Faşist AKP-MHP iktidarı bir aya yakın zamandır Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılar düzenliyor. Bu saldırılarla Kürt ulusunun varlığı, demokratik kazanımları ve iradesi etkisiz kılınmak ve tasfiye edilmek isteniyor. Onun eşitlik ve özgürlük mücadelesini boğmak, bölgesel düzeydeki kazanımlarını yok etmek hedefiyle gerçekleşen bu işgal ve saldırganlıkta Türk devleti yalnız değildir. Bütün emperyalistler ve gerici bölge devletleri onunla birliktedir.
Bu işgal ve saldırganlık sadece Güney Kürdistan’la sınırlı değildir. Kürdistan’ın tüm parçaları, bu parçalardaki mücadele ve ağır bedellerle elde edilen tüm kazanımlar stratejik olarak hedeflenmektedir: Güney Kürdistan’da kalıcı askeri üsler kurmak ve bu üslerin sayısını artırmak; Rojava devrimini fiili olarak boğmak, tasfiye etmek; şeriatçı çeteler eliyle Batı Kürdistan’ın demografik yapısını değiştirmeye çalışmak ve bir bütün olarak dört parçadaki Kürt varlığını ve demokratik kazanımlarını tasfiye etmek!
AKP/MHP faşist iktidarı, Kürt ulusuna ve kazanımlarına saldırırken, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi kitlelerinin bilincini de ırkçılık-şovenizm-milliyetçilikle zehirlemektedir. Onları bu zehirle kendi işgal politikalarına bağlamaya çalışmaktadır. Ağır ekonomik ve siyasal krizin tüm faturasını işçi ve emekçilere ödeten faşist iktidar, bu yıkımın onlarda yarattığı öfkeyi kontrol altında tutmak, etkisizleştirmek için her zaman olduğu gibi bu zehirden sonuna kadar yararlanmaktadır.
İçerde de stratejik Kürt düşmanlığı konseptiyle Kürt ulusuna saldıran faşist iktidar koalisyonu, HDP başta olmak üzere Kürt ulusunun ve ezilenlerin demokratik, devrimci tüm mevzi ve kazanımlarını tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. HDP nezdinde politik olarak merkezileşen saldırganlık bu konseptin günceldeki adıdır. Bu bağlamda HDP’yi sahiplenmek ve dayanışmayı yükseltmek tayin edici bir görev ve sorumluluktur.
Kürt ulusunun dört parçada kan ve can bedeli yoğun emek ve mücadeleler sonucu elde ettiği bütün demokratik kazanımların savunulması başta işçi sınıfı olmak üzere, devrimci, demokratik ve ilerici dinamiklerin temel görev ve sorumluluklarından biridir. Güney Kürdistan’da sürmekte olan işgal örneğinde olduğu gibi, Kürt ulusunun kazanımlarını gasp etmeye yönelik tüm saldırılara karşı pratik tutum almak kimsenin kaçamayacağı tarihi bir görevdir.
Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, işgalci ve sömürgeci Türk devletinin mazlum Kürt ulusuna ve kazanımlarına karşı içerde ve dışarda yürüttüğü işgal, imha ve saldırganlığa karşı mücadele etmek gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Faşist iktidarın, Kürt ulusuna karşı elde edeceği her ‘’başarı’’ Türkiye işçi sınıfı ve emekçi kitleler üzerindeki sınıfsal kölelik zincirlerine yeni halkalar ekleyecektir. Baskı, sömürü, işsizlik ve yoksulluktan kurtulmanın yegâne yolu; ezilen ve sömürülen işçi ve emekçilerle kölelik dayatılarak iradesi ezilmek istenen mazlum Kürt ulusunun sisteme ve faşist AKP/MHP iktidarına karşı yürüteceği birleşik devrimci bir mücadeleyle mümkündür.
Birleşik Mücadele Güçleri olarak başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçileri ve devrimci, demokratik toplumsal dinamikleri, faşist iktidarın Güney Kürdistan’a yönelik işgal ve saldırganlığına, mazlum Kürt ulusuna dönük imha, inkâr ve tasfiye konseptine karşı çıkmaya, onun haklı, meşru ve demokratik mücadelesini sahiplenmeye ve halkların kurtuluşu olan birleşik devrimci mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!
Kürdistan’dan Filistin’e selam olsun direnen halklara!
Kürdistan’da serhıldanlar, Filistin’de İntifada kazanacaktır!
Yaşasın Kürt ulusunun onurlu mücadelesi!
Birleşik Mücadele Güçleri