“Umutsuzluk yasak!” lafları, devrimci Marksizme göre değildir; böyle davrananlar kendi umutsuzluk duygularını bastırmaya çalışırlar. Devrimci Marksistler ise, genel hareketin görece sessiz dönemlerinde, yeraltı nehirleri gibi akıp duran dinamikleri görerek ve açığa çıkartarak böyle boş umut çağrılarına prim vermezler.
Türkiye ve Kürdistan'da başını işçi sınıfı ve yoksul halk kitlelerinin çektiği yeni bir eylem dalgası gelişiyor.
Bu bir olgudur.
Suriye'de sular bir kez daha ısınırken, olaylara, gelişmelere yüzeysel bakan, gazete haberlerinden derlediklerini süsleyip-püsleyip “analiz” diye ortaya atan tayfa, “Yoksa Türkiye ABD planlarına geri mi dönüyor” sorusunu sormaya başladı.
Evet, işler yolunda değil, sarpa sarmış vaziyette. Herkes Ukrayna-Rusya savaşı; Afrika'da özellikle ve öncelikle Fransız emperyalizmine karşı birbiri ardına ortaya çıkan “askeri darbeler” üzerine odaklanmışken, aslında tüm gelişmelerin arkasındaki gerçek tayin edici etken gözden kaçırılıyor.
Engels, İtalyan komünist Turati'ye yazdığı 1894 26 Ocak tarihli mektubunda güncel hareket ile stratejik hedefler için mücadelede nasıl davranmaları ve güncel sınıf mücadelesi ile stratejik hedefler arasındaki bağı nasıl kurmaları gerektiğini şöyle açıklıyor: