< < Tarih Çatışmalarla Patlamalarla Sıçramalarla İlerliyor

Uzun süredir fakat özellikle de içinde bulunduğumuz süreçte siyasal ve toplumsal durumun en belirgin ve en öne çıkan özelliği, olayların ani ve patlama biçiminde ortaya çıkmasıdır. Daha doğrusu süreklilik kazanan olaylar patlamalarla etkisini ve gücünü artırıyor. İsyanlar ve ayaklanmalar dönemin en belirgin ve sürükleyici yönüdür. Son yılların tüm toplumsal devrimci başkaldırıları, aniden ve patlama biçiminde kendini gösterdi. Olayların bu şekilde gelişimi önümüzdeki döneme dek uzanıyor.

Boğaziçi ve Boğaziçi'yle birlikte başlayan eylemler dizisi, bu dönemde sınıflar savaşının nasıl gelişeceğine dair net bir fikir veriyor. Boğaziçi bir patlamadır. Öğrenci gençliğin devrimci patlaması. Daha büyük toplumsal patlamanın bir parçası ateşleyicisi. Başkaldırı biçimindeki eylemler, diğer okullarla daha etkin duruma geldi. Halk kitleleri destek verdi. Yankısı sınırların ötesinde kendini hissettirdi. Boğaziçi eylemlerinin gelişim biçimi, dünyada gelişen, devrimci sonuçlar yaratan eylemlerle ortak özellikler gösteriyor. Diğer ülkelerde kapitalizme karşı gelişen eylemleri yakından gözleyen herkes, eylemlerin gelişimindeki ortak yönlerinin farkına varır.

Eylemler sınıf çatışması biçiminde gelişiyor, kaçınılmaz olarak sınıf çatışması biçiminde gelişecektir. Reformistler, uzlaşmacı siyasetler, sınıf savaşından ve bu savaşın şiddetlenmesinden pek hoşlanmazlar, fakat yeni bir topluma geçmenin başka yolu yoktur. Gelişme, tarihsel ilerleme, karşıtların savaşımıdır. Sınıf savaşı temeline dayanan toplumsal gelişmenin yönü yeni bir topluma doğrudur. Sorunu bu şekilde koymamak, emek-sermayenin birliğine ve savaşımına dayanan kapitalist toplumu hiç ama hiç anlamamaktır. Kapitalist dünyada, sınıflar savaşının geldiği nokta tam da burasıdır.

Tam da bu aşama, devrimci krizin çok şiddetlenmesi ve emekçilerin ve sömürülenlerin devrimci başkaldırısının emperyalist-kapitalist sistemde genel bir yükselişiyle karakterize edilmesidir. Sınıflar savaşının patlamalı ve çatışmalı gelişmesi, ani sıçrama momentine gelip dayanmıştır. Bakış açıları, günlük ve istemlerin yerine getirilmesiyle sınırlı olanlar ani sıçramayla nitel yani devrimci bir dönüşümle karşı karşıya olduğumuzu anlayamazlar. Onlara göre, gelişme tedrici, patlamasız, sıçramasız, kesintiye uğramadan yol alıyor. Yakın zamanda birçok ülkede devrim olmasından sonra bile böyle düşünmeye devam ediyorlar. Çağımız yeni bir toplumsal devrimler çağı olmasına rağmen, halen bu şekilde düşünülüyor. Bu yüzden küçük bir olayın, kısa sürede, büyük bir olaya, bununla da kalmayıp dünyada kitleleri eyleme geçiren küresel bir başkaldırıya dönüştüğünü ve dönüşeceğini değerlendiremiyorlar.

Pandemi sadece ekonomik krizi değil, devrimci krizi de derinleştirdi. Eylemlere pandemiden dolayı daha az kitle katılsa da, sürekliliğinden dolayı, eylemler etkisini sürdürüyor. Eğilim, yalnızca eylemlerin artması yönünde değil, eylemlere daha çok kitlenin katılması yönünde gelişiyor. Daha büyük eylemler için yeterince güç birikti. Güç birikiminin, şu ya da bu olayda açığa çıkacağı kesin. Her yerde egemenler bunu anladıkları için, eylemlerin büyümemesi için baskı gücünü azami ölçüde harekete geçiriyor. Fakat büyük bir güç kullanmak, emekçilerin, kadınların gençliğin, emekçi köylülüğün başkaldırılarını önlemek anlamına gelmez. Karşılarına ne kadar büyük bir güç çıkarılırsa çıkarılsın, devrimci başkaldırı yoluna devam eder.

Bu son sınıflı toplumun iç çelişkileri toplumun kendi gelişimiyle olgun bir düzeye geldi. Toplum, yeni ve daha ileri bir topluma geçiş için olgun durumda. Toplumsal sistemin kendi gelişimi, yani gelişmiş maddi koşullar, çelişkilerin çözümünü de beraberinde getirdi. Çelişkilerin gelişimi kendi çözümünü de kendi içinde taşırken sınıf savaşı da şiddetlendi.

Çelişkilerin çözümü olan toplumsal devrim böyle önümüze geldi. Bugünkü durumda, şu nesnel toplumsal gerçeği de saptamak gerekiyor: ekonomik krizin derinleşmesi, çöküş içinde olması ve son olarak pandeminin yarattığı yıkıcı sonuçların etkisiyle sınıf çelişkileri oldukça keskinleşti. Devrimci kriz, bugünkü haline bu şekilde geldi. Çelişkilerin devrimci çözümü her bakımdan zorunlu oldu.

Pandemi günlerinde, birçok insan, burjuva toplumsal sistemin geldiği yeri ya da kitleleri karşı karşıya bıraktığı büyük yıkımı, emekçilerin içinde oldukları sefaleti çok daha çarpıcı biçimde gördü. Her yerde kapitalist sisteme karşı büyük bir öfke, derin bir hoşnutsuzluk, eyleme dökülen tepkiler var. Tepkiler, basit bir sokak gösterisinin çok daha ilerisinde. Durumun değişeceğine dair kimsede bir umut da yok. Emekçi halk kitleleri her yerde temelli bir değişimin olması yönünde görüş ortaya koyuyor, tavır oluşturuyor. Burjuvazi hiç bir yerde yönetemiyor. Halk kitleleri, kendi geleceklerini kendi ellerine almanın kaçınılmaz olduğunu görüyor. Bilinçli tarih yapıcıları olarak görevin kendilerine düştüğünün farkındalar. Bunun için yıkıcı-devrimci güç ve enerjilerini sonuna kadar kullanmak gerektiğinin bir zorunluluk olduğunun bilincindeler. Birçok yerde, eylemler kendiliğinden de başlasa, insanlar bilinçli olarak davranıyorlar. Devrimci başkaldırılar yalnızca eylemsel yönüyle değil, sanat, kültür, entelektüel zenginliğiyle de birer çekim merkezi. Dolaysıyla, eylemler yapıldığı ülkelerde ve dünyada daha büyük bir etki yaratıyor. Kapitalist ülkelerde ezilen ve sömürülen kitlelerin, temel devrimci hedefleri gerçekleşmediği sürece, en yaşamsal sorunlarının çözülemeyeceği daha da yakıcı duruma geldi. Pandeminin halkın yaşamını daha da kötüleştirmesi, temel devrimci hedeflerinin çözümünün ne kadar önemli ve ivedi olduğunu bir kez daha gösterdi. Devrimci komünistler politik, toplumsal, ekonomik dönüşümlerin gerçekleşmesi yönünde daha etkin bir politik eylem çizgisi izliyor. Sosyal reformistlerse geçici tek tek yararlar elde etmeyi temel, öne çıkan bir politika çizgisi haline getirdiler. Onların bugüne kadar izledikleri siyaset temel, esas hedefleri geçici çıkarlara feda etmek oldu. Bazıları da takip ettikleri evrimci iyileştirmeci siyaset düşündükleri etkiyi yaratamayınca sistem değişikliği yönünde bir propagandaya başvurdular. Fakat devrimci temelde değil. Devrimi öyle bir ifade ediyorlar ki, devrim ve devrimin temel görevi olan iktidarın ele geçirilmesi, geçici yararların arkasına itilmiştir. Devrimin güncelliğini kabul etmeyen dolayısıyla devrime pratik politika açısından yaklaşmayanlar, zorunlu olarak devrime sadece propaganda yönünden yaklaşıp günlük mücadelede geçici yararlar uğruna çaba göstereceklerdir.

Devrimci komünizm, her zaman ve her koşulda işçi sınıfının kurtuluşu için savaşır. Hangi durumla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar; her durum ve ortamda işçi sınıfının kurtuluş bayrağını yüksekte tutar. Bazıları bu bayrağı yalnızca geçmişte yüksekte taşıdılar; gerçek devrimcilerse, sadece geçmişte değil, yarınlarda da işçi sınıfının kurtuluş bayrağını yüksekte tutar. Bugün, işçi sınıfının kurtuluşunu sadece ifade etmenin değil, onu gerçek yapmanın zamanı. Şimdi Devrim Zamanı. Bugün program ifadelerini tekrarlayarak oyalanmamalıyız. Burada pratik örgütçüler kitlelere yardımcı ve önder rol oynamalıdır. Ancak, gerçekten ileri ve devrimci bir bakış açısına sahipsen yani ileri bir konumdaysan, kitlelere, devrimci temel hedefleri hayata geçirmelerinde yardımcı olabilirsin.

Büyük mücadele gelip iktidar sorunu etrafında yoğunlaşmışsa, bu demektir ki işçi sınıfı emekçi halkın desteğiyle, bu işi başaracak bir konuma gelmiştir. İşçi sınıfının kurtuluşu işçi sınıfının öz pratiğiyle gerçekleşir. İşçi sınıfı bu mücadelede tek başına yürümüyor. Emekçi halkların geniş bir kesiminin desteğine sahiptir. Devrimi milyonlar yapar. Bu milyonlar var, gerçekten var. Gezi, Haziran Ayaklanması ve sayısız olay bu gücün bu topraklarda oluştuğunun tartışmasız kanıtı. Devrim geniş halk yığınları içinde kök salmıştır. Bu büyük güç elli yıl boyunca verilen devrimci kavga içinde yetişti. Devrimin gerçek gücünü görelim ve güvenelim.

Burjuvazi devrimci güçleri ezmek ve devrimi engellemek için bütün baskı gücünü bu örgütlenmiş gerici burjuva şiddetini kullansa da, tarihsel olarak kaybetmiş bir sınıftır. Burjuvazi yalnızca tarihsel olarak kaybetmekle kalmayıp, birçok yerde pratik olarak da kaybetmiştir. Yarın başka yerlerde de kaybedeceği çok nettir. O, daha bugünden geçmişe ait bir sınıftır. Kapitalist toplum bugünden, eski bir toplum olmuştur. Devam etmekte olan bu tarihsel savaşta, burjuvazinin yenilgisi işçi sınıfının da zaferi kesindir. Devrimci sınıf bilinçli işçiler ve devrimci sınıf bilinçli parti, geleceğe olan güvenle savaşıyor. Yarınlar bizimdir devrimci anlayışı, bu materyalist tarihsel bakış açısıyla hareket eden devrimci kitleler ve pratik örgütçüler, birçok ülkede, üstün bir başarı elde ettiler, yarın da bu devrimci anlayışla savaşacak ve zafer bizim olacaktır.

Devrim, eski toplumu kökünden ve temelinden yıkan bir değişikliktir. İşçi sınıfı eskiyi yıkarken, onun yerine yeni olanı koyar. Yani eskiyi yıkmak yetmez. Yıkılanın yerine neyi koyacağımız konusunda da açık bir düşünceyle hareket etmemiz gerekiyor.

Burada devrimci bir programın önemi her bakımdan öne çıkıyor. Çünkü yeni bir toplumsal ayaklanmalar çağındayız. Dünyada ve bu topraklarda ani ayaklanmalar ve bu ayaklanmaların devrime dönüşmesi her zaman gündemde. Böyle bir süreçte şaşkınlığa düşmemek, ani olayları bir devrime, iktidarın ele geçirilmesine çevirmek için devrimci programa dayanmalıyız. Leninist Parti, devrimci iktidar ve onun ilk adımı olan Geçici Devrim Hükümeti (GDH) hedefiyle devrimci bir program ortaya koydu. Devrimci işçi sınıfı, devrimci kitleler bu devrimci hedefler uğruna dövüştüğünde başarı onundur.

Yakın tarihte, ABD’de, Avrupa’da günlerce, aylarca süren ayaklanmalar patlak verene dek, Tunus, Mısır, Sudan, Lübnan’da devrimlere kadar, birçok kimse, dünyada devrimci durumun oluştuğunu kavrayamadı. Birçok kimse, emperyalist ülkelerde, çeyrek yüzyıldır toplumu altüst eden devrimci başkaldırıların baş göstereceğini düşünemiyordu bile. Hele Arap ülkelerinde arka arkaya devrimlerin gerçekleşebileceğini tahmin bile etmiyordu. Onlar bu ülkelerde, dünyada, toplumda köklü bir değişim isteyen büyük bir güç oluştuğunun değerlendiremediler. Oysa bu güç her yerde oluşmuş her yerde yeni zaferler peşinde.

Her yerde kitlelerin devrimci başkaldırısının içine dalmak, başkaldırıyı devrime çevirmek devrimci işçilerin ve devrimci işçiler partisinin en önemli, en ivedi ve en öne çıkan devrimci görevi işte budur.

C.DAĞLI