklamasından değerli değildir.” Galileo Galilei
Dünya genelinde yaşanan koronavirüs salgını yüzünden hepimiz zor günler geçiriyoruz.
‘Hepimiz’ kelimesini kullanırken tereddüt etmiyor değilim, çünkü içinde bulunduğumuz ülkede ve bunun gibi diğer birçok kapitalist ülkede virüsün bile sınıfsal olduğunu, “Evde kal” sloganlarının işçi ve emekçiler için hiçbir güvence getirmediğini ve asıl zor günler geçirenlerin onlar olduğunu görüyoruz. İşte bu zor günlerde hiçbir zaman olmadığı kadar bilime olan ihtiyacımızı ve bilimin yaşamın vazgeçilmez gerçeği olduğunu anlamış olduk.
Öncelikle bu salgın sayesinde ülkemizde bilimin desteklenmediğini ve geri planda kalmış olduğunu gördüğümüzden bahsetmek istiyorum. Ama buna sadece virüsü yok edecek aşının bulunamaması ya da ölümlerin artması şeklinde bakmak doğru olmaz. Asıl bakmamız gereken yer, eğitimin yetersizliği yüzünden bilinçsiz büyüyen veya büyümüş olan insanlardır. Sosyal medyada çoğu kişi hiçbir bilimsel açıklaması ya da kanıtı olmamasına rağmen virüsü engelleyeceği söylenen ilaçlara ya da bitkilere inanıyor ve bunları uyguluyor.
Örneğin birkaç hafta önce sosyal medyada birçok ünlü ve fenomen virüsü yok edecek bir ilaç bulduğunu söyleyip, bunları paylaşıp, sadece reklam yapmak ve para kazanmak için bilinçsiz olan halkın hem parasını hem de sağlığını hiçe saydı. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir, ama sadece bu bile eğitimin ve yapılan açıklamaların yetersizliğini görmemize yetiyor. Halkı bilinçlendirme adına yapılan neredeyse hiçbir şey yok, olsa da bir işe yaramıyor çünkü televizyonda dizi aralarında virüse dair bir iki reklam koymanın insanları bilinçlendireceğini ya da yeterli sayıda insana ulaşacağını düşünmüyorum.
Yapılabilecek şeylerin ilki, önce bilgi kirliliğinden kurtulmak olmalıydı. Şu an birçok insanda korku ve panik hali varsa ya da fazla bir rahatlık varsa bu bilgi yetersizliği veya fazlalığı yüzündendir. Örnek alınabilecek bilime önem veren ve sosyalizme daha yakın olan ülkeler var ve bu ülkelerden biri, virüsün ilk yayılan yeri olarak Çin, birkaç ayda virüsü neredeyse durma noktasına getirdi ve ülke kısmen de olsa eski günlerine dönüyor. Yaşam artık normale dönmeye başladı, virüs kontrol altına alındı. Türkiye'de bu duruma gelmemiz daha zor ve daha uzun sürecektir.
Ekonomik krizin en yüksek seviyede olması virüsün yayılma hızını son derece etkiledi ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi, çünkü kriz içinde olan kapitalist devlet üretimi durdurmak istemedi. Sürecin uzamasının diğer en önemli sebeplerinden biri de, bilimin bu denli geride olmasıdır. Herkes doğru kaynaklardan okuyup, araştırıp bilime yönelmeli. Çünkü ancak bilim insanları bilinçlendirebilir, doğru bilgiye ulaşmasını sağlayabilir, daha hızlı ve en önemlisi daha sağlıklı yaşamamıza sebep olabilir, yaşamı kolaylaştırabilir; çünkü ancak bilim bizi karanlıktan kurtarıp aydınlığa ulaştırabilir.
Gericiliğin değil, bilimsel düşüncenin egemen olduğu yeni bir dünyayı kurmak için ileri!
Antakya’dan Bir DÖB’lü