Türkiye ve Kürdistan emekçi sınıflarının, ezilen halklarının kafasında, bilincinde iki önemli konunun son derece açık olması gerekir.
Bunlardan birincisi, kurtuluşun tek yolunun Birleşik devrimden geçtiğidir. İki ülkenin yoksul, ezilen emekçi halklarına bir devrim gerek!
İkincisi, birinci konuyla sıkı bağ içindeki bir meseledir. O da şudur: Emekçi sınıflar, burjuva politik güçlerin hepsinden, onlarla birlikte sermaye sınıfından da kurtulmalıdır.
İkinci nokta, sosyal reformist partilerin izledikleri burjuva kuyrukçusu politik çizgi nedeniyle önemli. Bilindiği gibi bu partiler, burjuva partilerin, en azından şimdilik, hepsinden değil, bir kısmından, dinci faşist iktidardan, “AKP-MHP faşizmi”nden kurtulmaya çalışmak gerektiğini ileri sürüyorlar. Böylece, iki ülkenin emekçi yoksul kitlelerini burjuva sınıfın bir başka kanadının, gerici-faşist “Millet İttifakı”nın kuyruğuna takmaya çalışıyorlar.
Bu iki nokta birbiriyle sıkı bağıntı içinde. Birinci noktayı, kurtuluşun tek yolunun birleşik devrim olduğunu reddeden, kaçınılmaz biçimde ikinci noktaya varıyor. Ve tersi de doğru. Burjuvazinin bir kanadına destek çağrısı yapanlar emekçi sınıfları birleşik devrim hedefinden uzaklaştırıyorlar.
Tam da bu nedenlerle bu iki nokta birlikte ele alınmalıdır. “Tek Yol Birleşik Devrim” ve “Hepsi Gitsin”.
Yine de, bütün burjuva güçlerin tarihin çöplüğüne atılmaları gerektiğini ve bunun tek yolunun birleşik devrim olduğunu propaganda etmek; bununla yetinmek, tam bir bilinç açıklığı için yeterli değil. Emekçi sınıflar, yoksul, ezilen kitleler yıkılacak olanın yerine ne konulacağını; gönderilecek olanın yerine nasıl bir iktidarın, nasıl bir hükümetin geleceğini; işlerin nasıl yürütüleceğini duymak, bilmek isterler.
Bu, bizi Geçici Devrim Hükümeti ve Halk İktidarı meselesine götürür.
Geçici Devrim Hükümeti, birleşik devrim sırasında ya da birleşik devrimin zaferiyle birlikte ilan edilecek; edilmesi zorunlu olan yürütme organıdır. Böyle bir yürütme organı oluşturulup ilan edilmeden, tüm gelişmeler bu devrimci yürütme organının emrine verilmeden ayaklanan emekçi sınıfların, yoksul kitlelerin zaferi kesinleşemez.
Geçici Devrim Hükümeti, her şeyden önce iktidarın burjuva sınıfın elinden bir başka sınıfın eline, işçi sınıfı ve müttefiklerinin eline geçtiğinin ilanı için gereklidir.
Geçici Devrim Hükümeti, egemenliği yıkılmış, güçleri dağılmış, kurumları dağıtılmış burjuva sınıfın her türlü direnişini, karşı koyuşunu; tekrar egemen sınıf durumuna gelme girişimlerini bastırmak için gereklidir. Geçici Devrim Hükümeti, bu görevlerini yerine getirebilmek için enerjik bir diktatörlük olarak çalışacak, Birleşik Devrimin Yürütme organıdır.
Türkiye ve Kürdistan emekçi sınıflarına böyle enerjik bir diktatörlük olarak çalışacak bir Geçici Devrim Hükümeti gerek!
Böyle bir hükümet, henüz devrim sürerken ya da zaferin ilanıyla birlikte, burjuva sınıfın bütün para kaynaklarına el koymak için gereklidir.
Devrimin daha ilk günlerinden başlayarak, yoksul kitlelerin, emekçi sınıfların yaşamlarında kesin bir iyileşme sağlayacak önlemlerin alınması için böyle bir yürütme organına ihtiyaç var.
Bankalara, fabrikalara, tekellere, büyük toprak mülkiyetine, büyük iç ve dış ticarete, ulaşım ve iletişim ağlarına, emperyalist mali sermayenin varlıklarına iki ülkenin emekçi sınıfları adına ve emekçi sınıfların çıkarı için el koymak ancak böyle bir hükümet tarafından başarılabilir.
Gerçek kamulaştırma budur. Böyle bir kamulaştırmayı, Geçici Devrim Hükümeti dışında hiç bir organ başaramaz. Sosyal reformistlerin burjuva sınıfın egemenliği koşullarında, kapitalizmde önerdikleri “kamuculuk”un sahtekarlığı üzerinde ise durmaya hiç gerek yok.
Burjuva sınıf egemenliğinin dağılmasından, kurumlarının dağıtılmasından, bütün para kaynaklarına, fabrikalarına el konulmasından hemen sonra toplumsal yaşamın yeniden ve hızla örgütlenmesi zorunludur. Bu, işçi sınıfı ve diğer emekçi sınıflar için, yoksul kitleler için yaşamsal bir sorundur ve bu sorunu enerjik bir diktatörlük biçiminde çalışacak Geçici Devrim Hükümeti'nden başka hiç bir organ çözemez.
Şimdi herkes devrimden söz ediyor; iki ülkenin emekçi yoksul, ezilen halklarının ayaklanmacı ruh hali içinde olduklarını kabul ediyor; herkes sosyalizme geçişin olanaklarını sıralıyor ama hiç kimse birleşik devrimin temel sorunlarını ele almıyor; onlar üzerinde düşünmüyor, devrimin toplumsal güçlerini bu meseleler hakkında aydınlatma görevini yerine getirmiyor.
Türkiye ve Kürdistan emekçi sınıflarına, ezilen yoksul halklarına, devrimle birlikte, Geçici Devrim Hükümeti gerek.
Bankaları, fabrikaları, büyük işletmeleri, toprakları kamulaştırmak için GDH gerek.
Temel geçim malları üzerinde derhal kontrol sağlayıp onları ucuzlatmak için GDH gerek.
İki ülkenin emekçi halklarının kanını emen asalak, bürokratik aygıtı dağıtıp yerine halk iktidarını örgütlemek için GDH gerek. İki ülkenin emekçi sınıflarının özlemi olan “ucuz hükümet” böyle gerçekleşir. Bunun dışındaki bütün vaatler bir yalandan ibaret. Hiçbir burjuva hükümet ucuzluk getiremez. Kapitalist temel üzerinde durdukça sosyal reformist bir hükümet bile ucuzluk getiremez. Kapitalist temeli, onu koruyan asalak devletle, bürokratik aygıtla birlikte yıkmak ise Birleşik Devrimin işidir.
Cümle sosyal reformist partiler, açık ya da gizli, Meral Akşener'in, Kılıçdaroğlu'nun, Ahmet Davutoğlu'nun, Karamollaoğlu'nun, Ali Babacan'ın vb vb. kuracakları hükümeti, kurtuluşa giden bir adım olarak gösteriyorlar.
Devrimci komünistler, iki ülkenin emekçi sınıflarına Geçici Devrim Hükümeti için harekete geçin diyorlar.
Fark böylesine büyük!