Marksizm-Leninizmin devrimci teorisi eylemle, canlı toplumsal yaşamla, değişen koşullarla sıkı bir bağı olmasına karşın, küçük burjuva sosyalizmi, onu pratikten gelişmelerden kopuk bir dogma haline getiriyor. Devrimci teori bir dogma değil eylem yol göstericisidir.
Olguları, süreçleri kavramak için değişen yeni durumu çözümler, gelişmenin yönünü ana çizgileriyle ortaya koyar. Devrimci teorimiz emekçi kitlelerin toplumsal pratiğinden kopuk değildir, teoriyle pratiğin birliğine dayanır. Bu yöntemi güncel sınıf savaşına uygulamalıyız.
Bu noktada, konuya doğrudan girersek, öncelikle söyleyebiliriz ki, yeni bir dünya hedefleyen hazır güçlerle hareket ediyoruz. Yeni bir dünyanın kurulması için, tarih tarafından hazırlanan, maddi bir temeli hazır bulduğumuz üzerine çeşitli yönleriyle duruluyor. Fakat bunun öznel yönü üzerinde bilinçlice durulmuyor. Halbuki yeni bir toplum için hazır olan yalnızca maddi koşullar değildir. Devrimci sınıf mücadelesinin tarihi içinde ve bu mücadelenin ilerlemesi, sonucunda, bu toplumu kuracak olan güçlerin de hazırlandığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bu, çağımızın, çok önemli bir olgusu ve dönüm noktasıdır, çünkü insanlık tarihinde yeni bir dönem bu güçlerle başlar.
Her ülkede, işçi sınıfı partilerinin kurulması ve mücadelesi, yeni bir toplum için mücadele edenlerin varlığını ortaya koyuyor ve varlığıyla bu güçlerin amaçlarını ve çalışmalarını kendi yapısında somutluyor. Yeni bir gelecek için dövüşenler, başlangıçta çok az olsalar da verdikleri mücadeleyle bir güç oldular. Bugün birçok ülkede milyonları bulan bir güç durumundadır. Devrimci güç, belirsiz bir kavram değildir. Devrimci işçi sınıfından ve bu sınıfın önderliğinde hareket eden diğer emekçi kitlelerden, devrimci kadınlardan gençlik ve aydınlardan oluşuyor. Devrimci güçler amacı gerçekleştirmek için, burjuva toplumsal sisteme karşı her gün, her saat durmadan savaşıyor.
Bu güçler ki, her yerde, eylem ve başkaldırı içindedir. Devrimci başkaldırı birçok yerde devrimlerle sonuçlandı, diğer yerlerdeyse, bu noktaya doğru ilerliyor. Küçük burjuva sosyalist hareketler, bu devrimci gücün, devrimci işçi sınıfının dünyayı değiştirme gücünü ve mücadelesini küçümseme içinde. Çağımızın güncel sınıf mücadelesinin bu en etkin, en ileri gücünün bugün ulaştığı düzeyi anlamayan biri, kendini komünist olarak nitelendiremez. Gerçek anlamda komünistler, gelişmeleri, yeni olanı sürekli takip eder, analize tabi tutar ve buradan çıkardığı sonuçları sınıf savaşına uygularlar.
Yüzyıllık bir toplumsal sistem olarak, sosyalizm tarihi, emekçi insanlığın yeni bir toplumu kuracak devrimci gücü, yeteneği, kararlılığı olduğunu ikna edici biçimde göstermiştir. Bu, insanlık tarihinde yeni bir dönemin başlamasıdır. Bu, toplumsal dönüşümdür, yani evrenseldir. İnsanlığın o uzun ve sancılı yürüyüşünün amacına ulaşmasıdır ve onların, özlemlerine yanıt verilmesidir. Bir grup ülkenin sosyalizmden geriye düşmesi, kapitalist üretim ilişkilerine dayanması, tarihin diyalektik gelişmesini, onun ileriye olan yönünü değiştiremez. Geriye düşüş geçicidir, gelişme, değişim, ileriye gidiş mutlaktır: Tarihin gelişme yönü, bir alt biçimden, bir üst biçime doğrudur.
Tarihin itici gücü sınıf mücadelesidir. Devrimci sınıf, bu mücadeleyi kendi sonucuna kadar götürecek bir anlayış ve pratik sergilemiştir. Büyük tarihsel savaşın ilk çatışmalarını kaybetse de, yeniden başlar; yüz kere yenilse de, savaşmaya devam eder. Ve düşmanını yüz birincisinde yener. Yeni toplumun doğumu ne kadar sancılı olursa olsun, dünyaya gelişi, devrimci mücadele eşliğinde gerçekleşecektir. Hedefi gerçekleştirecek kadar bilinçli mücadeleci içtenlikli devrimci olan kitleler var ve gün gün artıyor. Burada devrimci komünistlerin tüm yapacağı, çeşitli olguları birbirini bağlayan iplik gibi ya da insanları bir, boncuk tanesi gibi yan yana dizmektir; mücadeleye bir yön vermektir. Bu savaşın ilk sonuçları ne olursa olsun, sonal zafer bizim olacaktır. Zafer, bir şeyi olanların değil, hiçbir şeyi olmayanların olacaktır.
Emekçi halk kitleleri, on yıllardır, tüm kapitalist ülkelerde ve bu topraklarda, burjuvaziye karşı savaşıyor. Eylemler, ayaklanmalar arka arkaya patlak veriyor. Başkaldırı, birçok yerde, devrimin zaferiyle sonuçlanmasa da, burjuva güçleri zayıflattı. Burjuva güçlerin zayıflatılması bir başarıdır. Daha tam bir anlatımla, devrimin başarısı için bir ön hazırlık bir ön gerekliliktir. Zafer düşman güçlerinin zayıflatılması oranında daha kolay gerçekleşir. Yapılan eylemler boşa gitmiyor. Söylediğimiz şeyin yanında, tüm bu eylem süreci boyunca, isyancıların, ayaklanmacıların savaş kapasitesi pekişiyor, birbiriyle kenetleniyor, devrim eğitiminden geçiyor, mücadele birliğini gerçekleştiriyor. Bütün bunlar, bir devrim için az şey değildir. Birçok yerdeyse ayaklanmalar devrime dönüştü, fakat henüz yeni topluma geçilemedi. Tarih bir dizi sınıf mücadeleleri tarihidir. Yeni topluma geçiş de bir dizi devrimi gerektirir.
Kapitalist sınıf, birçok şeye bağlı olarak kaçınılmaz olan ayaklanmaları önlemek için giriştiği, tüm saldırılar umutsuzdur. Kapitalistlerin, emekçi sınıfa karşı gitgide yoğunlaştırdığı saldırılar tutuklamalar, katliamlar, onların yenilgisinin, bizimse zaferimizin kesin olduğunun göstergesidir. Biz bu zafere, en ağır burjuva terör altında hazırlandık. Bu yüzden, bu zafer, eksiksiz bir zafer olacaktır.
Tarihsel gelişmenin sıçramalı olduğu, dünyada son elli yıl içinde meydana gelen yoğun devrimci eylemlere ve son otuz yılda yapılan devrimlere bakılarak da görülebilir. Gelişme hem sıçramalı, hem çok hızlı. Olanlar, aynı zamanda olacakların habercisidir: Önümüzdeki kısa zaman dünyada sayısız ayaklanmalara sahne olacaktır. Yüzyılımız toplumsal ayaklanmalar ve devrimler yüzyılıdır. Şu son günlerde, dünyada gerçekleşen ayaklanmalar, baş döndürücü bir çabuklukla yayılıyor. Dünyada devrimci durum var ve bu durum, birçok yerde kendi sonuçlarını yaratıyor. Devrimci durum koşullarında, devrim güçlü bir olasılık haline gelir ve dünya bunu pratik olarak yaşıyor.
Kapitalist dünya, kapitalist üretim ilişkileri insanlara dar geliyor. Kitleler, bu üretim ilişkilerini, onun dar yapısını kabul etmiyorlar. Burjuvazi ne yaparsa yapsın, insanları bu dar yapıda tutamaz ve tutamıyor da. Kapitalizme karşı dünyayı saran küresel ayaklanma, kitlelerin eski yapıyı eski tür üretim ilişkisini değiştirmek istediklerini ortaya koyuyor. Ayaklanma her yerde aniden patlıyor, çok çabuk ilerliyor ve çok kısa sürede geniş kitleleri kendine çekiyor. Bütün bunlar öylesine birdenbire oluşuyor ve öylesine süratle yayılıyor ki, egemen güç, önlem almaya bile vakit bulamıyor.
Ortaya çıkan bu yeni duruma, dünyanın sokaklarında havaya kalkan yumruklara, statükocu “işçi” partilerinin bakışıyla bakanlar, bugünkü gerçekliği doğru olarak değerlendiremezler. Onlar alışıla gelmiş reformist biçimde düşünüyorlar. Bütünü, bütündeki değişimin ele alacaklarına parçayı ele alıyorlar, günlük çalışmanın sonuçlarına bakıyorlar; halbuki gerçek parçayla değil, bütün göz önünde tutularak anlaşılabilir. Gerçek olanı maddi durumun, bir bütün olarak yeni bir topluma geçiş için yeterince olgun olduğudur. Sınıf bilinçli işçiler, geniş emekçi kitleler bu gerçeğe ikna olduğu içindir ki, her yerde eski dünyaya başkaldırıyorlar.
Düşman sınıflar, birbirleriyle doğrudan savaş yürütürken, aynı anda, karşılıklı etkileşim içine girerler. Her iki taraf da, karşı tarafı yenmek için bütün gücünü cepheye sürer. Komünist proletarya, kapitalist toplumu dönüşüme uğratmak için doğrudan savaş ve bunu tamamlayan diğer mücadeleleri sonuna kadar kullanırken, burjuvazi de, gerici kapitalist şiddeti iyice yoğunlaştırmanın yanında emekçi kitleleri ideolojik yönde etkilemek için tüm olanakları harekete geçirir. Karşılıklı etkileşim savaşı, emekle sermaye arasındaki savaşımın uzun bir dönemini kapsıyor. Bugün durum şudur: Kapitalizmin üzerinden uzun zaman geçtiği için, bütün yönleri açığa çıkmıştır. Tam bir çöküş içindedir.
Bu durumdayken, kitleleri etkileyecek argümanları nerede bulacaktır. Dolayısıyla kitleler üstündeki etkisini hızla yitiriyor. Buna karşın, devrimci komünist güçler, daha örgütlü yüksek bir bilince sahip deneyimli! Kısacası her bakımdan yetkinleşmiştir. Sonuçta, bu savaşta bizim tarafın üstün geleceği kesin. Ancak komünistler kendilerini hayallere kaptırmazlar. Burjuvaziyle özgür emekçiler arasındaki etkileme savaşımı, sosyalizmde, yeni biçimlerle devam eder. Özcesi, komünist güçler, kesin olarak kazanıncaya dek bu savaşı sürdürecektir.
Kitlelerin kapitalizme karşı başlayan ayaklanma dalgası, hızla tüm kapitalist dünyaya yayılıyor. Küçük fakat iyi örgütlenmiş bir parti, proletaryanın savaşan partisi, doğmuş olan bu ortamdan sonuna kadar yararlanabilir ve sonuç alabilir.
C.Dağlı