İnsanlık tarihi, Leninist Partinin “yeni evre” diye tanımladığı yeni bir çağa, kapitalizmden komünizme toplumsal devrimler yoluyla geçiş çağına adım atmıştır. Yeni değil, insanlık, bu çağa, kapitalizmin sosyalizm üzerine kesin zaferini ilan ettiğini sandığı 90'lı yılların ortasından itibaren adımını atmaya başlamıştır.
Darkafalı düşünce, yıllara yayılmış büyük değişimi göremediği için “hani nerede şu devrimler” diye sorar. Oysa değişim yeryüzüne yayılmış durumda, emperyalist- kapitalist sistem büyük bir çöküş yaşarken değişim ve dönüşüm ağır ağır gerçekleşiyor.
Bu sözlerimiz şu anlama mı gelir: Bundan böyle biz yalnızca toplumsal devrimlere; emperyalist-kapitalist devletlerin dünya işçi sınıfı ve emekçi halkları karşısında yalnızca yenilgi ve yok oluşlarına tanık olacağız? Sözlerimizden bundan böyle yalnızca toplumsal devrimlere ve devrimci savaşlara tanık olacağız sonucu mu çıkar?
Böyle bir düşünce saçmalık düzeyinde bir darkafalılık olur. Uzun bir zaman aralığına yayılmış bir çağda sayısız görüngü, sayısız çeşitlilikte savaş, devrim ve karşı-devrim ortaya çıkar. Önemli olan bütün bunların içinden geleceğe sahip olanı, gelişip güçlenmesi ve insanlığın geleceğini tayin etmesi kesin olanı; buna karşılık batmakta, tarih sahnesinden çekilmekte olanı doğru tespit etmektir.
“Bir çağa, diyor Lenin, tipik ve tipik-olmayan, büyük ve küçük, bazısı ileri bazısı geri ülkelere özgü çeşitli görüngülerin ve savaşların toplamını içerdiği için çağ denir” (abç)
Sayısız görüngüyü, toplumsal olayı, savaşı, devrim ve karşı-devrimi içeren; az çok uzun bir zaman aralığını ifade eden bir çağda çok sayıda dönüm noktasının gerçekleşmesi kaçınılmaz.
Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'nin Rusya'nın öncülüğünde Ukrayna faşizmine; Ukrayna faşizmi üzerinden gerçekte tüm emperyalist dünyaya karşı başlattıkları antifaşist savaş işte böyle bir dönüm noktası oldu.
Leninist Parti, daha savaşın ilk gününde yayınladığı bildiride, bu savaşın iki Halk Cumhuriyeti ve Rusya'nın zaferiyle sonuçlanmasını “Böyle bir zafer aynı zamanda bir dönüm noktası olacaktır.” biçiminde değerlendirmişti.
Bu değerlendirmeye devamla, Leninist Parti şu tespiti yapmıştı:
“Savaş yayılabilir. Böyle bir gelişme, dünyanın bütün kapitalist ülkelerini ekonomik ve siyasi bunalıma sokacaktır. Devrimin koşulları daha da olgunlaşacaktır. Bu durumda dünya proletaryasının görevi, ortaya çıkacak koşullardan kapitalist egemenliği bir devrimle yıkmak için harekete geçmektir.
Tarihin yeni evresinde yeni bir sayfa açılmıştır. Burjuva egemenliklerin yıkılacakları; tüm ülkelerde emeğin iktidarının kurulacağı bir sayfa.”
Savaşın başlama tarihinin üzerinden yaklaşık altı ay gibi bir zaman geçti. Böylesi büyük tarihsel olaylar için kısa sayılabilecek bu zaman diliminde şimdi başka başka çevreler, güçler, tarihin bir dönüm noktasından geçmekte olduğunu; emperyalistlerin bir çöküş sürecinde olduklarını tespit etmeye başladılar.
Bunlardan biri, Çin Devlet Başkanı ve ÇKP Genel Sekreteri Şi Cinping'tir. Şi Cinping, ÇKP ve Dünya Marksist Siyasi Partiler Forumuna gönderdiği mesajda insanlığın tarihte bir dönüm noktasında bulunduğunu şu sözlerle ifade etmiş:
“Şi Cinping, yüz yıldır görülmeyen derin değişimlerin dünya çapında hızla geliştiğini ve insanlığın yine tarihte bir dönüm noktasında bulunduğunu belirterek, Marksizm'i ulusal koşullara ve zamana daha uygun hale getirmenin ve insanlığın önündeki yolu gerçeğin ışığıyla aydınlatmanın Marksist siyasi partilerin ortak sorumluluğu olduğunu söyledi.”
Tarihin bir dönüm noktasından geçmekte olduğumuz artık çok geniş çevreler ve güçler tarafından görülüp tespit ediliyor. Peki bu dönüm noktasının temel, diğer tüm çizgileri geride bırakarak öne çıkan karakteristik çizgisi nedir?
Bu karakteristik çizgi, somut, elle tutulur biçimde kapitalist sistemde hızlanan çöküştür. Tam da Leninist Parti'nin öngördüğü gibi, Ukrayna topraklarında süren antifaşist savaş bütün emperyalist-kapitalist ülkelerin ekonomilerinin bunalımını büyük bir hızla derinleştirdi. Emperyalist hükümetlerin şimdi halk ayaklanmalarını ve bu ayaklanmalara karşı alacakları tedbirleri konuşuyor olmaları budur.
Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Sözcüsü Matveyev, ellerindeki istihbarat verilerine dayanarak şu tespiti yapıyor:
“Batı zayıflıyor, sendeliyor ama yine de kendi kendine çok güçlü görünüyor. Elimizdeki verilere göre Beyaz Saray, küresel liberal diktatörlüğü yeniden canlandırmayı ve hatta güçlendirmeyi ciddi bir şekilde umuyor”
Matveyev'in “Batı” dediği emperyalist-kapitalist ülkelerdir ve bu ülkelerin zayıfladıkları, sendeledikleri; başka bir ifadeyle çöküş içinde oldukları zaten biliniyor. ABD liderliğindeki emperyalistler Matveyev'in “küresel liberal diktatörlük” dediği emperyalist-kapitalist sistemi, zor yoluyla, savaşlarla yeniden güçlendirmeye çalışıyorlar. Bu, gelecekte emperyalist savaşlarla tekrar tekrar karşılaşacağımız anlamına gelir. Kapitalizmden komünizme toplumsal devrimlerle geçiş çağı bunları da içerecek elbette.
Ne var ki, “zor” tarihin komünizme doğru ileri akışı karşısında yenilgiye uğramak zorundadır ve tarih ileriye doğru akacak yolu, böyle dönüm noktalarından geçe geçe, kendine açacaktır.