İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Marmara bölgesinde bulunan cezaevlerine ilişkin “2022 yılı Marmara Bölgesi Hapishanelerinde Hak İhlalleri” raporunu, dernek binasında düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı.
Raporu, İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, komisyon üyesi Mehmet Acettin ve Meral Nergis Şahin açıkladı.
Raporda, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ülke genelinde 399 cezaevi olduğunu söylese de, genel müdürlüğün resmi web sitesinde bu sayının 481 olduğuna dikkat çekildi. Adalet Bakanlığı’nın kapasitenin 286 bin 797 kişi olduğunu açıklamasına rağmen, bu cezaevlerinde 341 bin 497 kişinin olduğu yani 54 bin 700 tutuklunun fazladan tutulduğu hatırlatıldı.
Cezaevlerinin 2022 yılında da işkence, onur kırıcı davranış, tecrit, sağlık hakkı ihlalleri, adalete erişim ve ayrımcılık gibi çok sayıda başlıkta ağır ve yaygın hak ihlallerinin yaşandığı yerler olmaya devam ettiği belirtilen raporda, “Hapishanelerin fiziki yapısı ve bundan daha çok ceza infaz mevzuatı ve uygulamalarının yol açtığı bu ağır ihlallerin çözümünü sürekli öteleyen yetkililer ise; sorunları görmezden gelerek, ya da zaman zaman yetkilerini kötüye kullanarak, düşmanca bir yaklaşımla mahpusların yaşam hakları da dahil tüm hak ve özgürlüklerini ihlal eden uygulamalara izin ve onay vermekte, iç hukuk ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı sorumluluklarını ihlal etmekte, bir başka deyişle suç işlemektedirler” denildi.
Yıl içinde 22 cezaevinin açıldığı ve 2023’te de 20 cezaevinin açılmasının planlandığının belirtildiği raporda, bu durumun ihlallerin daha da artmasına neden olacağına vurgu yapıldı.
Marmara bölgesinde bulunan cezaevleri başta olmak üzere 52 cezaevinden 395 başvuru alındığı belirtilen raporda, ihlallere dair en çok başvurunun Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutulan tutsaklar tarafından yapıldığının altı çizildi.
Raporda, en çok ihlalin ise işkence, darp, kötü muamele ve onur kırıcı bağlamında yaşandığına dikkat çekildi. Rapora göre; bu bağlamda en az 2 bin 421 ihlal yaşandı. Yaşam hakkı boyutuna dair ise en az 141 ihlalin yaşandığı, bu ihlallerden 78’inin ölüm olduğu kaydedildi. Sağlık alanına dair de bin 273, açlık grevleri bağlamında 83, beslemeye dair 724, iletişim hakkına dair bin 499, adalete erişim hususunda ise en az 124, adil yargılanmaya dair ise 541 hak ihlalinin yaşandığı kaydedildi.
Bu ihlallerin ardından Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (CTE), Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Cezaevleri idareleri ve cezaevinin bulunduğu ilin İl İnsan Hakları kurullarına yazılar yazıldığı belirtilen raporda, ayrıca, Adli Tıp Kurumu, Savcılıklar, Sağlık Bakanlığı, Tabip Odası, belediye ve İl Hıfzıssıhha Kurumu ile de yazışmaların yapıldığı bilgisine yer verildi.
Raporda, “Tek kişilik hücrelerden oluşan, kapıların merkezi sistemle açılıp kapandığı, tuvaletle mahpusun kaldığı yerin birbirinden ayrılmadığı, ayakta sayımın dayatıldığı, mahpuslardan gardiyanlara başkan ya da abi diye hitap etmelerinin istendiği, mahpusun duvar dibinde yürümesinin istendiği yerler olarak bildirilen ve 2021 yılında gündeme gelen S tipi hapishanelerdeki uygulamaların daha ağırının hedeflendiği belirtilen 9 Y Tipi hapishane 2022 yılında açılmıştır.
Mahpusun; diğer mahpuslarla iletişimini sağlayan sohbet spor hakkı halen kullandırılmamakta, görüşe gelecek kişiler görüş yapma yeterliliğine sahip olma şartı ile keyfi olarak kısıtlanmakta, kitap gazete vb. kısıtlamalarıyla beraber mahpus dış dünyadan tamamen yalıtılmaktadır. Bu durum mahpusun sadece sosyalleşmesini değil, sosyal dayanışma, kültürel gelişim, dışarıda olan biteni anlama, kendisini geliştirecek düşünsel araçlara ve bilgiye erişme imkanlarını da ortadan kaldırmış, mahpusu sert bir şekilde dışarıdan izole etmiş, yalnızlaştırmıştır” denildi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın da tutulduğu İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne dikkat çekilen raporda, “İmralı hapishanesinde uygulanan ağır tecrit koşulları bu dönemde de devam etmiş, 2022 yılı içerisinde İmralı Hapishanesinde tutulan Abdullah Öcalan ve diğer mahpuslar için avukatları ve aileleri tarafından yapılan 145 görüşme talebi sonuçsuz kalmıştır. İnfazda eşitlik ilkesine aykırılıklar bu dönemde de devam etmiştir” denildi.
Raporda, infazı yakılan tutukluların durumuna da dikkat çekildi. Birçok tutuklunun tahliye edilmesi gerekirken “iyi hali yok” üzerinden bunun engellendiği belirtilen raporda, “Mahpusların ‘örgütlü ’mahpusların koğuşunda kalıyor olması, mahpusa gelen görüşçü, kimin para yatırdığı, okuduğu kitaplar, halay çekmesi, kutlama ya da anma yapması, hatta görüşe gelenlerin tutumları vb. durumların olumsuz iyi hal değerlendirmesine gerekçe yapıldığı ve mahpusların tahliyesinin engellendiği yönünde şikayetler giderek artmaktadır.” Gözlem Kurulu’nun bu kararları almasına neden olan yönetmenliğin hatırlatıldığı raporda, “Bu konuda hapishanelerin İdare ve Gözlem Kurullarına tanınan geniş takdir yetkisinin ayrımcılığa ve hak gaspına neden olacak şekilde kötüye kullanıldığı mahpusların ortak şikayeti haline gelmiştir” diye vurgulandı.
Rapor, bu ihlallerin son bulması çağrısı ile sonlandı.