İşyeri temsilcilikleri, sendikaların omurgalarıdır. Eğer onu bir yerinden kırarsanız sendikayı felç edersiniz. Bugün sendikaların, siz bunu konfederasyonlar diye de okuyabilirsiniz, yaşadıkları hareket etmeme, istese de edememe hali bundan kaynaklanır.
Öncelikle işyeri temsilcilikleri, işçilerin sendika yönetimlerinden bağımsız olarak seçtikleri sözcülerden, temsilcilerden oluşmalıdır. Ancak bu yetmez. Temsilciliklerin yönetimler üzerinde yetkileri olması gerekir. Bu ikisini sağlamadığınızda temsilcilikler, işçilerin bürokratlaşmaya karşı sigortası değil, yönetimlerin bir uzantısı, maşası olurlar.
Demokratik merkeziyetçiliğin, demokratik alanının baskın olması gereken sendikalar, tabanın söz, yetki ve karar mekanizmalarının tamamına ulaşmasını sağlayan temsilcilik sistemiyle çalıştıklarında, yönetim kademeleri birer yürütmeye dönüşür. Temsilciler meclisinin aldığı kararları yerine getirmesi gereken sendika görevlileri, yine onlar tarafından denetlenir ve gerekirse yaptırım uygulanır.
Sendikaları sınıfın değil de kendi çıkarları için kullanma eğiliminde olan her kişi ya da çevre, bu işleyişi orasından ya da burasından kendileri için esneterek sendikaları işçiler için katı bir sistem haline getirdiler.
Sendikalar yasasında temsilciler iş yerlerinde seçilseler bile, şube ya da genel merkez yöneticileri tarafından atanıyor. Yani dizginler yasa tarafından tabi ki merkeziyetçi, kolay yönetilir ya da manipüle edilir küçük bir grubun eline veriliyor. Bürokrat sendika yöneticileri bu yasayı gerekçe göstererek, güya seçilen temsilcilik listelerine çoğunlukla önceden ya da sonradan müdahale ederek, örgütlenmenin sigortalarını kırıyorlar.
Bu durum sadece burjuva sendikalarda ya da işbirlikçi sendikalarda değil, görece demokratik sendikalarda da aynı şekilde yürütülegelmektedir. Çalışmanın başlangıcında bir avuç insan sendikaları ayakları üzerinde oturtmaya çalışırken bölge, il ya da işyeri temsilcilikleri oluşturmak zorunda kalırlar ve bu doğaldır. Örgütlenme büyüdükçe ve ilk fırsatta bu suni oluşturulmuş yapıdan kurtulmak ve doğal temsilcileri, temsilciler meclisini yaratmak zorundayız. Bazen dar grup çıkarlarını sınıfın çıkarlarının önünde tutanlar örgütlenmeyi sıkı sıkıya ellerinde tutmak ister, temsilcilikleri kendi atadıkları işçilerle yürütmekte ısrar ederler. Bu davranış örgütlenmeyi yaymak, genişletmek ve hatta yönetmeyi öğreterek güçlendirmek yerine, onu daraltmak anlamına gelir. Yönetici kademelerdeki sendikacıların yanıldıkları bir şey daha, kendilerinin işçi olduklarını unutmaları ve işçiden daha çok şey bildiklerini zannetmeleridir. Oysa temsilci seçerken eğer işlevsiz mekanizmalar oluşturmak istemiyorlarsa, işçilerin arkadaşlarını daha yakından gözlediklerini, her gün her an birlikte yaşadıklarını ve kendileri için daha iyi bir temsilci seçeceklerini bilmelidirler.
Başka bir yanılgı da temsilciliğin yönetimin temsilciliği olduğunu düşünmektir. Temsilcilik mekanizması kesin olarak aşağıdan yukarıya örgütlenen demokratik sigortalardır. Yönetim karşısında işçiyi temsil ederler. Sendika yönetimlerinin burjuva yasalar tarafından da bilerek güçlendirilmiş bürokratik yaptırımlarına karşı işçiyi de, sendikal örgütlenmeyi de korurlar. Her zaman ve her durumda işçiden yana tavır alırlar. İşçilerin işyerinde her zaman yanlarında olmalarından dolayı da, gerçek yoldaşları ve öncüleri olurlar. İşçilerin sınıf eğitimlerinin yapıldığı ve yönetmeyi öğrendikleri, gelecekleri için hazırlandıkları yerler de işyeri temsilcilikleridir. Temsilcilikler yoluyla şube ve genel merkezlerin alttan gelen eğitim, örgütlenme ya da eylem talepleri kesintisiz olarak yönetimlerin gündemine taşınır. Böylece yönetim kurulu toplantıları da kişiler arası suni bir görüşmeden çıkarak sınıfın çıkarlarına hizmet eder.
Sendikalarda çalışma yapan devrimcilerin müdahale etmesi gereken ilk konu, temsilcilik seçimleri olmalıdır. Bu durum işyerlerinde de anlatılması oldukça mantıklı konulardan biridir. Şöyle demeliyiz: “Temsilcilerimizi biz seçeceğiz. Sandık kuracağız, kapalı oylama, açık sayım yapacağız. Yönetim kurulu olarak, eğer siz kitabına uydurmak istiyorsanız, karar defterinize seçtiklerimizi atadığınızı yazarsınız. Ama biz sadece bizim seçtiğimiz temsilcileri sayıyoruz. Onlar, yönetim kuruluyla ilgili tüm defter, toplantı ya da görüşmeleri bizim adımıza izlemek, bize taşımak ve bizim kararlarımız doğrultusunda müdahale etmekle görevli olacaklar. Temsilciler kurulu kararları bizim riayet edeceğimiz kararlardır. Bunun için içimizden en gözü pek arkadaşlarımızı seçeceğiz. Eğer görevini iyi yapmadığını düşünürsek de istediğimiz zaman derhal değiştireceğiz.”
Sendikalarımızı, eğer tamamen bitkisel hayata girmediğini düşünüyorsak, ayağa kaldırmanın yolu, onu tabandan ve yeniden devrimci tarzda örmek olmalıdır.
Temade Çınar