Baskı ve zulmün olduğu her yerde isyan var olacak, mücadele sürecektir. İşçi ve emekçilerin mücadelesini durdurmak, onlara korku salmak ve zulme boyun eğmelerini sağlamak için sermaye devletinin kullandığı en önemli tehditler ev baskınları, gözaltılar yapmak, katletmek ve tutsak etmektir.
İçimizdeki öncüleri alarak bizleri hem yalnız bırakmak hem de korkutmak için saldırırlar. Grevlere, toplumsal eylemlere, kadınlara, gençlere, Gezi eylemcilerine, OHAL bahanesiyle hemen her muhalif eve yapılan saldırıları hepimiz yaşadık. Bundan dolayı zindanlar, devrimci mücadelenin en sert şekilde yaşandığı yerlerdir. Toplumsal mücadele yükseldikçe, sokaklara taştıkça, zindanlar mücadelenin en önemli alanlarından biri haline gelirler. Faşizm toplumu sindirmek, öncüleri, aydınları emekçilerden koparmak için tecriti daha da daraltmaya çalışır. Devrimciler ise bu tecriti parçalamak ve emekçilere ulaşmak için sürekli bir mücadele verirler.
Zindanlar tarihi tecrite karşı mücadelelerle doludur. F tiplerine ve ağır tecrit koşullarına maruz kalan tutsaklar her zaman mücadele ettiler, ediyorlar. Sermayenin hasta tutsakları ölüme mahkum etmesi, her fırsatta işkenceye başvurması sınıf kininden ve sınıf düşmanlığındandır.
Tam 19 yıl önce, 19 Aralık 2000'de devlet, yirmi zindana eş zamanlı olarak, kepçelerle, dozerlerle ve ağır silahlarla saldırdı. Aynı zamanda dışarıdaki tüm devrimci ve demokratlara operasyonlar düzenledi. 4 gün süren bu savaşta 28 devrimci tutsak ölümsüzleşti. Yüzlercesi yaralandı.
İki yıldır planladığı, adına “Hayata Dönüş Operasyonu” dediği katliamı, ilk anından itibaren, tam bir askeri gösteri halinde, tüm televizyon kanallarından naklen yayınladı. Operasyon içeriye olduğu kadar dışarıyaydı. Faşizm, ileride alınacak ağır ekonomik kararlardan önce işçi ve emekçilere bir göz dağı vermek istiyordu. Patronların devleti İMF ile Stand-By anlaşması yapacak, her zaman olduğu gibi bütün yükü emekçilere yükleyecekti. İşsizlik ve yoksulluk kaçınılmazdı. Devletin en yetkili ağzı “Cezaevlerine hakim olamayan sokağa hakim olamaz!” diyordu. Emekçilere hemen bir mesaj vermek gerekiyordu. Kendi itiraflarıyla, “denetimi sağlamak için” devrimci tutsaklara saldırdılar. Faşizm, “Eğer buradaki devrimciler gibi bana karşı çıkmaya kalkışırsanız sonunuz böyle olur” diyordu. Devrimciler, mücadeleleriyle sınıf kardeşlerine sesleniyor, faşizme cevap veriyordu. “Korkmayın, bizler sizinleyiz, korkmuyoruz, faşizme teslim olmayın, biz olmayacağız!”
F tipi zindanlarına zorla nakledilen, tecriti kabul etmeyen devrimciler faşizme bir tokat daha attı. Devletin ölüm orucundakileri kurtarmak bahanesiyle başlattığı katliamdan sonra yüzlerce tutsak tek başına, hücresinde ölüm orucuna başladı. Ölüm oruçlarında 122 devrimci hayatını kaybetti. Bu eylem, faşizmin devrimcilere diz çöktüremeyeceğini tüm işçi ve emekçilere ilan etti.
19 Aralık bu topraklardaki mücadele tarihinin milatlarındandır. Sermayenin devletinin işçi sınıfına ve onun öncülerine açık savaş ilanıdır. Hitlerin gaz odalarını aratmayan kimyasallarla ve ağır silahlarla saldırdığı, devrimci tutsakları diri diri yaktığı tarihtir. 19 Aralık, devrimci tutsakların “Ölürüz ama asla teslim olmayız, asıl siz teslim olun!” dedikleri ve dört gün boyunca bütün gücüyle saldıran devlete karşı savaştıkları gündür.
19 Aralıkla başlayan bütün bu mücadelede faşist devlet devrimci iradenin karşısında kaybetti. Onlarla birlikte uzlaşmacı, reformist çevreler de devletin yanında yer alarak, eylem alanlarından çekilerek ve faşizm karşısında diz çökerek kaybettiler.
Bir yılda 129 bin operasyon yaptıklarıyla övünenler, ne kadar büyük bir gücün karşısında olduklarını da itiraf etmiş oluyorlar. Sermayenin devleti, hızla yoksullaşan toplumun büyük çoğunluğunun öfkesiyle köşeye sıkışmış durumda. Baskılar, saldırılar, tutuklamalar ömrünü uzatmaya yetmiyor. Tüm faşist saldırılara rağmen ne dışarıyı ne de içeriyi teslim alabiliyor.
İşçiler, emekçiler ve ezilen halklar her fırsatta sermayenin yaratmaya çalıştığı korku duvarını aştıklarını gösteriyorlar.
Yirmiden fazla ülkede ayağa kalkmış emekçilerle birlikte atıyor yüreklerimiz. Ayaklanmanın ayak sesleri kulaklarımızda.
Zindanlarınız Bize Vız Gelir!
Baskılar, Gözaltılar, Tutuklamalar Bizleri Yıldıramaz!
Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!
Zindanları Yıkacak, Zaferi Biz Kazanacağız!
İzmir Mücadele Birliği Platformu