Bugün, Türkiye ve Kürdistan’da, Suriye’de ve Rojava’da büyük bir yıkımla, bir doğal afetle mücadele ediliyor. Yaklaşık 5 yıl önce coğrafyamız bir başka yıkımla, savaşın yıkımıyla mücadele ediyordu.
Rojava’nın özgürlüğü için verilen mücadele, TC’nin Afrin’i işgaliyle daha da şiddetlendi. Ve Rojava’nın, Kobane’nin özgürlüğü için dövüşen enternasyonal savaşçılar, Leninist Gerillalar, bu defa da Afrin’i savunmak için oradaydılar.
Afrin’in özgürlüğünü savunurken iki kızıl kor düştü toprağa ve yüreklerimize 9 Şubat 2018 günü Sinan Ateş (Emre Bora) ve 5 Mart 2018 günü Taylan Demircioğlu (Kenan Aktaş) ölümsüzleşti.
Yaşamını, “halklarımıza ve Partiye adamış” bir “sıra neferi” idi Sinan Ateş. O, sınıfsız ve sınırsız bir dünya için, insanın yüceldiği, tüm zincirlerinden kurtulup özgürleştiği bir toplumsal düzen için savaşan bir kahraman olarak yaşadı ve bir kahraman olarak siperi başında toprağa düştü.
Afrin’in Cinderese ilçesinde işgalci güçlere karşı yürütülen bir operasyon esnasında ölümsüzleşen Sinan Ateş, işçi sınıfının yiğit bir evladı, Türk bir proleterdi. Rimelan’ın Tîrko’suydu. Enternasyonalizmi savunmak ve Kürt halkı ile birlikte Rojava devrimine sahip çıkmak için partinin çağrısına ilk cevap verenler arasındaydı.
“Parti en iyisini bilir, son söz partinindir” diyen Sinan, yoldaşlarına ve partisine bağlılığı ile genç yoldaşlara büyük bir örnek. Genç bir işçi olarak girdiği kavgada, adını aldığı kahraman gerilla Sinan Cemgil gibi kahramanca ölümsüzleşti.
Taylan Demircioğlu (Kenan Aktaş) da 5 Mart günü dört siper yoldaşıyla birlikte toprağa düştü. Devrim mücadelesine öğrenci saflarında başlamış, mücadelesini işçi sınıfı ve emekçi halklarla birleştirmiş, en sonunda da enternasyonal bir savaşçı olarak Kürt halkının özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirmişti.
O, devrim ve komünizmin yorulmak bilmez bir savaşçısıydı, nerede ihtiyaç duyulduysa orada idi. Afrin savaşının ilk günlerinden beri orada olan Taylan yoldaş, bir operasyon sırasında hava saldırısı sonucu BÖG ve YPG’li 4 yoldaşı ile birlikte ölümsüzleşti.
Taylan Yoldaş, çocukluğundan beri mücadelenin ve Leninist geleneğin içindeydi. Her yönden gelişti, kavgasını büyüttü ve Leninist Gençliğin önderlerinden biri konumuna geldi. Bu kavgasını enternasyonal mücadele alanına taşıdı...
“‘Şairlerin yaşam öyküsü yoktur, onların yaşam öyküsü yapıtlarıdır’ diyor Octavia Paz. Peki ya devrimcilerin yaşam öyküsü? Dünyanın hemen her yerinde, adını sanını bilmediğimiz, daha iyi bir dünya, daha iyi bir gelecek için çarpışan savaşçıların yaşam öyküsü? Hayallerinin amansız takipçisi olan, en görünmez ama gerekli olan işlerin yorulmaz emekçilerini nasıl anlatmalı? Bir devrimciyi, savaşçıyı anlatmak istediğinizde; idealleri için mücadelesinden, çabasından başka ne söyleyebilirsiniz ki? Bu öyle bir yolculuk ki; ilk kavganız kendinizle, ilk zaferiniz kendinize karşıdır. Orada kazanamayanların bu serüvende pek adı geçmez.” Kendisinden hemen önce ölümsüzleşen Sinan yoldaşı için bu satırları yazmıştı Taylan Demircioğlu. Leninist Parti’nin “Genç Adam”ı, yoldaşlarına yol göstermeye, önderlik etmeye devam ediyor.
Bugün, Sinan ve Taylan yoldaşların taşıdığı komünizm bayrağı şimdi yoldaşlarının ellerinde yükseliyor.
Ağıt yakmıyoruz, yas tutmuyoruz; o büyük zafere hazırlanıyoruz.