13 Mart Savaşçıları, idamlarının 42. yılında İzmir Buca’da, Hacılarkırı Mezarlığında yoldaşları tarafından anıldı. Saygı duruşu ve sloganlarla yapılan anmada 13 Mart Savaşçıları Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun, Necati Vardar bir kez daha anıldı.
13 Mart 1982’de 3 genç komünist işçi, 3 yoldaşımız idam edilerek ölümsüzleşti, Türkiye ve Kürdistan devrimci mücadele tarihine, idam edilen ilk komünist işçiler olarak yazıldı isimleri; Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun, Necati Vardar!
Binlerce devrimcinin kaybedildiği, tutsak edildiği ve katledildiği bir dönemde; 12 Eylül askeri faşist diktatörlüğü tarafından, devrimci mücadelenin boğulmaya çalışıldığı zorlu koşullarda; “İdamlar Bize Vız Gelir” diyerek yürüdüler idam sehpasına.
Henüz genç yaşlarda okul sıralarından fabrikalara, işçi sınıfının devrimci mücadelesine aktı yaşamları. İşçi sınıfının iktidarının ancak zora dayalı bir mücadele ile kurulacağı bilinciyle, devrimci komünist bir partide örgütlendiler. İşçi gençlik arasında, fabrika komitelerinde örgütlenme çalışmalarında bulundular, nerede ihtiyaç var ise orada sorumluluk alarak örnek yarattılar yaşamlarıyla.
İzmir’e gelmeleri ile birlikte işyeri ve fabrika komitelerinde, sendika çalışmalarında, Tariş’te sınıf mücadelesi içerisinde ön sıralarda yer alarak örgütleyicisi oldular. Darbe öncesinde, saldırıların arttığı günlerde, fabrikaları faşistlerle doldurmak isteyenler Tariş’in kapısına dayandığında, çıkan çatışmalarda en öndeydiler.
13 Mart Savaşçıları, TKEP adına faşist müteahhit Nuri Yapıcı ve MHP il sekreteri Turan İbrim’in cezalandırılması eylemini gerçekleştirdiler. Eylemden bir süre sonra yakalanan yoldaşlar, tutsak kaldıkları süre boyunca devrimci tutum takındılar, eylemlerini savundular. İdamlarına kadar geçen süre içerisinde mahkemeleri mücadele alanına çevirdiler. Seyitler, kararını açıklamak için işçi sınıfının mücadele günü 1 Mayıs’ı seçen mahkeme heyetini, 1 Mayıs’ta ölümsüzleşen işçiler için ayağa, 1 dakikalık saygı duruşuna kaldıracaklardı.
Son mektuplarında “Savaşsız sömürüsüz bir dünya için savaştık, onun için ölüyoruz”, “Yaşasın Kürt ve Türk Halklarının Mücadele Birliği”, “Başımız devrime, halkımıza, partimize feda olsun” diyerek yürüdüler darağacına.
Son sözleri “Kahrolsun Faşizm, Yaşasın TKEP” oldu.
Onlar, tıpkı Denizler gibi devrimci kararlılıkla sürdürdükleri yaşamlarıyla; işçi sınıfının emekçi halkların, kadınların ve gençlerin kurtuluşu için sömürüsüz bir dünyayı arzulayanlara, zor zamanlarda gökyüzünde parlayan birer yıldız oldular. Adları Onur, Adları Adımızdır.
Mücadeleleri, Türkiye ve Kürdistan emekçilerine yol gösteriyor; yoksulluğa, sömürüye, dinci faşist gericiliğe karşı, her yerde yaşanan eylemlerde devam ediyor, mücadelemizde yaşıyor.
Pratikleriyle yol haritamızı sunan yoldaşlara sözümüzü bir kez daha yineliyoruz: uğruna mücadele ettiğiniz işçi sınıfının iktidarını, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyayı kuracağız.
Yaşasın devrim Yaşasın Sosyalizm!
Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak!