Bahçeli’nin işaret fişeği ile hedef tahtasına oturtulan Türk Tabipler Birliği(TTB) 72. Kongresi'ni yapıyor Ankara'da. Afrin savaşına karşı çıktığı için de saldırıya uğramıştı Tabipler Birliği. Dinci faşist iktidarın bu saldırılarına gönderme yaparak “Salgına ve Savaşlara Karşı Mücadeleye Devam” pankartı astı hekimler kongre salonuna.
Aydın olmak, demokrat olmak, bilimci olmak... faşizme, faşist saldırganlara her alanda karşı çıkacak cesarete sahip olmak demek.
İstanbul delegesi olarak Şebnem Korur Fincancı, “Biz TTB olarak boyun eğmekten her zaman korktuk. ... Biz başından beri başka bir dünyanın mümkün olduğunu, yalnızca sağlık alanında değil sağlığın tüm belirleyici alanlarında tanımlamaya ve dönüştürmeye çalıştık, hala o mücadeleyi sürdürüyoruz. ... ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diyen bir örgütünü üyesi olmak büyük bir onurdur. Ne kadar güçlü olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Bu güçle ilerlemek, bu güçle yolumuzu açmak ve elbette kamusal bir sağlık sistemini bu ülkede oturtmak, yaşamdan yana olmak gerekiyor. Mücadelemiz hiç eksik olmasın, korkuyu seçme özgürlüğünü iyi kullanalım, hiçbir baskıya biat etmeyeceğimizi bir kes daha söyleyelim” diyor.
Hamzaoğlu hoca “Bizlerin, TTB’nin, demokratik kitle örgütü kimliğine sahip çıkmaya ve bunu geliştirmeye devam etmemiz gerekiyor. 21. yüzyıl faşizmiyle mücadelede gereksinimimiz olan anahtar, psikolojik durumu, korkuyu aşıp korkma özgürlüğüne kavuşmaktır. Korkma özgürlüğüne kavuşmalıyız. Eğer bir kere tökezleyecek olursak başladığımız her şey yarım kalacak. Tökezlememek için birbirimize sahip çıkmalıyız. Birbirimize mücadelemize sahip çıkmalıyız” diyor.
TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, faaliyet raporunu sunmadan önce yaptığı kısa konuşmada “Bundan iki hafta önce 12 Eylül’ün 40. yılını yaşadık. Ve Türkiye’de bu 40 yıl içerisinde anti-demokratik uygulamaların, barışa uzanan kışkırtıcı elin, özgürlüklerimizi kısıtlayan o gücün biraz olsun hafiflediğini söyleyebilir miyiz? 12 Eylül’de örgütümüz kapatılmıştı. Bundan 40 yıl sonra Covid-19 salgın sürecinde örgütümüze yine aynı tehdit yapılıyor; 100’ün üzerinde sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiği böylesi bir ortamda” diyor.
Kürsüye her çıkan, dinci faşist iktidarın tehditlerine meydan okuyor. Cüretle ve baş eğmeden. Aydın olmanın, bilimci olmanın ağırlığı ve bilinciyle konuşuyor.
Korku gibi cesaret de bulaşıcıdır. Aydınları, bilimcileri, sanatçıları cesaretle ileri atılan halklar mutlaka zaferi kazanırlar. Dinci faşizmin öfkeden çılgına dönmesi, gözünü karartıp hesapsızca saldırması bundan. Ama “boyun eğmekten korkarız” diyenler çoğaldıkça bu savaşı kaybedecek dinci faşist iktidar.