Bu sorunun yanıtı, Leninistler için bilinmeyen bir şey değildi; bizi izleyen okurlarımız bu gerçeği gayet iyi bilir.
Ancak Leninistler için çok açık olan bir şey, başkaları için aynı açıklıkta değildi. Kürdistan’da hayli yaygın bir grup düşünceye göre ABD Kürt ulusunun özgürlüğü, kendi devletine sahip olması için çalışıyor. Bu açıdan Türk şoven ve sosyal şovenleri ile bu düşüncede birleşiyorlar; bir farkla ki, ikinciler bu iddiayı Türkiye’de sosyal şovenizmi körüklemek için bir olguymuş gibi öne sürüyorlar. Bir başka grup, ABD’nin Suriye’deki varlığını Suriye petrollerine konma amacıyla açıklıyor. Nihayetinde bir grup düşünce, ABD’nin Suriye ve hatta Irak’taki varlığını IŞİD’le mücadele isteğine bağlıyor ve IŞİD bitirilince ABD’nin de çekip gideceğini ileri sürüyor.
Bu örnekler çoğaltılabilir ama James Jeffrey, 6 Kasım’da yaptığı açıklamayla bizi tüm bu tahmin zahmetinden kurtardı. Bu Amerikalı sülüğün, (bu arada “sülük”lere haksızlık yaptığımızın farkındayız; zira sülükler bazen tedavi amaçlı olarak kullanılabiliyorlar, bu adam ve temsil ettiği devlet insanlığa safi zarardan ibarettir) Syria Direct haber sitesine bir değerlendirme yapıyor. Site, değerlendirmeyi haberleştirirken şu başlıkla veriyor: “Suriye’deki PKK varlığına son vermeye çalışıyoruz”
Aslında değerlendirmenin haberleştirilmiş halinin başlığı çok şeyi açıklamaya yetiyor. Ama “şeytan ayrıntıda gizlidir” derler. Başlıktaki açıklık, gerçekte ABD’nin amacının sadece bir kısmını açıklıyor. Diğer kısımları şöyle:
“PKK kadrosunun Suriye'den çıktığını görmek istiyoruz. Bu, Türkiye ile Suriye'nin kuzeydoğusunda var olan gerginliğin temel nedeni. Biz bu gerginliği azaltmak istiyoruz. Çünkü kuzeydoğu dışındaki tüm bölgelerde Türkiye ile çok yakın koordinasyon içinde çalışıyoruz. Kuzeydoğu'da bile dediğim gibi Türkiye ile askeri açıdan bir anlaşmamız var.”
Şimdi bu sülüğün bu sözlerle ne demek istediğine yakından bakalım. Birincisi, Suriye’de PKK yok. PKK’nin Suriye’de olduğu iddiası faşist devlete aittir. Anlaşılan ABD, bu konuda Türkiye ile tamamen görüş birliği içinde. İkincisi, Suriye’de PKK ile aynı ya da yakın bakış açısına, aynı ideolojik temele sahip PYD ve Özerk Yönetim var. Yoksa Jeffrey ve temsil ettiği ABD, bu güçleri tasfiye etmek istiyor olmasın? Cümleyi soru biçiminde kurmamıza bakılmasın. ABD’nin amacının tam da bu olduğundan toz zerresi kadar şüphemiz yok.
Devam edelim. Daha doğrusu biz değil, ABD’yi temsil eden, onun politikalarını hayata geçirmekle görevlendirilmiş James Jeffrey devam ediyor açıklamaya. Eğer PYD ve Özerk Yönetim içinde PKK’ye yakın ya da aynı bakış açısına sahip devrimcileri tasfiye edersek Türkiye ile sorunlar halledilecek diyor. Yani amaçları, PYD’yi ve Özerk Yönetim içinde devrimci düşünceye sahip ne kadar kadro varsa tasfiye etmek.
Bunları, işimizi kolaylaştıran itiraflar olarak kabul ediyoruz. İtiraflar devam ediyor. Şöyle: “Kuzeydoğu dışındaki tüm bölgelerde Türkiye ile çok yakın koordinasyon içinde çalışıyoruz. Kuzeydoğu'da bile dediğim gibi Türkiye ile askeri açıdan bir anlaşmamız var.” PYD ve Özerk Yönetim’in bu nokta üzerinde tekrar tekrar durmalarında fayda olduğunu düşünüyoruz. Türkiye ile askeri anlaşmaları var. Sadece Kuzeydoğu Suriye üzerinde değil, tüm Kürdistan için Türkiye ile bir askeri anlaşmaları var. Bu gerçeği, “Kuzeydoğu’da bile” ifadesinden anlıyoruz.
Aslında, ABD’nin Türkiye ile Kürdistan üzerinde askeri bir anlaşmaya varmış olduğunu anlamak için kahin ya da müneccim olmaya gerek yok. Hakkını teslim etmek gerekirse, zaman zaman ABD’li yöneticilerin bunu açıkça ifade ettiklerini biliyoruz. Son Şengal ve Haftanin saldırıları, ABD’nin Irak-Türkiye ve G.Kürdistan yönetimini bir araya getirip anlaşmalarını sağlamasıyla başlamıştır. Plan, ABD’ye aittir. Kimileri bu planın arkasında İngilizlerin ve İsrail’in de olduğunu ileri sürüyor; imkansız diyemeyiz.
ABD’nin Türkiye ile sadece Rojava için değil, bütün Kürdistan için askeri anlaşmaya vardığını Haftanin, Şengal ve son olarak Gare saldırılarından anlıyoruz. Burada, kendisine verilen rol/görev gereği KDP’nin öne çıkmış olması planın gerçek sahipleri konusunda bir muğlaklık yaratmaz.
James Jaffrey’nin son açıklamasını ve daha öncesi bir yana, son Haftanin, Şengal, Gare saldırılarını birleştirdiğimizde tablo net biçimde karşımıza çıkıyor. ABD, Kürdistan devrimini tasfiye etmeye çalışıyor. Buna Rojava’nın dahil olmadığını düşünen ya da sananlar fena halde yanıldıklarını ağır bir bedel karşılığında görecekler. Tıpkı Serakaniye ve Tel Abyad’ın ABD eliyle Türkiye’nin işgaline açılmasında olduğu gibi.