"Basının Nefesini Kesemezsiniz!"

Gazeteciler, iktidarın gazetecilere yönelik saldırılarını, polis şiddetini, gözaltı ve işkenceyi "Basının Nefesini Kesemezsiniz!" şiarıyla İstanbul, Ankara ve İzmir'de Valilikler önünde protesto etti.

Çağdaş Gazeteciler Derneği, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın İş, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Samsun Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Haber Kameramanları Derneği'nin çağrısıyla gazeteciler ve basın meslek örgütleri, AFP foto muhabiri Bülent Kılıç şahsında son dönemde gazetecilere yönelik saldırılara gazetecilerin görüntü ve kayıt almasını engelleyen genelge ve bununla birlikte gazetecilere yönelik giderek artan polis şiddetini gözaltı ve işkenceyi protesto etti. İstanbul, Ankara İzmir Valiliği önünde tepki gösterdi.

İstanbul'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önünde bir araya gelen gazeteciler "Nefes Alamıyoruz Gazetecilik Boğulamaz" yazılı pankart açarak Cağaloğlu'nda bulunan İstanbul Valiliği önüne, "Nefes Alamıyoruz", "Gazetecilik Suç Değildir", "Özgür Basın Sısturulamaz" sloganlarıyla yürüdü.

Valilik önündeki eylemde ilk olarak, 19. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nde işkenceyle gözaltına alının AFP foto muhabiri Bülent Kılıç konuştu. Bülent Kılıç, o gün yaşadıklarını anlatırken farklı basın kurumlarında çalışan meslektaşlarının kendisini aradığını fakat bu durumu haberleştirmediğini söyledi.

Kılıç, "Bir insanın nefesinin kesilmesi kadar kötü bir şey yok. Maalesef bir gazeteci olarak buna şahitlik ettim. Görüntü o kadar ağırmış ki, insanlar bu kadar reaksiyon verdi. Bu şekilde refleks gösterilmiş olması beni mutlu etti. Herkese teşekkür ediyorum.

"Bazı Basın Kuruluşları Bu Saldırıyı Görmedi"

"O günden beri Anadolu Ajansından, BBC'den NTV'den bir çok televizyon ve ajanslardan arkadaşlarım aradı. Çünkü birbirimizi tanıyoruz ama bazı tvler bu haberi görmediler. Buna çok üzüldüm bu mesleki bir sorun. Bugün bir doktor hunharca dövüldüğünde bütün doktorlar sahip çıkıyorsa bir gazeteci şiddet gördüğünde sahip çıkılmamasını anlayamıyorum. Beni arayıp soranlar kurumlarında bunu yayımlayamadılar. Bu hepimiz için mesleki bir sorun" dedi.

Boynuma basan polis hala görevde. Hangimiz kendisini güvende hissediyor? Böyle bir davaya yürekten. sahip çıkanlara teşekkür ederim" dedi.

Cağaloğlu'nun bir adının da Bab-ı Ali olduğunu ve geçmişte bütün basın kuruluşlarının burada yer aldığını hatırlatan Kılıç, "İlk saldırılarda da burada biraraya gelindi. Osmanlı'dan bu yana burada saldırılar oldu bugün yine burada biraraya gelmemiz çok anlamlı. Boynuma basan polis görevde. Ve hiçbirimiz güvende değiliz. Bu şiddeti polis uyguluyor çünkü cezasızlık var. Bu cezasızlık artık bitmeli" dedi

 

"Gazeteciliği Boğmanıza İzin Vermeyeceğiz!

Kılıç'ın ardından kurumlar adına ortak basın açıklamasını Filiz Gazi okudu. Anayasa ile güvence altına alınan protesto hakkının fiilen yasaklanmış durumda olduğuna dikkat çeken Gazi, "Hakkını aramak için sokağa çıkan bu yurttaşları haberleştirmek gazetecinin kamusal görevidir" dedi.

Gazetecilerin mesleklerini yaparken ağır şiddetle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Gazi, gazetecilere dönük baskıların İçişleri Bakanlığının gösteriler sırasında polislerin görüntülerinin alınamayacağına yönelik genelgesi sonrası daha da tehlikeli bir hâl aldığına dikkat çekti.

"Kolluk güçleri bu kanun tanımaz uygulamaları ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir. Nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın haber alma hakkıdır" diyen Kılıç "Bu insanlık dışı yöntemlerde ısrar etmeyi düşünen memurları da uyarıyoruz: Cezasızlık zırhına güvenmeyin! Size bu kanunsuz emri verenlerle birlikte mutlaka yargılanırsınız! Gazeteciliği boğmanıza izin vermeyeceğiz!" dedi.

Gazeteciler kameralarını bir süre valilik önüne bırakarak uygulanan şiddeti protesto ederek sloganlarla eylemi sonlandırdı.