“Hamdolsun ağır yaralanan yok” diyordu cumhurbaşkanı yasaklarla kuşatılan 1 Mayıs için. 230 kişi gözaltına alınmış, onlarca kişi işkence edilerek yaralanmıştı. “Sokağa çıkma kısıtlamaları” insanların sokağa, eyleme, Taksim'e gelmelerine engel olamadığı gibi, getirilen “görüntü yasakları” da yapılan saldırıların, işkenceli gözaltıların kayda alınmasına ve tüm dünyaya yayılmasına engel olmadı.
Almanya'nın Stuttgart şehrinde sabah saatlerinde DGB Sendikası'nın çağrı yaptığı yürüyüşe, Solidarität Klassenkampf, Aktionsbündnis, Die Linke, MLPD, HBDH ve KBDH bileşenlerinden TKEP-Leninist, MLKP, KKÖ, PKK, MKP, TIKB ve TKP-ML'nin yanısıra ADGB ve birçok Türkiyeli ve yerel kurum katıldı.
1 Mayıs İşçilerin Kapitalizme Karşı Mücadele Günü'nde ilk haber işçilerden geliyor...
1 Mayıs'ın açılışını gün doğumuyla birlikte işçiler yapmıştı. Ve ard arda devrimciler, işçiler, sendikalar, öğrenciler yönünü Taksim'e çevirdi. Çepeçevre barikatlarla kuşatılan Taksim'e çıkan her yol, her sokak, her cadde eylem alanına dönüştü.
Emniyet Genel Müdürlüğü 1 Mayıs öncesi yayımladığı genelge ile görüntü ve ses kaydı alınmasını "kişisel hakların korunması" gerekçesiyle yasakladı. Genelgede polisin görüntü alacağından ‘şüphe ettiği’ kimselere dahi müdahale edilmesi talimatı verildi.
Haftalardır 1 Mayıs için, Taksim'de 1 Mayıs için bekliyorduk. Hazırlıklar, yasaklar, pandemi... Her şeye rağmen herkesin gözlerinin dikildiği yer Taksim idi. Herkes biliyordu ama, 2010-2013 gibi binlerin yürümeyeceğini. Ama elbet yürünecekti.
İzmir’de Emek ve Demokrasi Güçleri’nin 29 Nisan günü Kemeraltı Çarşısı girişinde düzenlemiş olduğu 1 Mayıs açıklamasına kitlesel olarak katılım sağlandı.