Corona virüs (Covid-19) dünyanın bir çok ülkesinde dini merkezlerden, ibadet yapılan yerlerden yayıldı. Güney Kore’de bir kiliseden çok fazla kişiye bulaşarak yayıldığı tespit edildi. Fransa’da değişik bölgelerdeki koronavirüs hastalarının nerelere gittiği araştırılınca, 1200 kişinin bir kilisede toplandığı sırada koronavirüs bulaştığı ve buradan ülkenin her yanına yayıldığı anlaşıldı.
Farklı bir haber ise, Cemaati ile birlikte toplanarak koronavirüse lanet eden, tanrının koronavirüsten kurtarması için dua eden piskoposun koronavirüsten yaşamını yitirdiği, yanındakilerden de yaşamını yitirenler olduğu. Müslüman ülkelerden Mekke ve Medine’ye yapılan umreye katılanların, en kutsal kabul edilen dini merkezler Mekke ve Medine’de iken koronavirüs kaptıkları ve dünyanın değişik ülkelerine taşıdıkları anlaşıldı. Umre, dünyanın her yanından gelen ziyaretçilerin sürekli olarak buluşması nedeniyle koronavirüsün çok fazla yayılmasına yol açtı.
Umre dönüşü yaşananlar ise, Zaytung’a taş çıkarttıracak türden. Umre dönüşünde Türkiye’ye giriş yapılırken herkesin ateş ölçümü yapılacağı açıklanıyor. Umreden dönenlerin ateş ölçümünden kurtulup Türkiye’ye giriş yapabilmesi için kafiledekilere ateş düşürücü hap dağıtıyorlar. Ateşleri düşük çıktığı için evlerine gönderiliyorlar. Bunun sonuçları daha sonra ortaya çıkmaya başlıyor. Önceden umreden dönenleri de kapsayan, sonradan ateşi düşük olduğundan evlerine gönderilenlerin de gittiği bölgelerin isimleri medyaya düşmeye başlamıştı. Devamında ise bu bölgelerden karantina haberleri ve can kaybı haberleri gelmeye başladı. Bazı illerde ilk başlarda koronavirüs tespit edilenlerin tamamını umreye gidenler oluşturuyordu. Umreden dönenler çevrelerindeki insanlar tarafından ziyaret ediliyor. Getirilen hurma, zemzem suyu, tespih ve diğer hediyeler dağıtılıyor. Bu hediyeleri alanlar ve diğer ziyaretçiler de koronavirüs kapıyorlar.
Bu kadar çarpıklık yaşandıktan ve belirtiler ortaya çıktıktan sonra bile “Allah’ın verdiği canı Allah alır” diyenlere de rastlanıyor. Bunlar gericiliğin cehaletiyle beslenerek varlığını sürdüren sömürücü sınıflar oldukça eksik olmazlar. Ancak tarihteki önemli olayların ve gelişmelerin yaşandığı süreçlerin önemli sonuçları olur.
Koronavirüs tanrının evi olarak kabul edilen ibadethanelerden yayılırken doğal olarak “Tanrı”yı da sınava çekmiş oluyor. Tanrı evindeki sevgili kullarını koruyamadığı için bu sınavdan geçemiyor, gücü azalıyor.
Koronavirüs günlerinde bilim insanlarının büyük çabaları oluyor. Koronavirüs ile savaşırken yaşamını yitiren binlerce doktor ve sağlık çalışanı var. İçlerinde gönüllü olarak çalışanların çoğunluk olduğuna şüphe yok. Bilim insanlarının yaptıkları açıklamalar, ortaya koydukları bilgiler, bulgular, çözümler bu savaşta herkes için önemli bir silah oldu. Yaptıkları açıklamalar, öneriler, yüzmilyonlarca, belki de milyarlarca insan için yol gösterici oldu. Çoğu zaman bilim insanlarının önerileri, kapitalizmin sınırlamalarıyla karşılaşmaktadır. Milyarlarca insan da bilim insanlarının önerileriyle hareket ettiği için, bunlardan etkilendiği için dini duygular zayıflamakta. İbadethanelerde tanrıya sığındığı için koronavirüse yakalanarak yaşamını yitirenlerin tüm dünyada yaygın olması buna karşıt olarak ise bilim insanlarının açıklamalarına uyanların hayatlarının kurtulması, koronavirüsten korunmaları bir gerçektir. Bir yanda Tanrı diğer yanda ise tıp ve bilim insanlarının yol göstericiliği karşılıklı çatışırken bilimin, tıbbın insanların yaşamını kurtarması bir anlamda insanları tanrıdan da kurtarmakta.
Koronavirüs salgını olduğu aylar boyunca ibadethanelerden zorunlu kaçış yaşandı. Toplu alanlardan uzak durma zorunluluğu ibadethanelere de uygulanınca, aylar boyunca buralardan uzak duruldu. İbadethanelerden uzak durulurken çoğunlukla ibadetten de uzaklaşma gerçekleşiyor. Koronavirüs salgını olduğu dönemler boyunca ibadethanelerin kapatılmasıyla tanrı ile insan arasına da virüs girmeye başladı. İbadethaneler bomboş, aylar boyunca bazıları devasa boyutlarda olan kiliselere, camilere, sinagoglara, cemevlerine, mescitlere vs. yerlere kimse ibadet için uğrayamıyor. Salgın uzadıkça inananlar da tanrıdan uzak kalmaya devam ediyor.
Her bunalım ve zorlu dönem sonunda ortaya bir çok yenilik çıkar, değişim olur. Koronavirüsün en büyük ve önemli sonuçlarından biri de dini inançlardan ve bağnazlıktan kopuşun çoğalması olacaktır. Dinin devam etmesinde temel dayanak kitle, yoksullar, emekçiler, yaşamdan dışlanmış kitlelerdir. Koronavirüs günlerinden sonra ortaya çıkacak olan aşırı sömürü ve yoksulluktan yararlanmak için sermaye sınıfı dini güçlendirme atağı yapacaktır. Ramazan ayında dini duyguları kullanmaktan geri kalmayacaklardır. Dini gericiliğin, bağnazlığın güçlenmesi için gerekli olan bir diğer olgu ise karanlık! Yaşadığımız tarihsel süreç karanlığın yırtılıp atılmakta olduğu bir süreç.
Şimdi sermaye sınıfı kendi egemenliğini yaşatmak için büyük bir saldırganlık gösterecek, direnecektir. Tanrıyı yaşatmak da sermaye sınıfının kendi geleceği için önündeki görevlerinden biridir. Tanrı yok olurken kapitalizmin yaşaması mümkün olmaz. Tanrı kapitalizmden daha uzun ömürlü oldu ama coronavirüs “Tanrı’ya da bulaştı!”
Koronavirüse karşı verilen savaş, kapitalizme karşı da verilmek zorundadır. Bu savaş ayrı tutulursa, insanlık daha büyük belalar yaşamaya devam eder. Bugünler, bütün virüsleri ve asalakları dünyadan temizlemek için büyük olanaklar sunuyor.
Cihan Güneş