Başlıktaki kelimenin anlamını artık herkesin, politikayla en alakasız kişilerin bile bildiğini kabul edebiliriz. Bir orta menzilli balistik füze başka bir zamanda, başka koşullarda olsaydı kendinden bu kadar söz ettirebilir miydi? Sanmıyoruz. Yine de kelime anlamı üzerine bir iki söz: “Oreshnik” fındık, fıstık gibi kabuklu yemiş anlamına geliyormuş Rusça'da.
Bu füzenin sembolik anlamı, dünyanın nükleer bir felaketin eşiğine geldiğini somut biçimde göstermiş olmasından ileri geliyor. Biliniyor, yine de özet bir tekrarda yarar var: ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsü -bunların etrafında dolanan finolardan söz etmeye gerek yok- sözüm ona Ukrayna’ya verdikleri uzun menzilli balistik füzeler üzerindeki kısıtlamaları kaldırdılar ve Rusya’nın derinliklerini vurmalarına izin verdiler! Oysa olan şey, bu gelişmiş füzelerin Ukrayna topraklarından ateşlenmesinden ibaretti. Hedef için uydu bilgilerini sağlayan yani hedefleri belirleyen, koordinat bilgilerini giren, füzeyi ateşleyen ve yönlendiren bizzat NATO subay ve teknik ekibinden başkası değildi. Türkçesi NATO, kendi füzelerini Ukrayna topraklarına koydu ve oradan Rusya’yı vurmaya başladı. Komedyen eskisi kokainmanın başında bulunduğu faşist rejim, basit bir örtüden, bir incir yaprağından başka bir şey değildi.
Bu saldırının hemen ardından Rusya, emperyalistlerin savaşı tırmandıran bu hamlelerine cevap olarak, faşist Ukrayna'nın Sovyetler Birliği döneminden kalma silah fabrikasını ve tesislerini Oreşnik adlı füzenin tek vuruşluk atımıyla tuzla buz etmişti.
Burada önemli olan büyük bir silah fabrikasının tuzla-buz edilmiş olması değil, bu füzenin kullanımıyla Rusya'nın ABD-İngiltere-Fransa-Almanya dörtlüsüne ve bunların etrafındaki finolara verdiği mesajdı. Mesajı anında aldılar. Rusya, kendi varlığını tehdit ettiğinde emperyalist devletlerin topraklarını, gerekirse nükleer silahlarla, vurmaktan çekinmeyecekti ve bu yeteneğe sahipti. Füzenin kullanımından hemen sonra Putin, emperyalistleri şu sözlerle uyardı:
“En yeni füze sistemlerimizin testleri sırasında imha edilecek hedefler, Rusya Federasyonu'nun güvenliğine yönelik tehditler temelinde tarafımızdan belirlenecektir. Kendimizi, silahlarının tesislerimize karşı kullanılmasına izin veren ülkelerin askeri tesislerine karşı silahlarımızı kullanma hakkına sahip görüyoruz”
ABD ve etrafındaki sırtlan sürüsü, saldırganlıklarını derece derece artırarak Rusya'yı sınarken, Kremlin'in, bütün emperyalist ülkelerle, NATO ile bir savaşı, özellikle de nükleer bir savaşı göze alamayacağı hesabına dayanıyorlardı. Bir füze, okunduğu biçimiyle “Oreşnik”, bütün bu hesabın yanlış olduğunu göstermeye yetti.
Pentagon basın sekreter yardımcısı Sabrina Singh’in sözleriyle ifade edersek: "Bu, savaş alanına konuşlandırılan yeni bir tür ölümcül kabiliyetti, dolayısıyla bu kesinlikle endişe vericiydi” ABD ve sözcülerinin derin endişeler duyması yerindeydi ve onların böyle endişeler denizine itilmiş olmaları dünya proletaryası ile emekçi halkları açısından “gelecekteki büyük alacak”tan tahsil edilen bir taksit olarak cebe indirilebilirdi. Her ne kadar “ne Amerika, ne Rusya” sloganı arkasında emperyalistlerin ve kendi burjuva sınıflarının yanında gizli gizli saf tutan sosyal şovenler, sosyal reformistler bu durumdan pek hoşnut olmasalar da..
Başkaplan ABD'nin arkasında toplaşan İngiltere-Fransa-Almanya gibi üç sırtlan ve onların gölgesinde savaş çığırtkanlığı yapan Polonya, Estonya gibi küçük finolar, artık savaş tehdidi savurmadan önce bir değil, pek çok kez düşünmek zorunda kalacaklar. Nitekim, Oreşnik “vakası”ndan sonra İngiliz Genelkurmay Başkanı'nın “yarın savaşın derlerse savaşırız” biçimindeki mırıldanmasından sonra sessizliğe gömüldüler. Çünkü, Rusya, ABD ve İngiliz emperyalistlerini savaşın içinde kabul ettiğini en yetkili ağızdan ilan etmişti: İşin blöf ya da şakaya gelir yanı yoktu.
Ama asıl soru hala havada asılı duruyor: ABD-ATACMS, İngiltere-Fransa ikilisi Storm Shadow füzelerinin Rusya topraklarının derinliklerini vurma iznini Ukrayna'ya neden verdiler? Gelecekteki gelişmelerin yönünü öngörebilmek için, yanıtı verilmesi gereken asıl soru budur.
Burjuva gazeteci, yorumcu vb. akla gelebilecek kim varsa ve onların söylediklerini, yazıp çizdiklerini eleştiri süzgecinden geçirmeden kabul eden sosyal reformist, sosyal şovenist kim varsa, hepsinin kabul ettiği ortak düşünce, özetini şu sözlerde buluyor demek mümkün:
“Görünen o ki Biden yönetimi Trump’a yönetilmesi güç bir süreç devredecek. Bu stratejinin hedefi Trump yönetiminin savaşı nihayete erdirme ve barışı tesis etme söylemlerini başlamadan bitirmek olabilir. Bu sayede Ukrayna’ya olan desteğin kesilmesi engellenmek isteniyor”
Üç aşağı-beş yukarı, Biden yönetiminin Rusya topraklarında ATACMS kullanılması iznini vermesi buna bağlanıyor. Çünkü diyorlar, TRUMP, yönetime gelince bir günde savaşı bitireceğini ilan etmişti, dahası Zelenski denen şarlatan-faşisti tarihin en büyük pazarlamacısı ilan etmişti ve Ukrayna'ya yardımları kesme sözü vermişti. Gerçekten de dış görünüm buydu. Ama ya gerçeklik? Gerçeklik ise bunun tam tersiydi. Özellikle sınıf bilinçli devrimci öncü işçilerin, devrimci komünist güçlerin, dünya işçi sınıfının, emekçi halklarının emperyalizme ve kapitalizme karşı savaş ve zaferlerini her şeyin üstünde tutanların burjuva yorumları ellerinin tersiyle itmeleri gerek. Gerçeğe ulaşmanın birinci koşulu budur.
Gerçeğe ulaşmak için somut olguların somut, elle tutulur, kanıtlanabilir değerlendirme ve yorumundan hareket edilmeli. Bunlar, 1-Faşist Ukrayna ve arkasındaki NATO, ABD, İngiltere vb güçler, savaşın şimdiki seyrini koruması halinde kesin bir yenilgiyle karşı karşıya gelecekler. Yeniliyorlar. Bu seyri tersine çevirmek, en azından bir süre için durdurmak gerek. 2-Dağılmakta olan; morali, savaşma kapasitesi en alt düzeye gelmiş faşist Ukrayna ordusuna soluklanacak, güçlerini toparlayacak, saflarını düzenleyecek ve tekrar savaşabilecek hale gelebileceği zamanı sağlamak üzere, en azından geçici bir “ateşkes” ya da savaşın şimdiki cephe sınırlarında “dondurulması”. Emperyalistler savaşın “dondurulması” arzu ve tekliflerini zaman zaman ve dolaylı biçimlerde dile getirdiler. 3-ABD'nin başını çektiği emperyalist kamp, ama özellikle de ABD emperyalizmi, Rusya'yı stratejik bir yenilgiye uğratmak amacında ve bu amacından vazgeçmiş değil. 4-ABD dahil, bütün emperyalist-kapitalist ülkelerde yaşamsal kararları “müesses devlet nizamı” verir; yönetimin başındaki kişiler değil. Yönetimin başındaki kişiler, bu “müesses devlet nizamı”nın karar ve politikalarını yerine getiriler; onların görev, yetki ve kişisel kararlarla hareket etmelerinin sınırı budur.
2019'da Trump, Rojava'da önce çekilme kararı verip, bir kaç gün geçmeden kararından vazgeçmesi/vazgeçirilmesi buna tipik örnektir. Kişisel kararlar, ABD “müesses devlet nizamı”nın politikalarıyla çelişir ise, işte böyle “düzeltilir”. Haliyle, Trump'ın “öngörülemez” kişiliğe sahip olduğu iddialarının beş paralık değeri yoktur. 5-ABD “müesses nizamı”nın politikalarında bir devamlılık ve bu devamlılıkta bir tutarlılık vardır. Dolaysıyla, Bush dönemini başlangıç kabul edersek, ABD devlet başkanlarının, son olarak Obama-Trump-Biden-Trump arasında bir devamlılık ve tutarlılık vardır. ABD ve diğer emperyalistlerin, ama özellikle de ABD'nin tüm politikalarını şuna indirgemek mümkün: Dünya proletaryası, emekçi halkları, komünist ve devrimci güçlerine; sosyalist ülkelere ve sosyalizm yönelimli iktidarlara; emperyalistlerin “tam ilhak” politikalarına boyun eğmeyen devletlere karşı başlattıkları küresel iç savaşı sonuna kadar götürmek ve zafere ulaşmak... Yugoslavya, Irak, Afganistan, Libya, Suriye'yi bir an için ihmal edersek, son büyük hamleyi faşist Ukrayna üzerinden Rusya ile başlattılar. Rusya engelinin aşılması halinde, ABD yönetiminde kimin olduğuna bakmaksızın, arkasının geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama şimdilik boğazlarına “Oreşnik” gibi bir “kılçık” takılmış gibi.
Trump-Biden-Trump yönetimleri arasında devamlılığın olduğunu ve olacağını, Trump'ın milli güvenlik danışmanlığına getireceğini söylediği Mike Waltz'ın şu sözleriyle bir kez daha gösterelim. Hazal Yalın'ın telegram kanalından aktarıyoruz:
“Bu masanın arkasında kimlerin olduğunu, bir mutabakat, ateşkes olup olmayacağını, tarafların görüşme masasına nasıl oturtulacağını, sonra da hangi pazarlıklar olacağını tartışmamız gerek. Bu da şimdiki yönetimle Ocak ayına kadar ve ondan sonra da üzerinde çalışacağımız şey.” Waltz ABD’de yönetim değişikliğini fırsat görenlerin de “yanıldığını”, çünkü mevcut ve gelecek yönetimin “el ele olduğunu” ekledi.
“El ele”ler ve Biden'ın Trump'ın işini zorlaştırmaya çalıştığı iddiası tam bir sahtekarlıktır. Aksine, Biden, giderayak, Trump'ın işini kolaylaştıracak adımlar atıyor; tabii ki hesap tutarsa...
Elbette, bir tek füzenin ya da füze çeşidinin dünya tarihini değiştirecek bir etki yaratacağını düşünüyor değiliz. Ama “Oreşnik” bir simgedir, ABD ve diğer emperyalistlerin karşısında kararlılıkla durulacağı, nükleer savaş dahil, her şeyin göze alınacağı; emperyalistlere bu savaşı kazanma izni verilmeyeceğinin simgesidir.