Eee adı üstünde balon; uçuranların da bir gün patlayacağını hesap etmiş olması gerekiyor! Demek ki “o zamana kadar uçsun da millet uçuş görsün” diye düşündüler. Ne de olsa “hafıza-i beşer nisyan ile malüldü”(yani insan hafızası unutkanlıkla sakatlanmıştı); her şey gibi bu da unutulur giderdi!
Ama işe bakın ki, bu kez balonun ipini elinde tutan kişiden geldi itiraf; ne de olsa “öküz ölmüş, ortaklık bozulmuştu”. Bir iğne darbesiyle patlatıverdi balonu; ya da mumu yatsıya kadar yanmaya bırakmadan söndürüverdi.
Meğer İMF Türkiye’den borç filan istememiş; sadece kullanılabilecek bir kaynağı serbest bırakmasını istemiş. Kim bu iğneyi balona batıran? Eski Ekonomi Bakanı! Hoş denilecektir ki, “balon zaten hava kaçırıyordu”. Zaten kimse bu “uçuş”a inanmamıştı. Türkiye’nin ekonomisinin hali ortadayken uçurulan bu balona kimse itibar etmemişti. Ve en azından şu soruyu sormuştu? “Madem İMF’ye borç verecek duruma geldik, samanı niye dışarıdan ithal ediyoruz?”
İşte böyle, illa bir “başarı”/ “uçuş” hikayesi uyduracağım ve milletin gözünü boyayacağım diye uğraşırsanız, gün gelir o uçurduğunuz balonlar işte böyle kulağınızı tırmalar!