Sınıf bilinçli devrimci öncü işçilerin tarihsel bir görevi var. Devrimci politikaları sosyal reformist politikalardan; devrimci parti ve örgütleri sosyal reformist, uzlaşmacı parti ve örgütlerden ayırarak devrimci komünist güçlere destek olmak, bu tarihsel görevi yerine getirmenin birinci koşuludur.
Devrimcinin görevi devrimi örgütlemektir. Devrimci işçi, devrimci genç devrimi örgütlemeyi, yaygın ifade biçimiyle söylersek devrim “yapmayı” her şeyin önüne koyar.
Devrimci komünist parti devrim ve iktidarın ele geçirilmesi hedefini her şeyin önüne koyar; her şeyi bu amaçlara bağlar.
Bir sosyal reformist ya da uzlaşmacı ise, hak ve özgürlük elde etmeyi, düzen içinde yaşamı biraz daha yaşanabilir kılmayı görev edinir. Bir sosyal reformistin, uzlaşmacının görevi reform “yapmak, uzlaşmak”tır.
Sosyal reformist bir parti, reformlar elde etme hedefini en başa koyar; devrim hedefini en sona. Devrime karşı değildir; bir gün, kendisine rağmen, gerçekleşirse ona itiraz etmez, hatta kıyısından köşesinden içine dahil olur.
Sosyal reformist bir parti sosyalizme de karşı değildir. Zora dayalı devrim olmadan, parlamentoda çoğunluk elde ederek ve burjuva devleti bu yoldan ele geçirmek koşuluyla sosyalizme geçmeyi belki de herkesten çok o ister.
Türkiye ve Kürdistan’da devrimci mücadele öylesine güçlü ve emekçi sınıflarda, ezilen halklarda öylesine derin köklere sahip ki, hiç bir reformist parti gerçek siyasal çizgisini tanımlayarak politik sahneye çıkmaz, çıkamaz. Çünkü, reformist kimliğini kabul edip bu kimlikle kitlelerin karşısına çıktığı anda kitlelerden tecrit olacağını bilir.
Bu yüzden hepsi “devrimcidir”, hepsi “komünisttir.”
Sınıf bilinçli devrimci öncü işçi açısından da zorluk bu noktada başlıyor. Çünkü gerçek olanla sahte olanı, doğru olanla yalanı birbirinden ayırmak her zaman zordur; kolay değildir.
Çünkü, emekçi sınıfları, ezilen halkları gerçekten kurtuluşa götürecek yol ile bu toplumsal güçleri düzen içinde tutmaktan başka bir sonuca yol açmayacak olan reformcu yolu birbirinden ayırmak gerekir.
Bunun yolu, her siyasal hareketin yaklaşımına, politikalarına, bu hareket ya da parti kendi parti ya da hareketi de olsa, eleştirel bakmaktır. İşçi sınıfı doğası gereği eleştireldir, eleştirel olmak zorundadır.
Eleştirel bakıldığında şu yalın gerçek anında görülecektir: Sosyal reformistlerin, uzlaşmacıların yolu çıkmaz bir yoldur; onlar işçileri emekçileri işte bu çıkmaz yola sürüklüyorlar.
Bunun çıkmaz bir yol, emekçi sınıfları oyalayan, aldatan bir yol olduğunu görmek için, artık öyle teorik mülahazalara da fazla gerek kalmadı. Değil iktidarı, bir muhtarlığı bile size öyle barışçıl yolla, seçimle vermeyeceklerini anlamak için kayyumlara, Meclis’ten atılan vekillere, 2015 Haziran seçimlerine, son Cumhurbaşkanlığı seçimine vb vb bakmak yeter. Yaşam, gerçeği görebilmemiz için artık fazlasıyla veri sunuyor.
Devrimci öncü işçi söze aldanmamalı. Sosyal reformist parti ve hareketler burjuva partilerle, örneğin CHP ile uzlaşma siyasetini her zaman ve olur olmaz zamanda savunmazlar. Aksine, çoğu zaman CHP’ye çatarlar, eleştirirler vb vb. Ama her kritik anda, her önemli dönemeçte bu partinin kuyruğuna takılmaktan geri durmazlar. Her seçimde CHP’yi, gizli-açık destekledikleri anımsansın yeter.
Sosyal reformist politikaların sayısız belirtisi var. Neredeyse bir ayaklanma düzeyine çıkacak devrimci kitle eylemlerini sıradan, etkisiz, sonuç almaktan uzak diye değerlendirmek; kitleleri etkisiz eylem alanlarına çekmek; en geri eylem çizgisinde tutmaya çalışmak, burjuvaziyle uzlaşma kanallarını sürekli açık tutmak bu belirtilerden bir kaçıdır ve sınıf bilinçli devrimci öncü işçi bunlara bakarak da bir partinin sosyal reformist olduğunu teşhis edebilir.
Devrim pratik bir sorun haline gelmiştir ve bu durum sınıf bilinçli devrimci öncü işçinin rolünü olağanüstü artırmıştır. Mücadelenin sonucunu, halk ayaklanmasının, devrimin zafere ulaşıp ulaşmayacağını belirleyecek olan işçi sınıfıdır, gençliktir, özellikle de işçi gençliktir.
Bu bakımdan sınıf bilinçli devrimci öncü işçilerin devrimci politik bir çizgide yürümeleri, devrimci komünist partinin bayrağı altında birleşmeleri yaşamsal bir önem kazanmıştır.
Devrimci komünist partinin işçi sınıfına, emekçi kitlelere, ezilen halklara ve sonuçta devrime karşı görev ve sorumlulukları varsa, sınıf bilinçli devrimci öncü işçilerin de devrimci komünist partiye karşı sorumlulukları vardır.
Tarih, sorumluluklarımızı yerine getirmeye çağırıyor.