HBDH Yürütme Komitesi, 12 Eylül faşist askeri darbesi dolayısıyla bir açıklama yayınlayarak, “12 Eylül’den Bugüne Devrimci İrade Teslim Alınamadı-Alınamaz!” dedi. Açıklama şöyle:
Dünya gericiliğinin içerisinde mirasını en istikrarlı şekilde sürdüren başat ülkelerden birisidir “T.C’’ faşizmi. Bunu varoluşundan bugüne hem inceltilmiş hem de açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu mirasın ana sloganı ve bileşenleri tek devlet-tek millet-tek din ve tek bayraktır. Bu minvalde Osmanlı’nın işgal-ilhak-sömürge politikaları ve bunlara paralel olarak giriştiği kanlı katliamlar Kemalist iktidara ve resmi ideolojiye aktarılmış ve bugünlere katlanarak devam edegelmiştir. 12 Eylül cuntası ise bu zemine bağlı kalınarak, emperyalist-kapitalizme bağımlılığı “anayasal’’ kurallara göre uyarlayarak halkların üzerine kabus gibi çökmüştür. Uluslararası sermaye ve kendi burjuvazisini korumak ve güçlendirmek adına işçilerden köylülere, uluslardan azınlık milliyetlere, kadınlardan devrimcilere en barbar yöntemleri kullanarak toplumu sindirmeye, kıyım-katliama, göç ettirmeye maruz bırakmıştır. Aynı zamanda ezilenlerin mücadele bayrağı da bu süreçte yükseklere çekilmiş ve bugünün devrimci mirası, yol göstericisi olmuştur.
Yaşanan ekonomik krizin aşılabilmesi için uluslararası emperyalist kuruluşlar tarafından dayatılan, 24 Ocak kararları olarak bilinen programın yürürlüğe konulması gerekiyordu. Ancak bu kararları yürürlüğe koymak normal koşullar içerisinde mümkün değildi. Çünkü, 1970’ler boyunca yükselen devrimci durum bu kararların uygulanması önünde ciddi bir engeldi. İşçi ve emekçilerin büyüyen mücadeleleri, devrimci-sosyalist ve komünistlerin gelişen örgütlülükleri ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin yükselen direnişi bastırılmalı, halk kitleleri sindirilmeliydi. Bunun için geçmiş faşizm deneyimlerini aratmayacak yöntemler 12 Eylül cuntasıyla devreye koyulmuş oldu. Ancak faşizmin bütün işkencelerine, katliamlarına ve darağaçlarına karşı büyük direnişlerde işlendi o kanlı sürece. Devrimci irade, kararlılık ve cesaret boy verdi Diyarbakır, Metris ve Mamak zindanlarında. Teslimiyet, bir kez daha devrimcilerin çelikten iradesini aşamadı. Darağaçları bir kez daha boyun eğmedi zalim cellatlara, işkencehaneler bir kez daha ser verdi ama sır vermedi. Faşizm bir kez daha yenildi emekçi ve ezilen halklarımızın yarını kazanmak için büyüttükleri umutlarında.
12 Eylül’ün devamcısı niteliğindeki AKP faşist iktidarı, 2015 yılında uygulamaya koyduğu yeni savaş konseptiyle ustalarını aratmayacak açık faşist uygulamalara imza attı, atıyor. 2016 yılında gerçekleştirdiği sivil darbe ve faşist MHP ile yaptığı ittifakla birlikte saldırılarını geliştirerek sürdürdü. Gerçekleştirdiği katliamlar, işgaller, yolsuzluklar ve halk düşmanı politikalarında sınır tanımadı. Emekçi halklarımızdan gasp etti, yandaş sermayesini büyüttü, uyguladığı kadın düşmanı politikalar sonucu yüzlerce kadının katledilmesine yol açtı, toplumsal muhalefeti susturmak için büyük katliamlar gerçekleştirdi, doğasını ve kentini savunanları coplarla ve biber gazlarıyla karşıladı. Hakkını arayan kim varsa düşman ilan edildi, karşında devletin polisini ve askerini gördü, ve tüm bunlara karşı direnen, mücadele eden devrimci savaşımı yükselten devrimcileri ve komünistleri imha etmeyi hedefleyip, devrimci mücadeleyi bitirmek için devletin tüm olanaklarını seferber etti. Hapishaneleri devrimci tutsaklarla doldurdu. İşkence, baskı ve kaçırmalarla devrimci iradeyi teslim almaya çabaladı. Şehirlere yığdığı bekçisi, polisi, paramiliter güçleri, SADAT’ı, Osmanlı Ocakları’yla ve her köşe başına diktiği mobeselerle gelişecek eylemleri engellemeye çalıştı. Dağları, özgürlük kokan dağlarımızı tonlarca ağırlıktaki bombaları, SİHA’ ları, obüsleri, kimyasallarıyla karış karış bombaladı, operasyon üstüne operasyon yaptı. Fakat nafile! Nasıl ki 12 Eylülcüler kazanamadıysa, onların devamcıları AKP/MHP faşist iktidarı da kazanamadı. Ne devrimcileri, komünistleri, Kürt Özgürlük Hareketi’ni bitirebildi ne de emekçi-ezilen halklarımızı korkutup susturabildi. 12 Eylül’ün sindiremediği devrimcilerin ardıllarını, AKP/MHP faşizmi de sindiremedi, teslim alamadı ve bitiremedi.
Tüm baskıya rağmen korku çemberi yarıldı, işçi-emekçilerin, kadınların, ezilen cinsel kimliklerin, Kürt ulusunun, Alevilerin, gençliğin ve tüm ezilenlerin hak arama mücadeleleri yükselmeye devam ediyor. Kentlerde milis eylemleri, dağlarda gerillalar teknik üstünlüğüne rağmen düşmana darbe üstüne darbe vuruyorlar. “Bittiler, bitirdik” hayalleri gerçeğin kalın duvarına tosluyor. Tıpkı 12 Eylül’de olduğu gibi bugün de faşizmin yapmak istedikleri ve ne için yaptığı ortada durmaktadır. Amaçlar bir, yöntem faşizmdir. Dolayısıyla nasıl ki, 12 Eylül karanlığını bedenlerini alev toplarına çevirerek aydınlatmayı bildiyse devrimciler, nasıl ki zorlu koşullara rağmen güçlerini yan yana getirip büyük dayanışmalar ile düşmanını alt etmeyi ve mücadelenin bugünlere ulaşmasında işaret fişeği olabildiyse devrimciler, bugün de mirasına dayanarak yürüyecektir ve karanlığı parçalayacaktır birleşik devrim. Bunu başarabilmek için muazzam tarih; ve uygulayabilmek için yeterli bilinç bulunmaktadır. İnsanın her türlü baskıya, her türlü araca karşı dinamik rolü bugün şehirlerden dağlara, grevlerden okullara ilmik ilmik örülen mücadeleyle kanıtlanmış durumdadır. Bu kavganın parçası olmak bugünün en acil ihtiyaçlarındandır. Bu anlamda Birleşik Devrim Hareketimizin her gün daha da artarak ilerleyen eylemlerine gücümüz oranında katılmak, destek olmak demek bugünün karanlığını parçalamak, özgürlüğü kazanmak demektir.
Yaşasın Birleşik Devrim Mücadelemiz!
Faşizmi Yıkacağız Özgürlüğümüzü Kazanacağız!
İleri, Daha İleri!