Basit bakış, devrimin gerçek toplumsal gücü hakkında bize doğru bir fikir vermez. Çünkü, kendini yüzeyde görünenle sınırlar; derinlikli değildir. Devrimin gerçek toplumsal gücü hakkında doğru, eksiksiz, bütünlüklü bir bilgiyi, bir fikri devrimci komünist bakış verebilir. Komünist bakış bilimseldir, derinliklidir, doğrudur, sağlamdır.
Devrim büyük bir kitle gücüne dayanıyor. Devrimci fikirler halk kitlelerinde derin bir kök saldı; maddi güce dönüştü. Sosyalizm düşüncesinin emekçiler içinde derin bir etkisi var. Bu etkiyi her olayda ve yerde görebiliriz. İnsanların bilinci ve toplumsal ilişkileri devrimcileşti. Devrimin gerçek gücü ancak, derinlikli bir kavrayışla ortaya konabilir.
Devrimin gerçek gücünü bilmek neden önemlidir? Öncelikle devrimin olanaklarını görmek bakımından önemlidir. Devrimci işçilerin ve devrimci işçilerin partisinin, devrimin görevlerini isabetli olarak belirlemek için önemlidir. Bu çok önemli nedenlerle devrimci güçlerin niceliği ve niteliği hakkında tam bir fikir edinmek gerekiyor.
Faşizme ve sermayeye karşı yıllarca verilen devrimci savaşta, devrimci fikirler, sosyalist düşünceler emekçi halk kitlelerinin içinde derin kök saldı. Haziran halk ayaklanması ve 6-8 Ekim serhıldanı, devrimci görüşlerin, komünist anlayışın kitlelerde ne denli derin etki yarattığını ve aynı zamanda ne kadar yaygın olduğunu ortaya çıkardı. İnsanların devrimcileşmesi, sosyalizmin etkisine girmesi yüzeysel bir yaklaşımla anlaşılamaz. Olayları yalnızca sonuçlarıyla değerlendirenler, devrimin ne kadar güç biriktirdiğini ancak, bu gücün açığa çıktığı büyük eylemler sırasında kabul ederler. Ama daha önce değil.
Bilimsel sosyalizmin, dünya genelinde, toplum üzerinde derin ve çok yaygın bir etkisi var. Bu etki, daha da ilerisi, komünist fikirler 20. yüzyıldan itibaren, gerçekleşen sosyalist ülkelerde değil yalnızca, kapitalist ülkelerde de büyük bir kitle gücüne sahip olmuştur. Günümüzde insanların sosyalizme yönelmesi en yaygın durum almıştır. Bugün Marx'ın kitapları, en çok satan kitaplar listesinde yer alıyor. Kaldı ki Marksizmin etkisi, benimsenmesi, yol göstericiliği görünenden daha derinlikli dönüştürücü ve sürükleyicidir.
Dünyada bu denli büyük bir etki gücü olan toplumbilim, bilimsel sosyalizm, insanların düşünce yapısını köklü olarak değiştirdi. İnsanların bakış açısı basit, sıradan yaklaşımlardan kurtarıldı. Olaylara, toplumsal tüm olgulara bilimsel, derinlikli, kavrayışlı, perspektifli, uzak görüşlü vb yaklaşımla bakılıyor. Doğa, toplum ve düşüncenin hareketi diyalektik materyalist bir yöntemle çözümleniyor. Her geçen gün daha çok kişi, yüzyıldan fazla bir zamandır insanın toplumsal-tarihsel pratiği tarafından doğrulanmış bir teoriye, devrimci bir teoriye dayanıyor.
Topluma yönelik propaganda ve ajitasyon çalışmalarını proleter sınıf bakış açısına dayandırıyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken, sınıf bakış açısıyla, işçilerin meslek dar bakış açısının birbiriyle karıştırılmamasıdır. Bu bağlamda, sınıf bakış açısının devrimci karakterinin altı çizilmeli ve öne çıkarılmalıdır. Buna göre, devrimci sınıf bakış açısından söz etmeliyiz. Kitlelerin toplumsal mücadelesinin devrimci içeriğini, itici güçlerini, yönelimini, gerçek olanaklarını toplumsal pratiğin devrimi nasıl güncelleştirdiğini, devrimci sınıf bakış açısıyla eksiksiz olarak insanların gözlerinin önüne serebiliriz. Proleter bakış açısı yalnızca işçi sınıfının en geniş kesimlerinin düşüncesini değiştirmekle kalmadı, diğer emekçi halk kitlelerinin de düşüncesini değiştirdi.
Bilimsel sosyalizm teorisiyle, dönüştürücü devrimci bilinçle silahlanan proletarya, küçük-burjuva yanılsamalardan, zayıflıklardan ve engellerden kurtulmuştur. Dolayısıyla, devrimci hedefine, ayak bağlarından kurtulmuş olarak ilerler. Devrimci işçi sınıfı, toplumsal konumu ve sınıfsal karakteri gereği kapitalist çöküşten, krizden gerçek çıkışı kendisi gösterebilir.
Toplumun içinde bulunduğu derin bunalımdan burjuva çıkış, bunalımın şiddetlenmesi ve daha da yıkıcı duruma gelmesi demektir. Gerçek anlamda, burjuva toplum, kendisinden kaynaklanan sorunların üstesinden gelemez. Dolayısıyla onların çıkış dediği, çıkışsızlıktır. Buna karşılık, proleter çıkış, sorunların toplumsal devrimle çözümü demektir. Toplumun sermayeden özgürleşmesidir. Toplumun devrimci dönüşümü ve yeniden örgütlenmesidir.
Bütün burjuva partileri sırasıyla iktidara geldi, sözünü söyledi. Sözünü söyleme sırası proletaryada. Proletarya sözünü teoriyle, eylemle, devrimle söyler. Burjuva partilerin kendi aralarındaki farlılıklar, önemsizdir. Hepsi de tekelci sermayenin gerici programını uygulamakla görevlidir. Hepsi de gericidir; çünkü dayandıkları tekelci kapitalizm her planda gericiliktir. Çok açıktır ki, insanlığı yeni bir geleceğe taşıyacak ilerici, devrimci çıkış ve hareket ancak proletaryadan gelebilir.
Küçük burjuvaziyse, toplumsal ilişkileri gereği bir çıkış gösteremez. Çünkü birincisi, bugünkü toplumun ana sınıfları, proletarya ve kapitalist sınıftır; dolayısıyla tarihin gidişatını, bu iki sınıf belirler. İkincisi, küçük mülk sahipleri (köylülük de içinde) tarihte bağımsız bir rol oynayamazlar; ya burjuvazinin önderliğinde ya da proletaryanın önderliğine bağlı olarak bir rol oynarlar. Burjuva devrimleri geride kaldığı için, yalnızca proletaryanın önderliğinde kendi rolünü oynayabilirler.
Türkiye ve Kürdistan özgülünde, devrimci durumun olgunluğu ve devrimin güncelliğine bağlı olarak köklü değişim, nitel sıçrama, beklenmedik biçimde meydana gelir. Bu yakıcı koşullarda, bu patlayıcı toplumsal durumda her an büyük olaylar olabilir; her an ani bir değişim olan devrim patlak verebilir. Dolayısıyla proleter çıkış zamana bırakılamaz. Proletarya sözünü söylemeli. Devrimci eylemleriyle tüm ezilen ve sömürülenleri devrim için harekete geçirilmeli; halkın ve devrimin önderi olduğunu pratikte göstermelidir.
Toplum bilim, insanlara, dünyayı devrimci tarzda değiştirmek gerektiğini öğretti. Bu yönde büyük atılım gerçekleştirildi. Son derece zengin deneyim elde edildi. Yapmamız gereken, sınıf savaşının teori ve pratiğini, proletaryanın güncel devrimci sınıf savaşına uygulamaktır.
“Yarınları, Zafere Kadar Devrim, diyenler belirler, biz belirleyeceğiz!”
C.Dağlı