Başûrê Kürdistan’da halk isyanı bir haftasını doldurdu. 13 büyük kente yayılan isyana halk, Raperîn (İsyan) adını veriyor. Raperîn'in merkezi Ranya kenti ve PDK (KDP) - YNK (KYB)'nin güçlü olduğu Soran bölgesi (Herêma Sorani).
Halk ayaklanmasının esas aktörleri işçi ve emekçiler, özellikle devlet işlerinde çalışanlar. Zaten Başûrê Kürdistan halkının dörtte üçü devlet işlerinde / işletmelerinde çalışıyor. Hareket içinde en aktif olanlar öğretmenler ve petrol işçileri, memurlar.
'Raperîn' ismi, 90'lı yılların başında, Saddam'ın Başûr'dan atıldığı isyana verilen isim aynı zamanda. Ama bu defa mızrağın sivri ucu Başûr burjuvazisine - iktidarına yönelmiş durumda. İlhakçı -işgalci Irak Devleti de, şüphesiz, ayaklanmanın hedeflerinden biri. Bununla birlikte -fiziki olarak- ayaklanma Başûr burjuvazisine karşı sıcak cephe açmış durumda.
Ayaklanmanın, sadece ekonomik taleplerden değil, buna bağlı ve bununla birlikte, politik gerekçelerle ortaya çıktığı çok net görülüyor. Halk isyanının, ilk ve en önemli talebi "Hükümetin istifası" politik hedefidir. Zaten halk -iktidarı, muhalefetiyle- oradaki yerel iktidar organlarını, bina ve kurumları hedef almış durumda. PDK, YNK, Goran, ITC ve diğer kurum binaları ateşe veriliyor, işgal ediliyor.
Elbette Başûr'da böylesi bir devrimci halk ayaklanması, duru gökte çakan şimşek olmadı. Uzun süredir ekonomik krizle boğuşan Başûr halkı, referandum sonrasında askeri işgalle yüzyüze kalırken, aynı zamanda Irak ve çevre ilhakçı devletlerin baskı ve ambargosu, orada zaten varolan ekonomik krizi derinleştirdi.
Başûr'da da diğer parçalarda olduğu gibi egemen olan kapitalizmdir ve kapitalizmde ekonomik ve politik krizin faturasını işçiler ve emekçiler öder. Burjuva "önderlik", Irak ordusunun işgali karşısında tabanları yağlarken; yoksul Kerkük, Şengal vb. halkı saldırılara, katliamlara maruz kaldı. Ekonomik krizden dolayı halk yoksulluk ve yoksunlukla karşı karşıya iken burjuvazi servetine servet katıyor. (Barzani'nin şirketlerinin Türkiye'de halen faaliyette olduğunu, sorunsuz sermaye ürettiğini hatırlatalım). Başûr, proletaryası ve emekçilerinin, burjuvaziyle olan sınıf savaşı ve çelişkisi, ekonomik ve politik krizlerle derinleşiyor, keskinleşiyor. Görünen o ki halk, burjuvaziye de bedel ödetecek. Raperîn'de, bu politik karakter ve kararlılık öne çıkıyor.
Başûrê Kürdistanı, onlarca yıllık bir mücadele tarihine sahip. Orada Kürt ulusu, ulusal özgürlüğü için, uzun yıllar savaştı, bedel ödedi, katliamlardan (Girkirin) geçti. Çok büyük savaşımları halk isyanlarını, ayaklanmaları; Halepçe gibi toplu kıyımları, katliamları (Enfal) da yaşadı.
Sonuçta, belirli ulusal kazanımlar gerçekleşmiş olsa da, ulusal sorun tam olarak çözülebilmiş değil Başûr'da. En son Başûr halkının kendi iradesiyle yaptığı ve bağımsızlık lehine sonuçlanan referandım, Irak Devleti, bölge ilhakçı-işgalci devletleri ve emperyalizm tarafından yok sayıldı, boğuldu. Başûrê Kurdistan'ın bir bölümü Irak ordusu ve Heşdî Şaabî denilen gerici çeteler tarafından işgal edildi.
Böylece Başûr halkının ulusal kaderini tayin hakkı (öz olarak politik özgürlük hakkı) politik, ekonomik ve askeri zorla gasp edildi. Bunun karşısında Başûr burjuvazisi -kendi sınıf çıkarlarına uygun olarak- her şeyi sineye çeken, alttan alan bir tutum sergiledi.
Başûr burjuvazisinin, Kürt sermaye sınıfının ulusal özgürlük savaşımı, sonuna dek götüremeyeceği daha net görüldü. Pêşmerge tarafından terk edilen cepheler; işçi ve emekçiler, yoksullar tarafından dolduruldu. İşgale, her türlü araçla yoksullar karşı koydu.
Ulusal özgürlüğü gasp edilmiş dört parça Kürdistan’da, burjuvazinin sınıf çıkarlarıyla, proletarya ve emekçilerin sınıfsal ve ulusal çıkarları tam bir çatışma halindedir. Kapitalizmin egemen olduğu diğer parçalar gibi Başûrê Kürdistan halkının da ulusal ve sınıfsal kurtuluşu iç içe geçmiştir. Orada zaferi getirecek olan mücadele ulusal-sınıfsal kurtuluş mücadelesidir. Kürdistan’ın tümündeki gelişmeler bu yönde, mücadele bu yönde bir gelişim sergiliyor. Ulusal-sınıfsal kurtuluş mücadelesi yönünde. Diğer parçalarda da durum bu yönlüdür.
Rojhilat'a (doğu) bakalım. Burada da (Mahabat Halk Cumhuriyeti referans alınabilir) uzun yılları alan ulusal özgürlük savaşı devam ediyor. Bir süre önce Kürtçe'nin okullarda yasaklanmasıyla, Kirmanşah başta olmak üzere şiddetli bir halk eylemliliği, serhildan başladı. Gerici İran devleti geri adım atmak zorunda bırakıldı. Son olarak sınırda yük taşıyan yoksul kolberlerin İran Devleti tarafından katledilmesi Rojhilat'ın yoksul halkının, Sinê merkezli birçok ilde ayağa kalkmasına neden oldu. İran devlet binaları halk tarafından işgal edildi, yakıldı.
Ulusal-sınıfsal özgürlük savaşının en uzun, en şiddetli verildiği parça Bakûrê Kürdistan’dır.(Kuzey). Burada, Kürdistan’ın diğer parçalarına göre kapitalizm daha fazla geliştiğinden, sınıfsal çelişkiler de son derece keskindir. Burada verilen mücadele koşullardan kaynaklı, uzun yılları kapsayan iç savaş biçiminde gelişti. Bakûr ve Türkiye proletaryası ve yoksulları, her zaman, bu iç savaşın en ön cephelerinde yer aldı.
Rojava (batı), ulusal-sınıfsal özgürlük savaşında en ileri düzeyi yakalayan parça olarak öne çıktı. Rojava'da iktidar, Temmuz Halk Ayaklanması'yla ve devrimiyle halkın eline geçti. Bu devrime, Suriye devletinin yok saydığı, kimliği dahi olmayan Rojava halkı, işçiler ve yoksul köylülük önderlik etti.
Görüldüğü üzere, Kürdistan'ın tümünde, işçi ve emekçilerin, yoksulların ulusal-sınıfsal kurtuluş mücadelesi derinleşiyor.
Değinilmesi gereken bir diğer nokta, Başûr'daki Rapêrin'e ve diğer parçalardaki gelişmelere dair Kürt Ulusal Hareketlerinden gelen değerlendirmelerdir. Bu hareketlerin hemen hemen hepsi gelişmelerin sadece bir yönünü ele alıyor. Değerlendirmeler proletaryanın devrimci bakış açısından yoksun. Bu açmaz ve sığlıkla olayları ele alıyorlar. Dolayısıyla görüşleri ön açıcı değil, tıkayıcı. Bilimsellikten ve nesnellikten uzak.
Raperîn'den ve diğer gelişmelerden çıkarılacak, vurgulanması gereken en net sonuç şudur: Kürt ulusunun ve ulusal özgürlük kavgasına burjuvazi önderlik edemez. Kürdistan proletaryası ve emekçilerinin ulusal ve sınıfsal kurtuluşu ortaklaşmıştır. Ancak, Kürdistan proletaryası ve emekçileri, Kürt ulusunun ulusal-sınıfsal kurtuluş kavgasını sonuna, nihai zafere dek götürebilir.
Başûrê Kürdistan Raperîn'i bu tespitimizi doğruluyor. Ulusal-sınıfsal kurtuluş perspektifi, Kürdistan’da ana eğilim haline geliyor. Verilen mücadelede proletaryanın devrimci görüşleri / sosyalizm ağırlık kazanıyor.
Bu konuda Leninist Parti’nin devrimci görüşleri, Kürt halkının ve proletaryasının, devrimci kavgasının odak noktası haline gelebilir. Bunun için her şeyden önce, parti devrimci görüşlerinin, parti bayrağının her yere götürülmesi gerekir.
Argeş Soran