Kent adeta sıkıyönetim altında! Her yerde polis, toma, panzer... Taksim’e çıkan yollar kesilmiş. Beşiktaş’a inen yollar bile tutulmuş. Saraçhane alanının Taksim’e bakan yönü ise, tarihi su kemerinden itibaren adeta muhasara altına alınmış!
Hani her sene “alan fetişizmi” deyip duranlar var ya, dertlerini bize değil, sermaye sınıfına ve faşist devlete anlatsınlar. Bunca yığınak, bunca “önlem”, bunca polis... hep “alan fetişizmi” yüzünden!
İlan edilmemiş bir “sıkıyönetim” var Taksim civarında. Buna rağmen devrimcileri, devrimci işçileri durduramadılar. Bulundukları her yerde, buldukları her gedikten Taksim’e ilerlediler. Dinci faşist iktidarın ve devletin gücü yetmedi. Ne tehditler, ne işkenceli gözaltılar...
İşçi ve emekçilerin yüzü hep Taksim’e dönüktü. Sermaye de, sosyal reformistler de, her türden uzlaşmacılar da bunu çok iyi biliyorlar. Bu yüzden, sınıfı aldatmak için utanmazca kullandılar işçi ve emekçilerin bu derin özlem ve yönelimlerini.
Dilinde “Hedef Taksim” şiarıyla DİSK, sosyal reformistlerin aktif desteğini de alarak sendikaları ve emekçi kesimleri CHP’nin kuyruğuna takmak için var gücüyle çalıştı. Emekçileri Saraçhane meydanına hapsetti. Özel-İmamoğlu ikilisi alandan ayrılınca da “faaliyeti sonlandırıyoruz” diyerek meydandaki emekçilerin dağılmalarını istedi.
DİSK üyesi bir işçi “Biz gerçekten inandık yürüyeceğimize; programımız iptal edildi denildi. Gerçekten üzüldük. Bizi bir daha böyle toplayabilirler mi? Toplayamazlar İnsanları küstürüp üzüyorsunuz” sözleriyle dile getiriyordu kızgınlığını ve hayal kırıklığını.
İşçi ve emekçilerin gözü Taksim’de! Yürekten haykırıyorlar Taksim şiarını. İşçinin yüreği ve bilinci devrimden yana. Onu burjuvazinin kuyruğuna takmaya çalışanlar da görüyor bunu. Bu yüzden devrimci şiarlar kullanıyorlar, “Hedef Taksim” diyerek, devrimci sözler ederek kandırıyorlar işçileri!
İşçi ve emekçileri bu uzlaşmacılardan, bu CHP yancılarından kurtarmak zorundayız. Bu 1 Mayıs’ın yakıcı derslerinden biri budur!