Tarihler Miladi Takvime göre 7 Kasım 1917’yi (Jülyen Takvimi’ne göre 25 Ekim) gösterdiğinde, tarihte yeni bir perde açılıyordu. Tarihin ilk proleter devrimi insanlığın o güne kadar yaşadığı makus kaderi değiştiriyordu. Emperyalist savaştan bıkmış, açlık, sefalet ve politik baskıların yok ettiği Rusya proletaryası ve yoksul köylülük ekmeğe, barışa ve özgürlüğe doymak için Bolşevik Partinin önderliğinde iktidara el koyup geçici burjuva hükümeti deviriyordu.
Her yeni güne ölüm, katliam, vahşet haberleriyle uyanıyoruz. En insani duyguların ayaklar altına alındığı, işçilerin, emekçilerin, kadınların, ezilen ulus ve ulusal topluluklara mensup insanların, kadınların ve LGBTİ+’ların türlü biçimlerde aşağılandığı, yok sayıldığı bir çağdayız. Sokak hayvanlarına yönelik katliamlar, kadınlara ve çocuklara yönelik artan şiddet ve saldırılar, hatta bebeklerin yaşamıyla bile oynayacak kadar ileri giden bir pervasızlık, vahşet, insan olmaktan utandıracak olaylar...
İnsanlık tarihinin gördüğü en korkunç, en yıkıcı silahları olan kitle imha silahları tarihte iki defa kullanıldı. 6 Ağustos 1945’te savaşı kaybetmiş ve teslim olmak üzere olan Japonya’nın Hiroşima kentine atom bombası atıldı ve yine 9 Ağustos 1945’te Japonya’nın Nagazaki kentine atom bombası atılacaktı.
Burjuva cumhuriyetin tarihi boyunca başta Kürt ulusu olmak üzere Rumlar, Çerkezler, Ermeniler gibi birçok ulusal topluluk baskı altında tutuldu ve gerici iktidarlar tarafından ezildi.
6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçmiş olmasına rağmen, depremden en çok etkilenen Antakyalı emekçilerin yaşamlarında gerçek anlamda bir şey değişmiş veya düzelmiş değil.