YSK İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etti! İşin hukuki komedisi, saçmalığı vb tartışmaların manası yok. Karar özel sipariş bir karar. Ve bu gerçeği inkar edebilen kimse yok! Şu an toplumda genel bir öfke seli yükseliyor. Kendiliğinden protesto eylemleri yapılmaya başlandı. Yarınki CHP toplantısı sürecin seyri konusunda etkili olacak.
Yıllardır dinci-faşist iktidar pramidinin şekillenişine, “tek adamın kaderi ile sistemin kaderinin birleştiğine” dikkat çektik. Gezi sürecinde bunu özellikle vurguladık. Seçim süreçlerinde öne çıkardığımız “sandıkla gitmeyecekler” şiarı bunun ifadesiydi. Sürecin evrimi toplumdaki kökleşmiş yargıların adım adım kırılmasını, sistemin kutsallarının birer birer göçüp gitmesini getirdi. Her seçim döneminde daha büyük bir çaba harcaması gerekti sermaye dünyasının, o yarı ölü kutsal ineği ayağa kaldırmak için. 31 Mart, bir sandık yanılsamasının, “anayasal hayaller” dünyasının son parıltısıydı. “Sandıkla gönderebiliriz”in son bir canlanışı! Onca hileler, aleni dalavereler, kaba kuvvet, yasaların göstermelik anlamda bile hükmünün kalmayışı, Kürdistan’daki açık zorbalık ve soytarılık... bütün bunlar “kutsal ineğe” son inanç kırıntılarını da alıp götürmekteydi. Tek teselli bir dizi büyükşehir, ama özellikle İstanbul olacaktı. Ama... Bu gece YSK kararı bu hayalleri tuzla buz etti!
Yıllar boyu kavratmaya çalıştığımız gerçeği YSK bir gecede on milyonlarca emekçinin bilincine kazıdı! Bu kararla bir belediye başkanının elinden bir mazbatayı almadılar sadece. Geniş bir emekçi kesiminden “sanki sandıkla olabilir gibi” yanılsamasını da söküp aldılar. Biriken öfke selinin önündeki son bentleri de çökertiyorlar.
Sosyal medyada öfke ve boykot tartışmaları yayılıyor. “Sandıkla gitmeyecekler” görüşü kökleşiyor. Öfke patlamaya yer arıyor. İş nereye varır, iktidarı sarsan patlamalar çıkar mı, şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. İmamoğlu’nun konuşmasının yarattığı “31 Mart’ta başardık, bu defa daha ezici bir zafer kazanabiliriz” etkisini göz önünde bulundurmak gerek. Öte yandan CHP’nin yarın alacağı karar da etkili olacaktır. Seçime katılma yönünde karar verecek olursa önemli bir kesim seçim çalışmalarına yönelecek, seçim atmosferine girecektir. Ya da YSK’nın bu akşam verdiği karara dayanarak 24 Haziran seçimlerini ve 16 Nisan referandumunu tartışmaya açacak hamlelerle hasmını köşeye sıkıştırmaya çalışabilir, ki bu başlı başına gerilimi artırır ve sokakları hareketlendirir. Olası bir boykot kararı ise çok daha ciddi çatışmaları gündeme getirebilir. Bu açıdan CHP’nin boykot yönünde bir karar açıklaması pek ihtimal dahilinde değil. Hatta eski seçimlere yönelik hukuki itiraz ile hasmını köşeye sıkıştırma hamlesi bile gelmeyecektir. Kuvvetle muhtemel “yine kazanırız” görüşü ileri sürülecek.
Tüm bunlara rağmen altını kalın çizgilerle çizmekte fayda var. Toplumda “artık seçim faslı bitti, bundan sonra sandıkla kazanamayız” görüşü gittikçe güçlenen bir eğilim. Seçimlerin dinci-faşizmi meşrulaştırdığı fikri pek çok emekçinin kafasında yer etmiş durumda. Yeniden sandığa gidilecek de olsa artık bu fikir emekçilerin bilinci haline gelmiştir. Bu, önemli bir kazanımdır.
Kendiliğinden başlayan protestoların büyüme ihtimali yahut iktidarın atacağı olası kışkırtıcı adımların yaratacağı kitlesel tepkiler kesinlikle hesaba katılmalı. Büyük kalkışmalar ufukta beliriyor. “Sandıkla gitmeyecekler” ama YSK kararı sonrası sandığın tetiklediği kalkışmalarda gitmeleri güncel bir ihtimal. Emekçiler bunu mutlaka hesaba katacaktır.