25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde 2018 yılında Taksim'de düzenlenen eyleme katılan kadınlar hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Duruşma sonrasında 25 Kasım Kadın Platformu yaptığı açıklamada "Erkek-Devlet şiddetine karşı sokakta olacağız" dedi.

İstanbul'da 2018 yılında, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü, İstiklal Caddesi'nde düzenlenen Gece Yürüyüşü'ne katıldıkları için 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla yargılanan 21 kadın ve 1 gazeteci hakkında açılan davanın ilk duruşması, Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'ndeki 36'ncı Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

25 Kasım eylemi nedeniyle yargılanan kadınlarla dayanışmaya gelen kadınlar ve gazeteciler duruşma salonuna alınmadı.

 

"90'lı Yıllardan Beri 25 Kasım'da Sokaktayız"

Eyleme katılan ve hakkında dava açılan kadınlardan Nevruz Tuğçe Özçelik, ifadesinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nün tarihi önemine değinerek, Türkiye'de de 90'lı yıllardan beri 25 Kasım eylemleri yapıldığına dikkat çekti.

90'lı yıllardan bugüne dek "Kadın cinayetleri politiktir" dediklerini belirten Özçelik, 2000 yılında İstanbul'da 25 Kasım Kadın Platformu kurularak 25 Kasım'da kadınların sokaklara çıkışının örgütlendiğini söyledi.

 

"Hukuksuz Olan Yürüyüşümüz Değil Oradaki Polis Barikatıdır"

25 Kasım 2006 tarihinden bu yana kadınların her yıl İstiklal Caddesinde, erkek-devlet şiddetine karşı eylem düzenlediğini hatırlatan ve 25 Kasım 2018 tarihinde Taksim Tünel Meydanı'nda olduğunu söyleyen Özçelik, beraatını istedi. Özçelik, "Yani 2018 yılındaki polis müdahalesiyle bu eylem, öncesindeki 17 yıl boyunca gerçekleştirildiği caddede engellendi ve bundan neredeyse 4 yıl sonra orada bulunan kadınlara bu dava açıldı. Haksız ve hukuksuz olan o gün orada bulunan biz kadınların, transların o caddede yürüme ısrarı değil, karşımızda bulunan polis barikatıdır" dedi.

 

"Eylemimiz Suç Değil Hakkımızdır"

Özçelik"Erkek şiddetine, kadın cinayetlerine, trans cinayetlerine, devlet eliyle kadın bedenine yönelen şiddete karşı dünyanın neredeyse her yanında aynı günde gerçekleştirilen, o sokakta da yıllardır gerçekleşen eylemimiz suç değil, hakkımızdır" diyerek yaptıkları eylemi savunarak beraatini talep etti.

 

"Kadınlara Yönelik Şiddet Katmerleniyor"

HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir ifadesinde 2018 yılı 25 Kasım'ında, "Eşitliği sağlamaya yönelik, kadınları kalıcı şekilde güçlendiren sosyal politika yoksunluğu, bütçenin bunun yerine geçici 'yardımlara' ve Diyanet'e ayrılması erkek şiddetinden uzaklaşmayı zorlaştırıyor. Pompalanan savaş hali ve dili bu şiddeti yaygınlaştırıyor, vahşileştiriyor. Üzerine bir de kriz, yoksullaşma eklenince geçim derdi şiddeti katmerliyor, şiddet karşısında sessizleştiriyor" dediklerini hatırlattı.

"Her Gün Kadınlar Öldürülmeye Devam Ediyor" Bugün hala aynı durumun devam ettiğini belirten Demir, İçişleri Bakanlığı verilerinde 2017 yılında yüz binin üzerinde, 2018'in ilk 7 ayında yüz bine yakın kadının şiddete maruz kaldığını hatırlattı. Bakanlığın verilerinin toplumdan saklanan, eksik gösterilen, hatta basına yansıyan cinayetlerin çetelesinin dahi altında olduğunu kaydeden Demir, her gün kadınların öldürülmeye devam ettiğine dikkat çekti.

 

"Kadını Öldüresiye Dövmek Değil, Hakkına Sahip Çıkmak Suç Haline Getirildi"

Demir, 2018 yılında engellenen 25 Kasım eyleminde yaptıkları açıklamada, "Katillerin, şiddet uygulayan saldırganların 'iyi hal'li olduğuna, 'ağır tahrik edildiğine', her türlü delile rağmen öldürülen kadınların 'intihar ettiğine' kanaat getirebilen mahkemeler, bugün 70 binin üzerinde öğrenciyi, kadınların kendilerini temsil etmek için seçtikleri milletvekillerini, kadına yönelik şiddete dair birim, merkez, sığınak kurmuş belediye başkanlarını, gazetecileri, hak savunucularını cezaevinde tutuyor. Çünkü bir kadını öldüresiye dövmek değil, hakkına sahip çıkmak suç haline getirildi" denildiğini aktardı.

 

"25 Kasım'da Yine Sokakta Olacağım"

Demir, bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde sokakta oldukları için yargılanıyor olmalarının tam da bunun bir göstergesi olduğunu belirtti.

Demir,25 Kasım'da erkek-devlet şiddetine karşı yine sokakta olacağını söyleyerek beraatini talep etti.

 

 Beyoğlu'nun Her Sokağında Tekrarladık"

Feride Eralp de ifadesinde, 25 Kasım 2018 tarihinde Beyoğlu'nun pek çok sokağında açıkamadaki ifadeleri i tekrarladıklarını belirterek "Çünkü değişen bir şey yok; hatta İstanbul Sözleşmesi gibi kadınları şiddete karşı koruyan uluslararası bir sözleşmeden bir gecede çekilme kararlarıyla, yüksek yargının erkek şiddetini meşrulaştıran tutumuyla durumumuz daha bile vahim" diyerek 25 Kasım'da sokaklarda olmayı savundu.

 

Erkek Şiddetini Haklı Göstermeye Çalışan Düzene Karşı Sokaktayız

Yargılanmalarına gerekçe yapılan eylemde erkek şiddetini 'haklı göstermeye' çalışan düzenin bahanelerine işaret eden Eralp, Pınar Gültekin davasında katil Cemal Metin Avcı'nın cezasının "tahrik indirimi" ile düşüren, Pervin Hamak'ı öldüren boşandığı erkek ve oğluna indirimi yapan, Orhan Munis'in Hatice Kaçmaz ile görüşmesine 20 cm'lik bıçakla gitmesini tasarlama olarak değerlendirmeyen mahkeme kararlarını hatırlatarak, erkek şiddetine ve bunu haklı göstermek isteyen düzene karşı sokakta olduklarını belirtti.

 

"Devletin Görevi Kadınların Karşısına Çıkmak Değil Öldürülmelerini Engellemek"

Erkeklerin istemediği bir şey yapan kadınların öldürülmesinin meşru sayıldığını fakat kadınların sokağa çıkmasının yargılama konusu yapıldığını kaydeden Eralp, "Bunu kabul etmemiz mümkün değil. İçişleri Bakanlığı'nın, polisin, yargının görevi hayatı için mücadele eden kadınların, transların önünü kesmek değil, öldürülmemizi engellemektir" dedi.

 

"25 Kasım'da Eylemdeydim"

Tüm bu nedenlerle 25 Kasım 2018 günü Taksim Tünel Meydanı'ndaki eyleme katıldığını söyleyen Eralp, feminist bir kadın olarak 25 Kasım Kadın Platformu'nda yer aldığını söyledi. Polis şiddetine uğradığını da hatırlatan Eralp, beraatını istedi.

 

Avukatların da beraat kararı istediği duruşma dosya kapsamında yargılanmak istenen diğer kadınların ifadesinin alınması için 21 Ekim tarihine ertelendi.

 

Adliye Önünde Basın Açıklaması

Duruşmanın ardından 25 Kasım Kadın Platformu, İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan kadınlar, "25 Kasım Yargılanıyor, Kadınları Değil, Katilleri Yargıla" pankartı açtı.

 

"Yasaklar Ve Dinci Faşist Saldırılar Kadınları Mücadeleden Yıldırmak İçin"

25 Kasım Kadın Platformu adına konuşan Nevruz Tuğçe Çelik, kadın katliamlarına ve kadına yönelik şiddete isyan ettikleri için yargılanmak istendiklerini belirtti. Haklarında açılan davanın iki gün sonra gerçekleşecek 20. Onur Yürüyüşü'nün yasaklandığı; faşist, islamcı, paramiliter yapılar tarafından tehdit edildiği, her türlü kadın düşmanlığı, homofobi ve transfobinin devlet eliyle körüklendiği bir ortamda görüldüğünü söyleyen Çelik, davanın amacının kadınları yıldırmak, mücadeleden caydırmak olduğunu söyledi.

 

"Hukuksuz Olan Yürüyüşümüz Değil Polis Barikatıdır"

"Ama bizim mücadelemiz hayatlarımız için, eşit ve özgür nefes almak için, bizi sömüren, baskılayan, ikincil kılan bu düzeni değiştirmek için! Vazgeçme ihtimalimiz yok. Haksız ve hukuksuz olan 25 Kasım 2018 günü orada bulunan biz kadınların, transların o caddede yürüme ısrarı değil, karşımızda bulunan polis barikatıdır. Erkek şiddetine, kadın cinayetlerine, trans cinayetlerine, savaşa, devlet eliyle kadın bedenine yönelen şiddete karşı dünyanın neredeyse her yanında aynı günde gerçekleştirilen, İstiklal caddesinde de yıllardır yaptığımız eylemimiz suç değil, hakkımızdır" dedi.

 

"Göreviniz Bizi Değil Öldürülmemizi Engellemek"

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını ve kadın katillerinin aklandığı, ceza indirmlerinin uygulandığı yargılamalara değinen Çelik, "2018'deki yürüyüşe ilişkin bugün dava açan devletin belli ki katilleri engellemekle, erkek şiddetini önlemekle uğraşmadığı için epeyce boş vakti var. Ama İçişleri Bakanlığı'nın, polisin, hakimin, savcının görevi hayatı için mücadele eden kadınların, transların, pazar günü sokakta olacak olan LGBTİ+'ların önünü kesmek değil, ayrımcılığa uğramamızı, öldürülmemizi engellemek" dedi.

 

"Hakkına Sahip Çıkmak Suç Haline Getirildiği İçin Yargılanıyoruz"

Onur Yürüyüşü, 8 Mart, 25 Kasım eylemlerinin, haber yapmanın, twit atmanın yasaklandığı bir dönemde kadın katliamlarına her zaman bahanesi bulunduğunu vurgulayan Çelik, "Yani bir kadını öldüresiye dövmek değil, hakkına sahip çıkmak suç haline getirildi. Bizim bugün yargılanmamız da tam da bunun ifadesidir" dedi.

 

"Susmaya, İtaat Etmeye Niyetimiz YoK"

Çelik sözlerini Bunun karşısında susmaya da, itaat etmeye de niyetimiz yok. Bu sene de hem 25 Kasım'da hem diğer günlerde erkek-devlet şiddetine karşı sokaktayız" diyerek tamamladı.

 

Neşe Toprak / Pel Yapım