Sarı Yelekliler’in eylemi sadece Fransa’yı değil, dünyayı sarsmaya devam ediyor. Yüzbinleri sokağa döken “Çevre Koruma İçin Akaryakıt Zammı” bahanesi idi ve kısa sürede tüm bir toplumu ilgilendiren talepler çevresinde toplandı Fransız halkı.
Hükümet geri adımlar atıp vaatlerde bulunsa da, akaryakıt zammı geri çekilmiş olsa da, daha köklü sorunlara sahip olan halkın meydanlara akmasını engelleyemedi. “Sarı Yelekliler” 4. ve 5. haftalarda da başta Paris olmak üzere tüm Fransa'da meydanları, caddeleri, sokakları doldurdular.
Daha eylemler başlamadan yüzlerce gözaltı, üst aramaları, kimlik kontrolleri, barikatlar Sarı yeleklileri, “GiletsJaunes”ları durduramadı. Eylemler öncesi yapılan itidal çağrıları, silah dağıtılıp darbe yapılacağı provokasyonlarını kimse ciddiye almadı.
Champs-Élysées Bulvarında bulunan lüks mağazalar kepenk kapattı, müzeler, metro istasyonları kapatıldı. Mağazalar, bankalar yine de sarı yeleklilerin öfkesinden kaçınamadı.
Burada bir not da Fransa'da yaşayan Türkiyeli göçmen ve işçiler için. Aslında sadece Türkiyeliler değil, yabancıların çoğu eylemlere mesafeli yaklaşıyorlar. Sınırdışı edilme, vatandaşlık alamama, gözaltına alınma kaygıları var. Diğer işçilerle birlikte yer yer yol kapatma vb. eylemlerine katılsalar da, DİTİB ve Türkiye Konsolosluğu gerek camilere yazılar asarak, gerek vatandaşlarına mesajlar göndererek eylemlere katılmama, uzak durma, hatta olaylarla karşılaştıklarında güvenlik güçlerine haber vermeleri isteniyor.
6 Aralık günü sokaklara çıkan liselilere uygulanan sert polis saldırıları ve diz çöktürülüp elleri ensede duvar diplerinde infaza götürülür gibi bekletilmelerini de Fransız halkı unutmadı. Pek çok meydanda yüzlerce kişi elleri enselerinde polis karşısında diz çökerek çocuklarına yapılan muameleyi protesto etti.
Özellikle Paris'te yaşanan eylemler, Taksim'i andırmıyor değil. Binlerce kişi dört bir koldan Champ Ellyse ve buradan Zafer Anıtı'na ulaşmaya çalışıyor. Champ Ellyse Bulvarı'na ve Meydan'a çıkan yollar ise polis barikatları ile örülü. Sarı yelekliler yürümekte ısrarcı olduğunda da polis saldırıları ve buna bağlı çatışmalar başlıyor. Polisin biber gazlı saldırılarına taşlar ve şişelerle karşılık veriyor eylemciler. Tenis raketleri ile gaz bombalarını geri püskürtenler, hatta son hafta Noel yaklaşırken Noel Baba kostümlü eylemciler polisin attığı gaz bombalarını eldivenlerle karşılayıp iade edenler takılıyor kameralara.
Fransa'nın pek çok şehrinde yollar kapatılıyor, polisle çatışmalar yaşanıyor, sokaklar savaş alanına dönüyor. Artık eylemler daha organize. Eylem öncesi anarşist haber ajansları polis kontrol noktalarını paylaşıyor.
8 Aralık günü sarı yeleklilerin eylemleri ile aynı gün çevrecilerin de iklim yürüyüşü vardı. Eylemlerin fitilini ateşleyen olayı hesaba katarsak, hükümetin çevrecilerle sarı yeleklileri karşı karşıya getirme planı tutmadı. “Çevre eylemcileri”nin de bir çoğu sarı yelekli idi. Sloganları da "ayın sonu (alım gücü), dünyanın sonu (iklim değişikliği) aynı sorumlular, aynı mücadele"…
Polis araçları ateşe verilirken “Macron İstifa” sloganları yükseliyor her yerde. Fransız Devrimi'nde “Eşitlik, Kardeşlik, Özgürlük”ü simgeleyen 3 renkli Fransız bayrağı pankart olarak kullanılıyor. Birisi "Barikat Sokağı Kapatır Ama Yolu Açar" derken, bir diğeri Paris’in sahne olduğu diğer ayaklanmalara atıf yapıyor: “1789-1968-2018”…
10 Aralık günü Macron'un zam ve vergi indirimleri açıklamaları yapması kimseyi tatmin etmedi. Hemen arkasından 12 Aralık Çarşamba günü Strazburg'da Noel Pazarı'na düzenlenen bir saldırıda 3 kişi öldü, 12 kişi yaralandı. Hükümet halka dikkatli olmaları ve sokağa çıkmama çağrıları yapsa da, Sarı Yeleklileri durduramadı. Sarı Yelekliler 5. defa “Acte 5” çağrısıyla 15 Aralık günü meydanları doldurdu.
Fransız halkı köklü sorunlar nedeniyle sokaklarda. Zincirleme reaksiyon tüm kapitalist ülkelere yayılıyor. Fransa’da dolaşmaya başlayan bu hayalet, son birkaç haftada Belçika, Hollanda, Almanya’da kendisini göstermeye başladı.
Türkiye'de ise en başta iktidarı sardı bir korku. İktidar çevresinden tehditler yağmaya başladı. “Sarı yeleklilere özenen”lerin, “başlarını bir kaldırırlarsa ezilecek olan”ların korkusu öyle bir sardı ki, “Gezi” korkusunu üzerinden atamamış olanlar tehditler yağdırmaya başladılar. Ne korkunun ecele faydası var, ne de atölyeleri gezip “sarı yelek” üretiminin ya da satışlarının artıp artmadığını denetlemenin... Korkun... Sonunuz yakın.