Bir süredir, bu köşeden, işçi sınıfının, emekçilerin, Kürt halkının dikkatlerini emperyalist devletlerin hazırlığını yaptıkları bir dünya savaşına çekmeye çalışıyoruz.
Bir dünya savaşını hazırlayan devletlerin başında ABD ve Britanya ve tüm emperyalistlerin savaş örgütü olan NATO geliyor. Elbette, Fransa, Almanya, Japonya gibi emperyalistler ve bunların değişik bölgelerdeki finoları rolündeki bağımlı devletler topyekun bir dünya savaşı gibi felaketin hazırlayıcıları arasında yer alıyorlar.
İnsanlığın büyük yıkımıyla, ama esas olarak emperyalist-kapitalist sistemin yeryüzünden silinmesiyle sonuçlanması muhakkak olan bu savaşın tehlikesi gün geçtikçe yaklaşıyor. Ukrayna'nın Donetsk ve Luganks Halk Cumhuriyetlerine saldırı planlarını açıkça ifşa etmesi gelişmelere olağanüstü bir hız kazandırdı.
Leninistler daha bir hafta önce Türkiye ile birlikte Ukrayna'nın bir dünya savaşını kırkırtığını ortaya koymuş; emekçi sınıfların ve Kürt halkının dikkatlerini bu önemli gelişmeye çekmeye çalışmıştı. Gelişmeler, öngörümüzü, bizim de tahmin etmediğimiz bir hızla doğruladı. Ukrayna'nın Donbass Temas Grubu'undaki Temsilcisi Aleksey Arestoviç, Ukrayna'nın NATO ile birlikte Rusya'ya karşı bir savaş hazırlığı içinde olduğunu; bu savaşın Kırım’ı, Kırım'ın kuzeyini yani Donbass bölgesini ve Balkanları kapsayacağını artık saklamanın gereği kalmadığını belirtti. Aleksey Arestoviç, Ukrayna basınına yaptığı açıklamada aynen şu ifadeleri kullanıyor:
“NATO’nun, ‘Avrupa’yı koru’ anlamına gelen Defender Europe 2021 adını taşıyan geniş kapsamlı tatbikatı başladı. Maksat, Baltık Denizi’nden Karadeniz’e olan bölgede, gelin açık açık konuşalım, Rusya’ya karşı savaş konusu işleniyor” (....) “Başlıca odak noktası Balkanlar, Kırım ve Kırım’ın kuzeyinde kalan her şey. (abç) Bunlar açık kaynaklar, bunu kimse saklamıyor. ”
Ama Ruslar ayakta uyumuyorlardı. Bu Ukraynalı faşistin malumu ilan etmesinden iki gün önce Lavrov, Rusya Dışişleri Bakanı, Ukrayna'nın NATO ile birlikte Donbass'ta başlatacağı bir savaşın Ukrayna'nın yerle bir olmasıyla sonuçlanacağı uyarısını yapıyordu. Aynı gün Lavrov ABD'yi “mahalle serserisi”ne benzeterek Ukrayna'nın arkasındaki asıl gücün kim olduğuna işaret etti.
Arkasından Rusya'nın başka yetkilileri art arda açıklamalar yapmaya, bir savaşa kalkışması durumunda sadece Ukrayna'nın değil, tüm emperyalistlerin nasıl bir acı sonla karşılaşacaklarını 2. Emperyalist Dünya Savaşının sonuçlarını hatırlatarak kavratmaya çalıştılar. Örneğin, Rusya Parlamentosu alt kanadı Duma'da Kırım Milletvekili Mihail Şeremet, Aleksey Arestoviç'in açıklamalarını kastederek,
“Maskeler tamamen düştü. Böyle bir açıklamadan sonra Batı'da hiç kimse NATO'nun saldırgan doğasını inkar edemeyecek. Ancak Rusya'ya karşı herhangi bir askeri adım atmadan önce, Büyük Vatanseverlik Savaşı'nın (İkinci Dünya Savaşı) tarihini okumalarını ve yeniden düşünmelerini tavsiye ederim. Bunun sonucu saldırgan için büyük bir talihsizlik olacak” diyordu. Bir başka Kırımlı yetkili ise,
“Tarihimizde daha önce böyle anlar yaşanmıştı, ancak 1812’de de, 1941'de de bu tehditler, saldırganlar için felaketle sonuçlanmıştı. Görünüşe göre Ukrayna diplomasisinin zeka yükünden yoksun temsilcilerine tarih hiçbir şey öğretmemiş, eh demek ki hayat öğretecek” sözleriyle tehdit ve hakaret yağdırıyordu.
Tehdit ve hakaretler havada uçuşurken ilk saldırı haberleri de gelmeye başladı. Ukrayna ordusu, Minsk Anlaşması'yla kullanımı yasaklanan havan toplarıyla Lugansk Halk Cumhuriyeti topraklarını bombalamaya başladı bile. Şüphesiz karşılığına katlanarak.
Tüm bunlar neden peki?
Hemen karşımıza çıkan Kırım ve Donbass bölgesinin Ukrayna tarafından ele geçirilmesi savaşın nedenleri arasındadır kuşkusuz. Ancak bu, tek ve başlıca neden değildir. Gerçeği tüm yönleriyle ortaya çıkarabilmek için Ukrayna'nın durumuna bakmak lazım. Kısaca, Ukrayna, ekonomik ve politik krizin yıkımın eşiğine getirdiği bir çadır devletten öteye gidemedi. Sovyetler Birliği'nin koca mirasından önemli bir parçanın üstüne konmasına rağmen, ne sanayi, ne tarım ne de başka bir alanda bütünlüklü bir yapı oluşturabildi. Faşistlerin üstün görünümlerine karşın, sınıf savaşı iç savaş boyutlarında devam ediyor ve yeni yetme, yağmacı burjuva sınıf gerçek bir sınıf egemenliği kuramıyor. Bulduğu tek çıkış yolu, dünyadaki tüm öteki benzerlerinin yaptığı gibi, emperyalist güçlere yamanmak. İç savaştan kaçınmak için dış savaşa yönelmek. Burjuva sınıfın tarihi boyunca elinden düşürmediği pusula budur. Ancak Ukrayna burjuvazisi, çadır devleti ve güçsüz ekonomisiyle dış savaşa yönelirken bunu tek başına değil, emperyalistleri de savaşa çekerek yapmaya çalışıyor.
Emperyalistlere gelince... Onlar, içinde bulunduğumuz yüzyılın başında dünya proletaryası ve emekçi sınıflarına, ezilen halklarına karşı başlattıkları küresel iç savaşı, tüm güç ve kaynaklarını harekete geçirmelerine rağmen kazanamadılar. Aksine, öncesi bir yana, geçen yıl George Floyd'un bir polis tarafından katledilmesiyle başlayan ayaklanmada gördüğümüz gibi, iç savaş ABD topraklarına kadar yayıldı ve halen de devam ediyor. Trump'ın seçimi kaybetmesiyle Amerikan tarihinde ilk defa yaşanan Kongre binasının basılması Amerikan iç savaşının aldığı boyutları göstermesi açısından önemlidir.
Küresel iç savaş, ayaklanmalar, devrimler ve devrim girişimleri, yüzyılımızın “ayaklanmalar yüzyılı” olduğu gerçeği ile tümüyle örtüşüyor. Devrimci durum ve küresel iç savaş emperyalist-kapitalist sistemin bütününü etkisi altına aldığı gibi, genişleyerek ve derinleşerek sürüyor. Covid-19 Pandemisi ise bu sürece olağanüstü bir hız kattı. Artık ayaklanmalar her yerde.
Bütün bu koşullar toplamı, emperyalist-kapitalist sistemin hala liderliğini sürdüren ABD'yi; ABD'yle birlikte Britanya, Fransa, Almanya, Japonya ve daha saymadığımız emperyalist devletler, içlerine kadar yayılan iç savaşları, ayaklanma ve devrim tehlikesini savuşturmak için dünya emekçi sınıflarına, proletaryasına ve ezilen halklarına karşı topyekun bir dünya savaşı başlatma kararı almış görünüyorlar.
Bu savaşın görünür hedefi Rusya’dır, Rusya'nın parçalanmasıdır. Ama asıl hedef dünya emekçi halklarıdır, uluslararası proleter harekettir. Kaliningrad-Kırım hattından Kore Yarımadası’na, Çin’den Latin Amerika’ya, Suriye’den Afrika Boynuzu’na, tüm bölgeler potansiyel savaş ve istila alanıdır. Bu büyük yıkım savaşı, yerle bir olmakta olan sahte cennetini kurtarma sevdasındaki emperyalist burjuvazinin son büyük çılgınlığıdır.