1 Ekim’de yeni yasama yılına başlayan Meclis’in ilk gündemlerinden biri oldu “Dezenformasyon Yasası”. İlk gündeme gelmesinden itibaren tüm basın örgütlenmelerinin ve basın emekçilerinin tepkisini çeken yasa, 4 Ekim (bugün) itibarıyla Meclis Genel Kuruluna geldi.
Dün ve bugün meclis önünde açıklamalar yapan basın meslek örgütleri, “Bu yasa bu haliyle uygulanırsa ülkemizde basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacak. Bu sansürü kabul etmeyeceğiz” dediler.
Dün Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) birçok kentte, bu yasa tasarısına ilişkin açıklama yaptı. Meclis Çankaya Kapısı’nda açıklama yapmak istediği açıklama ise polis tarafından engellendi. Bunun üzerine gazeteciler Meclis’e girerek yasaya karşı hazırladıkları dilekçelerini Meclis’te grubu bulunan tüm partilere teslim ettiler.
TGS Diyarbakır Temsilciliği’nin PTT Ofis Şubesi önünde yaptığı basın açıklamasında da TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral “Öncelikle her ne kadar teklifle internet medyasında çalışan gazetecilerin yıllardır çabaladığımız meşru talepleri tesis ediliyormuş gibi görünse de bu hakların arkasına eklenen tehlikelerin bilincinde olduğumuzu vurgulamak isteriz. Teklifin 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi olarak eklenmesi planlanan ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu muğlaktır, subjektif değerlendirmelere açıktır. Zamana, kişilere ve koşullara bağlı olarak her uygulamacı tarafından farklı yorumlanması muhtemel bu düzenlemeyle, yalnızca gazeteciler değil tüm toplum ciddi bir cezai tehdit ile karşı karşıya bırakılmakta, ifade ve basın özgürlüğü yok edilmektedir” dedi.
“Bu teklif, bizi sessiz ve nefessiz bırakmak niyetindedir. Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür düzenlemelerinden biridir. Basını yok etme girişimidir.” denilen açıklama sonrası teklifin geri çekilmesi için Meclis’te grubu bulunan siyasi parti grup başkanvekillerine faks gönderildi.
TGS Adana Şubesi ise, Cemalpaşa Postanesi önünde yapılan açıklamada TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya, teklifin “Dezenformasyonla mücadeleyi” değil sansürü artırmak üzere basın meslek örgütlerine sorulmadan tek taraflı hazırlandığını vurguladı.
İstanbul’da da Sirkeci Büyük Postane önünde bir araya gelen TGS üyesi gazeteciler tasarının basın-meslek örgütlerine sorulmadan hazırlandığını hatırlattı.
Bugün de Meclis’te açıklama yapan Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Disk Basın İş temsilcileri, bu yasa tasarısına karşı itirazlarını 10 ana başlıkta sıraladı:
-Yasa teklifi ifade özgürlüğünün önünde tarihimizin en büyük engeli olarak dikilecek 29’uncu madde ile ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ gibi bir yeni suç tanımı oluşacak. Muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete geçeceği bilinemeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar, ‘dezenformasyon’ olarak suçlanabilecek. Yalan haberi yapanın yanı sıra yayan ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacak.
-İnternet siteleri Basın İlan Kurumu havuzuna dahil edilirken, yeni kaynak yaratılmadığı için, ilan pastasından alınan pay iyice küçülecek. Resmi ilan yayın hakkı bekleyen gazeteleri de hesaba kattığımızda yaklaşık 1000 gazete için gelirlerini önemli ölçüde kaybetme riski oluşacak.
-İktidarlar tarafından tehlikeli görünen sosyal medya paylaşımları ağır cezaya maruz kalacak. Kapalı anlık mesajlaşma uygulamaları, görüşmelere ilişkin bilgileri BTK’ya verecek. Teklifin bir nebze olumlu sayılabilecek yanı, internet basınında çalışan meslektaşlarımıza gazeteci statüsü kazandırması ve bu yolla basın kartı alma yolunun açılması. Bu duruma karşın belli şartlarda internet basınına yönelik ağır yaptırımlar da öngörülmekte. Teslim ve muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmeyen internet sitesine, 1 milyar liraya kadar ceza verilebilecek. ‘Haber Sitesi’ vasfını yitirenler internet sitelerinde çalışan gazetecilerin kişisel hakkı olan basın kartı da ellerinden alınacak.
-İnternet basınında yayın tarihinden itibaren değil ‘şikayet tarihinden itibaren’ başlatılacak yasal süreçler binlerce haber gazetesi için sıkıntı olacak. Her gün yüzlerce haber yayınlayan bir internet sitesi yasanın ardından yıllar boyunca, binlerce haberiyle ilgili dava edilebilecek.
-Basın kartı komisyonu maddelerinin yasa teklifinin içine konulmasıyla meslek örgütlerinin bu mevzuatı idari yargıya taşımasının önüne geçiliyor, yasal zırh kuşanılıyor. Kimin basın kartı alıp kimin alamayacağına karar verecek 9 kişilik komisyonda gazetecileri temsil edebilecek sadece 2 temsilci bulunabilecek, 5 üyeyi doğrudan başkanlık belirleyecek.
-Basın İlan Kurumu’nun gazetelere ve internet sitelerine ceza kesmekle yükümlü olacak. Tıpkı televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın ‘eli silahlı polisi’ haline gelecek.
-BTK sosyal medya ve Whatsapp gibi programları çok sık denetleyebilecek. Bu maddeyle sosyal medya şirketleri üzerinde baskı kurularak düşünce ve ifade özgürlüğü alanının kontrol edilmesi amaçlanmakta.
Bu yasada;
Toplam 40 maddelik teklifin 28 maddesinde internet gazetelerine ilişkin çeşitli düzenlemeler bulunuyor. Değişiklik, internet gazetelerinin resmi ilanlardan yaralanmaları ve çalışanlarına basın kartı edinebilme imkanı sunsa da, İletişim Başkanlığı, kartın kimlere verileceği ve hangi durumlarda iptal edileceğini belirleme konusunda yetkiyi eline almıştı.
Yasada 'dezenformasyonla mücadele' maksadı taşıdığı söylenen 29. madde ise, TCK'ya 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçunu ekliyor.
Madde, 'sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası' verilmesini öngörüyor.
Bununla beraber suçun, failin kimliğini gizli tutması ya da örgütlü bir faaliyet çerçevesinde işlendiğine kanaat getirilmesi durumunda cezanın yarı yarıya artırılacağı belirtiliyor. Söz konusu gereklere uymayan içerikleri yayımlayan internet mecralarını reklam yasağı, para cezası ve bant daraltma gibi cezai süreçler bekliyor.
Öte yandan teklifte “dezenformasyon” ya da “asılsız bilgi” olarak işaret edilen içerikler hakkında hukuki zeminde herhangi bir değerlendirme yer almıyor.
Yani iktidarın işine gelmeyen tüm haberler, bu çuvalın içine atılabilecek, bu sayede hem halkın haber alma hakkına saldırı düzenlenecek hem de gazetecilerin haber yaparken başlarının üzerinde her zaman bir dava sopası gezdirilecek.
Teklif, 'ismini belirtmek istemeyen kaynaklar' ile yapılan habercilik faaliyetini engelliyor... 29. maddede yer bulan "failin kimliğini gizli tutması" durumunda cezanın artırılacağı yönündeki tehdit, haber mecralarına anonim kalmak koşuluyla görüş belirtmesine veya bilgi vermesine engel oluyor.