Nükleer silahların kullanılacağı, gezegenimizi yok etme noktasına getireceği tahmin edilen bir savaşı başlatmaya emperyalistler cüret ederler mi; bilemiyoruz. Fakat tehdit düzeyinde bile kalsa, böyle bir gelişmenin insanlık açısından ne kadar vahim bir duruma işaret ettiğini gösteriyor.
Emperyalizmin, kapitalist üretim biçiminin dünyayı, insanlığı getirdiği nokta budur. Aynı olgu, emperyalizmle birlikte kapitalist üretim biçiminin ortadan kaldırılmasının ne kadar acil, yaşamsal, varlık yokluk sorunu haline geldiğini de kanıtlıyor.
Nükleer savaştan söz etmese de, 3. Dünya Savaşı riski konusunda ilk ciddi uyarı İngiltere, Genelkurmay Başkanı Nick Carter’dan geldi diyebiliriz. Dünyanın sayılı ve nükleer silahlara sahip ordularından birinin başındaki bu adam, böyle bir riskten söz ediyorsa ciddiye almak gerekir. Onun böyle konuşması, İngiltere dahil, emperyalist devletlerin bu yönde belli hazırlıklar içinde olduklarının ve bu hazırlıkların belli bir aşamaya geldiğinin işareti olarak kabul edilmelidir.
Tıpkı istatistiklerin gerçek yaşamın arkasından topallayarak gelmesi gibi, bu tip açıklamalar da hazırlıklar belli bir aşamaya geldikten sonra, hazırlıkların arkasından topallayarak gelir. Riskin nedenini ve ciddiyetini birazdan göstermeye çalışacağız. Şöyle demişti İngiltere Genekurmay Başkanı:
“Şu anda dünya endişe içerisinde ve belirsiz bir gidişatta yaşıyoruz. Küresel rekabet oldukça yüksek ve sahip olduğumuz risk oldukça büyük. Bunun yanında her geçen gün artan tansiyon da, yanlış hesaplamalar ve planlar yapmamıza zemin hazırlıyor. Bu durum yeni bir dünya savaşı riskini de artırıyor. Bu risklerin bilincinde olmamız gerek”
“Yanlış hesaplar ve planlar”ın savaş riskini artırdığı çarpıtması üzerinde duracak değiliz. Emperyalist devletleri böyle bir savaşa sürükleyecek temel neden “yanlış hesaplar ve planlar” değil. Emperyalist devletler, kendi maddi varlık koşulları nedeniyle, kendilerini yıkıma sürükleyen emek-sermaye çelişkisi, kapitalizmin yıkım sürecinde olması gerçeği ve sınıf savaşı nedeniyle böyle bir savaşa adeta sürüklenirler.
Şüphesiz, yanlış hesap yaptıkları; Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldukları da olur. Tıpkı II.Emperyalist Dünya Paylaşım Savaşında olduğu gibi. Ama nasıl ki geçmiş savaşın nedeni bununla açıklanamaz ise, gelecekteki muhtemel bir savaşın nedeni de bununla açıklanmaz. Bu, olsa olsa savaşın gerçek nedenini gizlemeye yarayan bir açıklama olur. Nick Carter şöyle devam ediyor:
“Şu anda karşı karşıya kaldığımız en büyük risk, insanların yeni bir savaşa girmenin makul olduğunu düşünmeleridir. Geçmişi hatırlayın. Savaşa girmenin bir süreci, ritmi var. Önceki yüzyılda tansiyon arttı ve bu bazı yanlış hesaplamalara neden oldu ve sonunda da savaş çıktı.”
İngiltere Genelkurmay Başkanı’ın bu açıklamasından sonra, bu yönde, güçlü, ciddiye alınması gereken belirti ve olgular peş peşe ortaya çıkmaya başladı. Bu açıklamanın hemen ardından Çek devletinin istihbarat servisinin raporu basına sızdı ya da sızdırıldı. Rapor, dünyanın yeni bir dünya savaşı tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirttikten sonra devletlerin hazırlıklarına şöyle işaret ediyor:
“Söz konusu çatışmaya aktif olarak katılabilecek olan ve katılmak isteyenlerin dünya görüşü şekillenmekte ve onların kontrol edilebileceği teknolojik araçlar da aşamalar halinde belirlenmekte”
Raporun tespitleri doğruysa, bunun anlamı şudur: Büyük emperyalist devletler savaş pozisyonlarını alıyor, kullanacakları silahlar ve teknolojiyi kararlaştırmaktalar. Rapordaki tespitlerin doğru olabileceğini gösteren kanıtlar da belirmeye başladı.
Bunların başında İngiliz emperyalizminin hazırlıkları geliyor. Yukarda aktardığımız açıklamaların hemen arkasından İngiltere’nin savunma harcamalarıyla ilgili şu haber gazete başlıklarına çıktı:
“İngiltere Başbakanı Johnson, 4 yılda İngiliz ordusuna 16.5 milyar sterlinlik ek bütçe sağlayarak, savunma harcamalarını son 30 yılın en yüksek seviyesine çıkarma kararı aldıklarını duyurdu.”
“İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Avam Kamarası'nda çevrimiçi yaptığı konuşmada, ülkesinde savunma bütçesini kısma döneminin artık sona erdiğine dikkati çekerek, savunma bütçesinin 4 yıl süreyle her yıl yüzde 10 artırılacağını söyledi.”
Aynı haberde İngiliz emperyalizminin bu saldırganlığının nedenin ipucunu da görüyoruz. “İngiltere’nin NATO’daki lider rolünü pekiştirme” peşinde olduklarını açıkça ilan ediyor, Boris Johnson. Bu, “emperyalist-kapitalist sistemin liderliğine soyunuyoruz” demekle eş anlamlıdır.