Dün (5 Şubat) Kadıköy'de gözaltına alınan çocuğu Ekinsu Aktaş'ı görebilmek için Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne giden anne Beyhan Aktaş'ın, ödenmemiş Bedaş cezası gerekçe gösterilerek gözaltına alınarak karakola götürüldüğünü ve geceyi karakolda geçirdiğini öğrendik ve kendisi ile bu durumu konuştuk:
Gözaltına alınan çocuğunuzu görebilmek için Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğinizde ödenmemiş elektrik cezası nedeni ile gözaltına alındınız, geceyi karakolda geçirdiniz, bize olayı kısaca anlatır mısınız?
Merhaba. Dün akşam üzeri çalıştığım işyerinden izin alıp kızımın ve diğer rehin alınmış insanların tutulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Evet kızımı görmek isteyerek gittim, ama bunun çok düşük bir olasılık olduğunu da bilerek. Belki bir ihtiyacını öğrenir yada durumuyla ilgili bilgi alırdım. Hiç birşey yapamasam bile, yalnız bırakmamış olma isteği ile... Bir de orada benim gibi gelen aileleri görür, birlikte bir ses oluruz ümidi ile gitmiştim. Lakin başka bir süpriz ile karşılaştım.
Abonesiz elektrik kullanımı ibaresi ile ceza davası açılmış ve üzerine bir de yakalama kararı çıkarmışlar. Halbuki; mahkeme gününü tebliğ eden bir evrak gönderseler giderdim. Bugün çıkartıldığım nöbetçi hakim açık adresime ulaşılamamış olduğunu belirtti. Oysa ki; ihtiyaç halinde benim de kızımın da çeşitli gerekçelerle kolluk tarafından evden alınmışlığımız olmuştur. Belirttiğim ihtiyaç, bizim duyduğumuz bir ihtiyaç değil elbet, ama lüzum gördüklerinde ulaşılan açık adresimiz, Bedaş'ın alacaklısı olduğu dava için bulunamamış. Neyse.
Vatan Emniyet Müdürlüğü'nün hassas girişini bilenler bilir. Orada kimliğimi verip beklerken, bir hareketlenme oldu ve beni bulunduğum yerden alıp hareket alanımın daha kısıtlı olduğu bir alana almak istediler. Gerekçe sordum; hakımda yakalama kararı olduğunu söylediler. Neyle ilgili vb münaşakalarından sonra, bir de emniyet müdürlüğünde olmamıza rağmen, dışardan ekip gelmesini beklemeye başladık. Çünkü; prosedür böyle... Velhasıl geceyi leş gibi ve soğuk bir karakolda geçirdim. Gece boyunca mülteci kardeşlerimize de ev sahipliği etti Karagümrük Karakolu. Vatansızlık, yerinden edilmişlik ve üzerine eklenen dil bilmemek çok zor bir durum. Bir de kendimden çok onlara yandı canım. Yalnız suç vasfınıza göre muamele görüyorsunuz, bu kesin. Sabah olup da mahkemelere dağıltılma durumumuz, askerlerin birliklerine teslim edilmesi gibiydi. Karagümrük karakolundan çıkartılıp Şehremini'de eskiden karakol olup da şu an metruk bir bina halinde yıkılmayı bekleyen bir yere getirildik. Buraya adliyelere sevk edilecek pek çok insan getirildi. Ve yaklaşık 30-40 kişi (Anadolu Adliyesi, K.Çekmece, B.Çekmece, G.O.P, İstanbul Adliyesi vb) götürüleceğimiz adliyelere göre dağıtıldık. Sonra nöbetçi hakim karşısına çıkarıldım ve serbest bırakıldım. Lakin şu anda Bedaş mı alacaklı, yoksa ben mi alacaklıyım orası tartışılır.
Olayı öğrendiğimizde twitter üzerinden durumu anlattık, oldukça tepki topladı. Emniyet Müdürlüğü önünde böyle bir olayla karşılaşmak nasıl bir şey?
Öncelikle konuyla ilgili dayanışma gösteren herkese çok teşekkür ederim. Eve gelince haberim oldu twitter paylaşımından, oldukça ilgi göstermiş insanlar. Emniyet Müdürlüğü'nde böyle bir olayla karşılaşmak can sıkıcı, sinir bozucu. İşin içinde bu duruma kıyasla benim için daha can yakan bir durum var. Çocuğunuz orada dayak mı yiyor, hakarete mi uğruyor, üşüyor mu filan diye düşünürken... Bu sefer sizin hareket alanınıza kısıtlama getiriliyor. Siz yapabilecekleriniz sınırlı iken, bu sefer hiç birşey yapamaz hale getiriliyorsunuz.
Bir elektrik şirketinin böyle bir gücü olmasına ne diyorsunuz?
Bir şirketin böyle bir gücü olmasına isyan ediyor insan. Çünkü; elektrik, su, sağlık, eğitim vb kamusal hizmetlerden faydalanmak daha ulaşılabilir, hatta ücretsiz bile olmalı iken; biz burada hapis cezalarından, ödenememiş borçların icra yoluyla tahsil edilmesinden, hatta borcunuzu ödeyemediğiniz için bir gün işten geldiğimde elektrik kablolarımın (hava hattı) komple sökülüp götürüldüğüne şahit olmuşluğum vardır benim. Bir de kendi içinde dağıtım ve perakende diye ayrı yapıları olan garip bir şirketten bahsediyoruz. İşin bu kısma belki sayısını bilemediğimiz kadar insanı mağdur etmiştir. Çünkü; bu iki yapı arasında işleyiş açısından bir bağ yok. Abone kurumu tek parça bilir, dağıtıma borcunu öder, perakendeden icralık olur ya da tam tersi. Devlet kurumlarının özelleştirilmesi 90'lı yıllarda onlarca insanı sokağa döken karşı çıktığı bir durumdu.
Artık bugün tüm kurumlarıyla birlikte çöpe atılması gereken bir sitemin var karşımızda.
Yaşadıklarınız için geçmiş olsun diyoruz ve teşekkür ediyoruz anlattıklarınız için. Bir an önce kızınızla kavuşmanız dileğiyle...