21 Ekim Pazartesi, Bolivya için seçim günü idi. Ve devlet başkanlığı seçimlerini 4. defa Evo Morales kazandı.
2000’lerde Latin Amerika’da bir sol dalga esiyordu. Latin ülkelerinde ardı ardına iktidara seçilen sol liderler, tüm kıtada zafer ve devrim havası estirmişti. Sol iktidarlar demokratik önlemler alıp sosyal devlet ilkesini hayata geçirerek halkların yaşamlarında iyileşme ve refah sağlasa da, gericiliğin ve kapitalizmin temeli olan özel mülkiyete, tekellere dokunmadıkları için emperyalizmin karşı devrimi örgütleyerek halkın kazanımlarını birer birer geri alması çok uzun sürmedi. Bolivya’da Morales’in yeniden seçilmesi, bu açıdan önemli. Miguel Díaz-Canel de ilettiği mesajında Morales’in zaferinin Latin Amerika için bir zafer olduğunu vurguladı.
Ve karşı devrim son yıllardaki geleneksel hamlesini yaptı. Seçimlerde usulsüzlük olduğunu söyleyerek sokaklarda şiddet eylemlerine başladı. Karşı devrimcilerin ilk saldırılarından biri başkent La Paz’da bulunan Bolivarcı Venezuela Lideri Hugo Chavez’in heykelini yıkmak oldu.
Genel grev çağrısı yapan karşı devrimcilere Evo Morales’in tepkisi “Bir darbe süreci yürürlükte” oldu. Ve yaşanan şiddet olaylarına karşı OHAL ilan edildi. Diğer taraftan Bolivyalı köylülerde Morales’e destek vermek için sokaklara çıktı. Ve Evo Morales “Ama Bolivya halkını demokrasiyi savunmak barışçıl bir şekilde ve Anayasa çerçevesinde hareket etmeye çağırıyorum” diyerek çağrı yaptı.
Diğer taraftan AB ve OAS seçimlerin ikinci tura götürülmesi için çağrı yaptı. Morales seçim sonuçlarını kabul etmeyeceğini söyleyip halkı sokağa çağıran ABD yanlısı aday Mesa için de "Tüm Bolivya halkı onun bir korkak olduğunu biliyordu. Mesa şimdi sadece bir korkak değil aynı zamanda bir suçlu olduğunu da gösterdi" dedi ve Bolivya anayasasına saygı gösterilmesini istedi.