Kapitalizmin ezdiği, sürekli biçimde yok oluşa doğru sürüklediği emekçi sınıflar sanki eylem sırasına girmiş gibiler. Eylem bayrağını biri bırakınca hemen öteki sınıf ya da kesimler ellerine alıyor ve öncekinin kaldığı yerden devam ediyor.
Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret.. Sömürücü sınıfın egemenliğini yıkmak için ihtiyaç duyulan cesaret şimdi emekçi sınıflarda, ezilen Kürt halkında fazlasıyla var ve üst limiti yok.
Biraz abartıyla söylersek, dünya her gün yeni bir devrime, isyana ya da ayaklanmaya uyanıyor. Bir parça “abartı” içerse de, bu tespitin dünyamızın güncel gerçek durumunu ifade ettiğini kabul etmeliyiz.
Özel olarak asgari ücretle çalışan işçilerin; genelde tüm işçi sınıfının, emeklilerin, ücretli çalışanların, yoksul kitlelerin çığlığıdır bu. Bir sokak röportajında atılmış bir çığlık. Birleşik devrimin tüm toplumsal ordusunun durumunu dile getiren ve özetleyen bir çığlık!
Gözler gerilim, çatışma ve savaş bölgelerine çevrilmişken, dört bir yanda hızlanan devrimci gelişmeler sık sık dikkatlerden kaçıyor. Malum. Bölgesel savaşların ve büyük yıkım savaşının kıyısında gezinip duruyoruz. Halen sürmekte olan görece geniş çaplı savaşların yanı sıra, siyonist rejimin tetiklemek için çırpınıp durduğu ve hızla dünya geneline yayılabilecek bölgesel savaş, günün en yakıcı tehdidi.