Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Şubat ayında gazetecilere dönük hak ihlallerine dair hazırladığı raporu yayımladı, gazetecilere yönelik hak ihlallerinin arttığına işaret edildi.
DFG’nin raporunda, “9 Şubat’ta Kibriye Evren ve Selamet Turan’ın gözaltına alınması, 13 Şubat’ta İzmir’de 5 gazetecinin gözaltına alınmaları, 27 Şubat’ta Van’da 3 gazetecinin gözaltına alınmasına dikkat çekildi. İzmir’deki gazetecilerin 4 günlük gözaltı sürecinin ardından ev hapsi ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaları aslında ‘Sizi bırakıyoruz ama eve hapsedip habercilik yapmanızı engelliyoruz’ anlamına geliyor. İşte gazetecilerin haber yapması istenmiyor dediğimiz olay tam da budur. Bu gözaltıların haricinde PİRHA muhabiri Diren Keser’in Mersin’de gözaltına alınarak, tutuklanması da iktidarın gazetecilerden ne denli korktuğunu perçinleyen bir gelişme oldu" dedi.
Federal Kürdistan Bölgesi’nde alıkonulan gazeteci Süleyman Ahmed’ten 132 gündür haber alınamadığına dikkati çekilen raporda, Şubat ayında DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun tahliye olduğu hatırlatılarak, “Dicle Müftüoğlu 10 ay boyunca neden hapiste tutuldu? Bu sorunun cevabını verecek olan bir yargı organı var mıdır? Belki Dicle şu an aramızda ancak özgürlüğünden çalınan 10 ayı ne yapacağız, nasıl bir hukuk terimiyle izah edeceğiz? Bu durum sadece Müftüoğlu için değil hapiste tutulan tüm gazeteciler için geçerli. Evet, belki Şubat ayında tahliye olan gazeteciler oldu ancak halen çok sayıda gazeteci dört duvar arasında özgürlüğünden mahrum. Yaşanan bu hukuk garabeti ülkenin düşünce ve ifade özgürlüğü alanında kara bir leke olarak duruyor. Bu nedenle özgürlüğünden mahrum bırakılan tüm gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz” denildi.
Türkiye’de gazetecilerin "düşman" olarak görüldüğü vurgulanan raporda, "İktidar genel anlamda gazetecileri sevmeyen, yapılan haberleri engelleme çabası içerisinde olan bir pozisyonda. Bununla da yetinmeyip kendi iktidarıyla ilgili ve yandaşlarıyla ilgili haberleri adeta kriminalize ederek, ortadan kaldırmaya odaklanmış durumda. Bu şekilde yapılan engellemelerle gerçeklerin perdelenebileceğini zannediyorlar. Elbette, yaşanan baskılar ve engellemeler belli düzeyde sağlıklı bir habercilik yapılmasını engelliyor olabilir ancak bu, gerçek manada habercilik yapan ve onuruyla hakikatin peşinden koşan gazetecileri durduramaz. ‘Özgür basın, özgür toplum’ anlamına gelmektedir. Gazetecilerin özgür olmadığı bir toplumun özgürlüğünden bahsedemeyiz. Bunun için tüm kesimleri gazetecilerle dayanışma içerisinde olmaya, kendi haber alma hakkını savunmaya davet ediyoruz.” denildi.
Raporda, gazetecilere yönelik hak ihlallerine de yer verildi. Şubat ayı içerisinde 4 gazetecinin saldırıya uğradığı, 11 gazetecinin evine baskın yapıldığı, 13 gazetecinin gözaltına alındığı ifade edildi. 3 gazetecinin tutuklandığı, 9 gazetecinin kötü muameleye maruz kaldığı, 5 gazetecinin haber takibinin engellendiği aktarıldı.
8 gazeteci hakkında soruşturma açılırken, hakkında dava açılan 4 gazeteciye 20 yıl 6 ay 18 gün hapis cezası istendi. 53 gazeteci dosyasının sürdüğü, tutuklu gazeteci sayısının ise 4 Mart itibariyle 42 olduğu raporda yer aldı. RTÜK tarafından 11 yayın yasağının verildiği belirtilen raporda, 1 internet sitesinin kapatıldığı, 30 habere erişim engeli getirildiği, 51 medya içeriğine erişim engeli getirildiği belirtildi.