Emperyalist-kapitalist sistemin yıkılış süreci dünyamızın her yerinde isyanlar, savaşlar, ayaklanmalar, çatışmalar şeklinde ilerliyor. Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan yaşadığımız topraklara kadar her yerde sermaye egemenliğine karşı amansız bir mücadele sürüyor.
Yoğun bir süreçten geçiyoruz. Sermaye sınıfının içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal kriz yaşadığımız topraklarda giderek derinleşiyor. Yaşamın her yanında işçi, emekçilerin sorunları giderek büyüyor ve çözülmez bir hal alıyor.
Okuyucular yazımızın başlığını sadece ilgi çekmek için konulmuş bir yazı başlığı olarak düşünebilir. Ancak bu başlık bugün, iklim için dünyanın çok farklı noktalarında yan yana gelen, harekete geçen, sıranın kendisine gelmesini beklemeden dünyasını, doğasını, geleceğini kurtarmak isteyen binlerce sorumluluk sahibi, duyarlı insanın sloganı haline gelmiş durumda. Yani bu başlık artık sıradan kelimelerin tesadüfen yan yana geldiği basit bir cümleden çıkıp, yaşlı dünyamızın gerçekliğini yüzlerimize vurur hale gelen büyük bir ifade.
Tunus, Mısır, Sudan, Irak, Lübnan, Şili, Ekvator, Haiti, Panama, Katalonya, İran... Dünyanın farklı yerlerinde farklı uluslardan, dillerden, renklerden olan ve yürekleri aynı şey için çarpan, aynı istek ve özlemleri paylaşan emekçiler, kadınlar, gençler, işçiler yani milyonlarca insan birçok ülkede sokakları doldurdu.
Sınıf savaşı en acımasız savaşlardan birisi. Bu savaşta iki sınıftan biri hasmının sırtını gerçek anlamda yere getirmeden egemenliğini kuramaz. Dünya genelinde bugün yaşanan her ayaklanma, isyan, kitlesel harekette devrimci güçler sermayenin egemenliğini yıkıp, emeğin iktidarını kurmak için sonuna kadar gitmediği sürece zafer yüzü göremez.