Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) bugün “Şimdi Ulusal Birlik Ve Özgürlüğü Sağlama Zamanı” şiarıyla Van’da yapmak istediği basın açıklamasına polis saldırdı.
Kürt ulusal birliğine dair yapılacak açıklama için DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk, DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır ile çok sayıda HDP’li milletvekili açıklama için Feqiyê Teyran Parkı’na geldi.
Polisin onlarca zırhlı araçla ablukaya aldığı parkta giriş çıkışlar da kapatıldı. Bunun üzerine açıklamaya gelen halk çevre sokaklarda toplanmaya başladı. Ve yüzlerce kişi "Kürdistan Faşizme Mezar Olacak", "Bê Serok Jiyan Nabe", "Bijî Yekitî" ve "Baskılar Bizi Yıldıramaz" sloganları attı. Her geçen dakika daha da kalabalıklaşan kitle ile polisler arasında gerginlik yaşandı.
Ardından HDP'liler, binlerce kişiyle partinin İpekyolu İlçe Örgütü binasına doğru yürüyüşe geçti.
Sloganlar eşliğinde yürüyen kitleye, polis Beşyol'da gaz bombası ve tazyikli suyla saldırdı. Kitle sloganlarla karşılık verdi ve parti binası önüne geçti. Burada yapıldı basın açıklaması ve konuşmalar.
Ortak metnin Kürtçesini DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk, Türkçesini ise DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz okudu. Açıklamada Kürdistan’ın 4 parçaya bölünerek Kürt halkının varlığının inkar edildiği, ancak tüm katliamlara, tenkil, tedip ve tehcire rağmen ne varlığından ne de mücadelesinden asla vazgeçmediği söylendi.
“Bugün 21. yüzyıldayız. Düne kadar Kürt katliamlarını birlikte tasarlayan güçler bugün Kürtlerle müttefik olmaya çalışıyorlar. Elbette ki bu durum Kürt halkının iki yüz yıllık direnişinin bir ürünüdür. Fakat ne Kürt halkı açısından ne de asırlardır birlikte yaşadığımız komşu halklar açısından tehlike geçmiş değildir. Dolayısıyla mücadelemizi çağdaş demokrasinin ilkeleri ve değişen dünyanın koşullarına uyarlamak ve yeniden kurmakla karşı karşıyayız. Bu nedenle inancımızı ve kararlılığımızı temel sorumluluklar ve tarihsel görevler ışığında yeniden güncelleyerek yola devam etmeliyiz.
Güncel tehlikeler karşısında kazanımlarımızı büyütmenin, korumanın ve kalıcı hale getirmenin öncelikli yolu ulusal birliğimizi sağlam bir zemine taşımaktan ve her türlü saldırıya karşı belli direnç noktaları oluşturmaktan geçer. Buradan hareketle yüksek sesle şunun bilinmesini istiyoruz: Hiçbir Kürt ne siyaseten ne de sosyal meseleler bağlamında artık bir başka Kürdün kanını akıtmamalıdır. Hiçbir Kürt bir başka Kürde kötülük yapmamalı, bölgesel ve hegemon devletlerin çıkarları için hiç bir Kürt gücü diğer bir Kürt gücünü hedef almamalıdır. Kazanmak, başarmak ve haklı olmak istiyorsak, başka halklarla kardeş olmak istiyorsak, başka güçlerle diplomatik ilişki kurmak istiyorsak öncelikle bunu kendi içimizde başarmak ve başlatmak zorundayız” denilen açıklamada, birlikte hareket etme çağrısı yapıldı.
“Bizler bu zulmü asla kabul etmeyeceğiz ve boyun eğmeyeceğiz. Kürtlere düşmanlık edenlerin artık kaybettiğini tüm Türkiye halkları ve dünya görmek zorundadır. Kürtlere düşmanlık eden bu bloğun arkasından gitmek felaketi körüklemek ve kaosu beslemekle eşdeğerdir. Hem halkımıza hem de Türkiye halklarına çağrımız AKP-MHP bloğunun ömrünü tamamladığını görerek tercihlerini bu bloktan yana kullanmaktan vazgeçmeleri yönündedir” denildi ve en büyük hukuksuzluğun da “İmralı Adasında ısrarla sürdürülen tecrit rejimi” olduğu söylendi, İmralı Adasında sürdürülen özel statüyü bir an önce lağvetmesi gerektiği vurgulandı.
Açıklama, şu çağrıyla sonlandı: “Bu bağlamda; bizler, bir taraftan ulusal birlik ruhu ile Kürt halkı üzerindeki sömürgeciliğe karşı omuz omuza verirken diğer taraftan halkımızın diğer halklarla otoriter rejimlere karşı demokratik düzenin inşası için verdiği amansız mücadeleyi de sürdürmeye kararlıyız. Bizler, halkımızın ulusal birliğini sağlaması, politik, kültürel ve iktisadi haklarının anayasal sözleşmelerle güvence altına alınması tüm yurttaşların eşit ve özgürce yaşayacağı demokratik rejimlerin inşası için barışçıl ve demokratik mücadelemizi evrensel hukuk ilkeleri temelinde sürdürmeye kararlıyız. Bunu başaracak inancımız, kararlılığımız ve inşa edecek gücümüz var. Hiçbir baskı, hiçbir katliam özgürlük arzumuzdan ve demokratik topluma olan inancımızdan daha büyük ve sarsıcı olamaz. Yaşadığımız faşizm ne kadar haklı olduğumuzun göstergesidir. Tüm halkımıza ve dostlarımıza haklılığımızı mücadele kararlılığımızla yeniden birleştirme sözü veriyoruz. Yaşasın Kürt halkının ulusal birliği. Yaşasın demokratik siyaset mücadelemiz, Kürt halkı kazanacak, demokrasi ve barış kazanacak.”