Geçtiğimiz günlerde Konya'nın Meram ilçesinde faşizmin desteklediği, örgütlediği ülkücü-faşistler, 7 Kürt emekçiyi katletti. Yine Antalya'da yaşayan Kürtlere yönelik ırkçı faşist saldırılar gerçekleşti. Antalya'da yaşayan Kürt aileler, faşistler tarafından linç edilmek, evlerinden zorla göçertilmek istendi. Kürt halkına yönelik bu saldırılar ne ilktir ne de son olacaktır.

Dinci-faşist iktidar, sermaye düzenine karşı toplumsal öfkenin ciddi boyutlara geldiği bugünlerde, halkları birbirine kırdırmak için özel olarak ırkçı-şovenist saldırıları yoğunlaştırıyor. Tekil saldırılar artık genel bir yönelime yani toplu katliamlar şeklindeki saldırılara dönüşmektedir.

Tekelci sermaye sınıfı ve faşist devlet saldırılarını güçlü oldukları için değil, Kürt halkına, emekçi kitlelere egemen olamadıklarından dolayı katliam boyutuna taşıyor.

Kürt halkına yapılan bu ırkçı-faşist saldırılara sırtını dönen alelade yapılmış bir şey olarak görenler şunu görmemektedir: Kürt halkı özgürleşmeden bu coğrafyadaki hiçbir ulusun özgürlüğü söz konusu değildir. Her zaman dile getirdiğimiz gibi yine söyleyelim; Kürt halkının özgürlüğü ancak bir devrimle gelecektir, başka türlüsü kulaklara hoş gelen masaldan başka bir şey değildir.

Dün Deniz Poyraz’ı, bugün 7 Kürt emekçiyi öldürenler yine bugün gündemin en önemli konusu olan orman yangınları üzerinden, Kürt halkına yönelik ırkçılığı ve şovenizmi tırmandırmaya çalışıyor. Orman yangınlarının bir felakete dönüşmesinin sorumlusu sermaye iktidarı iken, bu suçtan sıyrılabilmek ve gerici kitleleri konsolide etmek için, yangınları başlatan Kürt halkıymış gibi gösteriliyor. Kör bir nefrete, koyu bir ırkçılığa ve dinciliğe dayanan dinci-faşist iktidar kendi sivil-faşist unsurları ile sokaktaki terörünü arttırarak Nazi faşizmini aratmayan, topyekün faşist diktatörlük kurmaya çalışıyor.

Fakat nafile!

Faşist devlet, Kürt halkını dize getirmek için toplu katliamlara, saldırılara başvursa da Kürt halkı, kan akan bu sisteme teslim olmadı, olmayacak!

Bu katliamları engellemenin tek yolu Türkiye ve Kürdistan gençliğinin birleşik mücadelesini sokak sokak örmektir, halkların mücadele birliğini örgütlemektir.

Tüm bu faşist teröre karşı örgütlü, kitlesel, birleşik, anti-faşist, gençlik mücadelesini yükseltmek günün en yakıcı görevidir. Dinci faşizmin saldırılarını boşa çıkartacak olan şey, örgütlenmek ve militan mücadeleyi öne çıkarmaktır. Faşizmin anladığı tek dil, budur!

FAŞİZMİ DÖKTÜĞÜ KANDA BOĞACAĞIZ!

YAŞASIN KÜRT VE TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BİRLİĞİ

 

DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ