1 Mayıs’ta Birleşik Devrim Saflarına, 1 Mayıs Alanlarına!
HBDH Yürütme Komitesi, 1 Mayıs dolayısıyla bir açıklama yaptı. “1 Mayıs’ta Birleşik Devrim Saflarına, 1 Mayıs Alanlarına!” diyen Yürütme Komitesi’nin açıklaması şöyle:
Enternasyonal proletaryanın Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. 1 Mayıs, işçi sınıfının insanca yaşam ve çalışma koşulları talepleriyle sokaklara ve meydanlara çıktığı gündür. 1 Mayıs; işçi sınıfının ve ezilen dünya halklarının sömürüye, zulme ve her türlü hak gaspına, haksız işgal ve savaşlara karşı gücünü dosta ve düşmana gösterdiği ve mücadele kararlılığını tekrarladığı günün adıdır.
1 Mayıs 2024, uluslararası alanda emperyalist kapitalist haydutlar arasında çelişkilerin keskinleştiği, yeni bir paylaşım savaşı tartışmalarının arttığı ve buna bağlı olarak her bir devletin silahlanma yarışının hızlandığı bir süreçte karşılıyoruz. Emperyalist kapitalist sistem arası artan çelişki ve çatışmanın, coğrafyamıza da doğrudan yansıdığı bir gerçektir. Ortadoğu’da emperyalizmin ileri karakolu olarak kurulan İsrail siyonizminin Filistin ulusuna yönelik soykırım saldırıları hız kesmeden sürmektedir. Emperyalistler, İsrail’in soykırım saldırılarına yönelik her türlü desteği verirken, Filistin halkının yanında olan işçi sınıfı ve halka yönelik burjuva demokrasilerinin sınırlarını göstermektedir.
Kurulduğu günden itibaren coğrafyamızda işçi sınıfına ve halka düşman olan TC devleti ise bir yandan İsrail siyonizmiyle her türlü ticareti sürdürürken sahtekarca Filistin direnişini destekleme açıklamaları yapmaktadır. TC devletinin bu ikiyüzlü politikasının en net göstergesi Kuzey Suriye ve Irak Kürdistanı’na işgal saldırılarında görülmektedir. Kürt ulusunun her türlü kazanımını kendisi açısından bir beka sorunu olarak gören TC devleti, Kürdistan’a yönelik yeni bir işgal hazırlığı içindedir. Her saldırının öncesinde olduğu gibi bölge gerici güçleriyle işbirliği ve emperyalist güçlerden icazet almak için diplomasiye hız vermiş durumdadır. İşgal saldırısının ön hazırlığı olarak Kürt basınına yönelik krimalize etme saldırılarını devreye sokmuştur.
TC devleti başta Kürt ulusuna karşı yürütülen haksız savaş, işgal ve ilhak saldırılarını finanse etmek ve için her türlü gayri meşru ticarete başvurmaktadır. “Terörün finansmanı” adı altında tutsak yakınlarını hapseden TC devleti, halka karşı yürüttüğü faşist terörü ve savaşı finanse etmek için uyuşturucu ticaretinden, “kara para aklama”ya ve kaçakçılığa kadar her türlü yöntemi alenen uygulamaktadır. Kapitalist emperyalist sistemin bir parçası olarak uluslararası alanda bir “çete devleti” olarak ortaya çıkmış durumdadır. TC devleti, AKP-MHP faşist iktidarı yönetiminde bölge halklarına yönelik her türlü saldırganlığı uygularken, kendi yandaş “beşli çete”leri daha fazla zenginleşmektedir.
Türkiye uluslararası alanda dolar milyonerlerinin en hızlı arttığı ülkelerden biridir. Tam bir yolsuzluk, soygun ve gasp düzeni kurulmuş durumdadır. R.T.Erdoğan’ın damadı bir yandan Kürt halkının başına bomba yağdıran, çakma “yerli ve milli” S-İHA’larla övünürken diğer yandan uluslararası alanda en zengin dolar milyarderleri listesine girmektedir. Bir zamanlar göstermelik ve kağıt üzerinde de olsa uyguladıkları kendi yasalarına dahi uymamakta, tam bir haydut devlete dönüşmüş durumdadırlar. Bunun sonucunda gözle görülür biçimde, yeni yetme zenginler türemekte lüks ve şatafat içinde yaşamaktadırlar. Müthiş bir gelir dağılımı ve servet eşitsizliği ortaya çıkmış durumdadır.
İşçi sınıfı ve emekçi halka “verin yetkiyi görün etkiyi” diyenler gelinen aşamada halkı daha da yoksullaştırmış durumdadırlar. Asgari ücret dedikleri ve açlık sınırının altında olan ücretler ortalama ücret haline getirilmiştir. Emekliler bırakalım açlık ücretini sefalet koşullarında bir ücrete mahkum edilmişlerdir. İşçi sınıfı ve emekçiler, ağır bir sömürüye maruz kalmalarının yanında güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle katledilmeye devam etmektedirler. Bir avuç asalak daha da zenginleşerek, kârlarını kâr katarken, işçi sınıfı ve emekçi halk yarını değil gününü kurtarma derdine düşürülmüş durumdadır.
“Bir mermi kaç para haberin var mı?” diyerek işçi sınıfı ve emekçi halktan çaldıklarıyla servetlerine servet katanlar, işçi sınıfı ve emekçi halka, bölge haklarına yönelik saldırılarını artırarak devam ettireceklerdir. Kendi yarattıkları ekonomik krizle “mücadele etmek” gerekçesiyle enflasyonu düşürme yalanıyla “ücretleri baskılamak ve talebi düşürmek” söylemi adı altında yoksulluğun, işsizliğin ve alım gücünün daha da düşmesi dışında başka bir çözümü olmayan ve adına “rasyonel politika” dedikleri saldırı politikalarını uygulayacaklardır.
1 Mayıs; işçi sınıfı ve emekçi halka başta ekonomik olmak üzere sürdürülen her türlü saldırganlığa hayır demenin ve işçi sınıfı ve emekçi halkın sözünü söyleme günü olmalıdır.
1 Mayıs; işçi sınıfı ve emekçi halktan çaldıklarıyla servetlerine servet katanların lüks ve şatafat içinde yaşamalarına itiraz etmenin günü olmalıdır.
1 Mayıs, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, güvencesiz çalışma koşullarına, sefalet ücretine mahkum edilmeye, işçi sınıfının kıdem tazminatının gasp edilmesi girişimlerine, emperyalist savaşa, haksız savaş ve işgallere karşı sloganlarımızın haykırıldığı gün olmalıdır.
1 Mayıs; işçi sınıfı ve emekçi halkın meydanları ve sokakları zapt ettiği ve mücadele kararlılığını göstermenin günü olmalıdır.
1 Mayıs, işçi sınıfı ve emekçi halkın gerçek kurtuluşunun Birleşik Devrim saflarında örgütlenerek ve mücadele ederek kazanabileceğinin adı olmalıdır.
Yaşasın 1 Mayıs/Biji Yek Gulan! 1 Mayıs’ta Alanlara! 1 Mayıs’ta Birleşik Devrim Saflarına!