Filistin direniş güçleriyle siyonist İsrail arasındaki savaş yayılır mı? Şimdi yanıtı en çok merak edilen soru bu olmalı. Çünkü, bunun gerçekleşmesi, savaşın yayılması Irak'tan, belki de İran'dan Suriye ve Lübnan'a kadar çok geniş bir coğrafyaya pek çok devletin savaşın içine çekilmesi anlamına gelecek.
Şimdi bunun işaretleri gelmeye, giderek de çoğalmaya başladı. İşgalci siyonist İsrail, yediği darbenin sersemliğini üzerinden atmaya çalışırken, bir yandan Filistin halkı üzerinde, dağarcığında muhafaza ettiği tüm vahşet yöntemlerini uygulamaya çalışırken öte yandan sağa sola saldırmaya çalışıyor.
İsrail Başbakanı Natenyahu, İsrail'in savaşı başka coğrafyalara taşıma niyetini “Ortadoğu haritasını değiştireceğiz” sözleriyle vermişti. Yapabilir mi, bundan da öte, varlığını koruyabilir mi? Bu ayrı bir konu ama, ayakta ve hayatta kalmak için sarsılan “caydırıcılığını” tekrar kazanmak istediği kesin.
İsrail, öteden beri, ABD'yi büyük bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Buna karşılık, ABD, kendini hazır hissetmediği böyle bir savaştan mümkün olduğunca kaçınmaya; doğrudan savaşmak yerine, vekilleri üzerinden savaş yürütmeyi tercih ediyordu. Ukrayna'da olduğu gibi.
Ancak, Filistinli savaşçıların İsrail'e tarihinde görmediği bir darbe indirmeleri, İsrail'e ABD'yi savaşa çekme amacını gerçekleştirmek için bir fırsat yaratmış oldu. En azından İsrail, bunu böyle değerlendirmeye çalışıyor. Bunun için, Filistinli savaşçıların operasyonu konusunda anında, İran'ı işaret etti.
ABD Dışişleri Bakanı, anında İsrail'in iddiasını reddetti ve “İran'ın bu işe karıştığını gösteren herhangi bir işaret görmedik” dedi.
Bununla birlikte ABD ve diğer tüm emperyalist devletler İsrail'in arkasında durdular. ABD, Uçak gemisini İsrail'e gönderdi. Her türlü yardımı yapacağını ve tüm gücüyle İsrail'i destekleyeceğini açıkladı.
İsrail hükümeti, Almanya, Fransa, İngiltere ama özellikle de ABD'nin verdiği bu “açık çek”i en iyi biçimde değerlendirmeye çalışıyor şimdi. Önce, Lübnan'ın güneyine, Hizbullah mevzilerine topçu atışı yaptı. Beş Hizbullah savaşçısını öldürdü. Hizbullah, buna karşılık verdi ve biri üst düzey subay olmak üzere sayısı açıklanmayan kayıplar verdirdi.
İsrail, bunun arkasından, Suriye'ye, Golan Tepeleri tarafından yine topçu atışı yaptı. Suriye buna karşılık verdi. Bunu yaparken aynı zamanda İran'ı işaret etmeye ve tehditler savurmaya devam etti. Son olarak, 11 Ekim'de, Gazze'ye yönelik kara harekatı başlatma kararı aldığını açıkladı. İsrail, Gazze'ye yönelik, taş üstüne taş bırakmayan hava, deniz ve kara bombardımanıyla kara harekatı için uygun koşulları oluşturdu. Şimdi ordusunu karadan Gazze'ye sokmaya hazırlanıyor.
Ne var ki, işler siyonist İsrail'in planladığı ve istediği gibi gitmiyor, gitmeyecek. Her şeyden önce dünya işçi sınıfı ve emekçi halkları kahraman Filistin halkının yanında yerini aldı. Arap halkı, başta siyonist İsrail'in yanı başındaki Ürdün olmak üzere Filistin halkını desteklemek için sokağa çıkmaya başladı. Ürdün'de, Irak'ta, Lübnan'da ve daha sayısız ülkede halk, Filistin devrimini, Filistin davasını desteklemek için meydanlara iniyor.
Ve en önemlisi, halen “İsrail toprakları”nda yaşayan Filistin halkı ile Batı Şeria Filistin halkı ayaklanmaya, İsrail güvenlik güçleriyle çatışmalara girmeye başlamışlar. Çatışmalar, Kudüs dahil, pek çok kente yayılmış durumda. Öte yandan Batı Şeria'da Filistin devrimcilerinin önemli bir silahlı gücü var ve bu güç henüz harekete geçmiş değil. Bunun farkında olan İsrail hükümeti Batı Şeria'yı tecrit etme önlemleri almaya başlamış ama Gazze savaşçılarının eylemi, bu “önlemler”in ne kadar işe yaradığını yeterince açığa çıkardı!
Halkların bu ayağa kalkışı Avrupa'nın emperyalist hükümetleri dahil, gerici Arap devletlerindeki iktidarlar üzerinde şimdiden büyük bir baskı gücü oluşturmaya başladı. AB Komisyonu, Filistin halkına ayırdığı fonu dondurma kararı alırken İspanya'dan Fransa'ya kadar, özellikle Arap halkın yoğun olduğu Avrupa hükümetleri AB komisyonunun bu kararına karşı çıktı. Göze alamadıkları açık.
Bir yandan bunlar olurken öbür yandan, örneğin, Irak'taki silahlı gruplar, ABD'nin savaşa karışması durumunda ABD'nin Irak'taki güçlerini hedef alacaklarını ilan ettiler. İran, ABD ve ortaklarını ateşle oynamamaları konusunda sürekli uyarıyor. Suriye, İsrail ordusunun topçu atışlarını topçu ateşiyle karşılıyor ve sessiz kalmayacağını gösteriyor. Yemen, ABD'nin askeri müdahalede bulunması halinde füzelere, insansız hava araçlarıyla doğrudan İsrail'e saldırıya hazır olduğunu ilan etti. Lübnan Hizbullahı ise, zaten eli tetikte bekliyor. İsrail'in en ufak girişimine anında karşılık veriyor.
ABD emperyalizmi, Ukrayna savaşıyla uğraşırken Oradoğu'da bu kadar geniş cephede başının belaya girmesini istemez görünüyor. Teminat verircesine, askerlerini Gazze-İsrail savaşına sokmayacağını tekrarlayıp duruyor. Şimdilik yapabildiği, İsrail'e para, ağır silah ve mühimmat sağlamanın yanı sıra, tehditlerle diğer güçleri İsrail'den uzak tutmaya; böylece İsrail ile Filistin savaşçılarını baş başa bırakmaya çalışmak.
Açık ki, ABD dikkatini Ukrayna savaşından Ortadoğu'da geniş çaplı bir savaşa çekecek böyle bir yayılmayı önlemeye çalışıyor. Fakat nereye kadar? İsrail'in bugün yarın girişeceği bir kara savaşı bütün bu dengeleri bir anda yıkabilir. Mısır-Ürdün'ü saymazsak, elde silah bekleyen güçler Filistin halkının yok oluşunu seyretmeyecekler!