Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, 26 Temmuz'da Bayamo'da, Moncada ve Carlos Manuel Kışlalarına yapılan baskının 66.yıldönümü anmasında bir konuşma yaptı.
Konuşmasına ellerinde maçetalarıyla, Camilo Cienfuegos önderliğinde Havana'nın Jose Marti Meydanı'na giren "sakallılar"ı anarak başlayan Diaz Canel, onların tüm dünyaya mütevazi insanlar tarafından, mütevazi insanlar için yapılan mütevazilerin Devrimi'nin otantik yüzünü gösterdiklerini söyledi. Bugün miras aldıkları olağanüstü tarihin bilinciyle ve anavatanın kahramanlarına ve doğumlarına öncülük etmiş insanların anılarına bağlılıkla ülkelerini ileriye götürmeye çalıştıklarını belirtti.
"Tarih!" dedi, "yaşamlarımızda ne kadar sıra dışı ağırlığı olan bir tarih!" Bugün Bayamo'nun sokaklarında dolaşanların ya da Sierra Maestra'ya tırmananların bu kahramanlığa saygı ve hayranlık duymamasının mümkün olmadığını vurguladı. Aslen Bayamolu olmayan, Ernesto Guevera'ya "Che" adını veren genç bir Galiçyalı göçmenden, Nico Lopez'den bahsetti; onun 66 yıl önce bu şehrin sokaklarında nasıl savaştığını ve zafere tam bir güvenle devrimci görevlerini nasıl eksiksiz yerine getirdiğini anlattı. Birçok zorluğa rağmen, bunların arasında açlık da var, gülümsemesini ve sıcaklığını hiç kaybetmediğini vurguladı.
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Diaz-Canel, Devrimin şimdi, düşmanın kendilerini yıkma ve boğma planlarına karşı, dayanışma, toplumsal disiplin, dürüstlük ve kamu hizmeti anlayışıyla savunma ve ekonomiyi güçlendirme savaşına ihtiyaç duyduğunu söyledi.
60 yıl boyunca Küba'nın kadın ve erkeklerinin hayallerindeki gibi bir ülke inşa etmelerinin engellendiğinin altını çizdi. Kendine inanan herkesin Küba'nın sahibi olduğunu, onu kaybetmeyi reddettiklerini, uzun yıllardır kısa kesintilere de uğrasa hiç bitmeyen ilan edilmemiş bir savaşın içinde olduklarını belirtti. Ablukanın sebep olduğu kayıplara değinen Diaz Canel, yiyecek sıkıntısından, petrole kadar, elektrikten demire kadar bir çok sıkıntının kaynağı olarak ablukayı gösterdi. Kuşatmanın son süreçte ülkelerinin yanı sıra Venezuela, Nikaragua ve emperyalist planlara karşı çıkanlara karşı sıkılaştırıldığını söyledi. Bütün bunların insanların yaşamının kalitesini, gelişimini, umutlarını etkilediğini belirtti. Fakat bunu yapanların kendilerini, kahraman Küba Halkını tanımadıklarını, Kübalıların onurla direneceklerini, aralarındaki uzaklığa rağmen birbirlerini sevmeyi sürdüreceklerini ve onları bölmelerine izin vermeyeceklerini söyledi.
Tehditler ve baskıyla boyun eğdirilemeyeceklerini söyleyen Diaz Canel, ilk sırada ülkenin ekonomik ve askeri sağlamlığı, yasal düzeninin olduğunu, bürokrasi, duyarsızlık, yolsuzluk gibi engellerin sosyalizme yabancı olduğunu ve bunlarla en az abluka kadar ciddi mücadele ettiklerinin altını bir kez daha çizdi.
İthalat ve ihracatı, bilimin kullanımını, elektronik eşyaları ve iletişimi geliştirmeye devam ettiklerini söyleyen Diaz Canel, ulaşılan düzeyin heyecan verici olduğunu ama yeterli olmadığını belirtti.
Bir aydın olan Graziella Pogolotti'nin "Çünkü mücadele bitmedi. O, her zaman 26'sında" sözlerini aktaran Diaz Canel, dünyanın neler yapabileceklerini göreceğini söyledi. Sözlerini, "daha ileriye gideceğiz; çünkü hep birlikte biz Kübayız. Biz yarı yolda durmayız. Ya Özgür Vatan Ya Ölüm. Kazanacağız!" diyerek bitirdi.