İHD İstanbul Şubesi üyeleri, 12 Eylül askeri darbesinin ilk duyurulduğu yer olan TRT Radyosu önünde açıklama yaptı. 12 Eylül 41 yıldır sürdürdüğünü belirtilerek her tür darbeye ve otoriterleşmeye karşı mücadele edeceklerini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 12 Eylül darbesinin 41'inci yılında darbenin ilk duyurulduğu yer olan Harbiye'de bulunan TRT İstanbul Radyosu önünde basın açıklaması yaptı.
"12 Eylül 41 Yıldır Sürüyor. Ne Darbe Ne Dikkatörlük, Acil Demokrasi" pankartının açıldığı eylemde İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri konuştu.
"12 Eylül darbesi sabah 03.00’de buradan, TRT'den duyurulmuştu. Üzerinden tam 41 yıl geçti. 82 tarihli darbe anayasası halen yürürlükte ve darbe anayasası ile hayatımıza sokulan darbe kurumları halen iş başında" diyen Yoleri, 12 Eylül darbesine karşı olmakla övünen AKP hükümetinin uzun iktidar dönemi boyunca; sadece kısmi anayasa değişikliklerine imza attığını ve darbelerle hesaplaşmayı göstermelik bir 12 Eylül yargılaması ile sınırlandırdığını vurguladı.
İktidarın, '15 Temmuz darbe girişimi' sonrasında ilan ettiği ve iki yıl süren OHAL, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ve 31 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren ve OHAL yetkilerinin devamını sağlayan 7145 sayılı torba kanun ile de 12 Eylül’ü daha da pekiştirdiğini belirten Yoleri, iktidarın OHAL koşullarının da ötesine geçen ve otoriterleşmeyi ısrarla sürdürdüğünü gösteren uyglulamarını ise 2020 yılında çıkarılan yeni Bekçiler Kanunu, Çoklu Baro Yasası, Sosyal Medyaya Sansür Yasası, Ceza İnfazında eşitsizliği derinleştiren yasal düzenlemeler, 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve hükümetin OHAL yetkilerini 3 yıl süreyle yeniden uzatan yasanın 18 Temmuz 2021 tarihinde kabulü olarak sıraladı.
Yoleri, hükümetin OHAL yetkilerini 3 yıl daha uzatan bu son düzenlemenin; 2023 için planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2024’teki belediye seçimlerinin güvenliğini tehlikeye sokacağı, demokratik seçim faaliyetini engelleyeceği, işkence yasağı, toplantı ve gösteri yürüyüşü, ifade özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ve seyahat özgürlüğünü doğrudan sınırlandıracağına yönelik eleştirilerin dikkate alınmaması da demokrasi ve insan haklarından uzaklaşmaya devam edileceğini gösterdiğini ifade etti.
Son bir yılda ise Anayasa ve yasalar dahil, hukuk normlarının bağlayıcılığı yok sayıldığı, hak ve özgürlükleri yok sayan Anayasa ve uluslararası sözleşme ve belgelere aykırı yeni düzenlemeler yapıldığı, hak ve özgürlüklerin ihlaline karşı siyasi iktidarı durduracak, denetleyecek mekanizmaların ortadan kaldırıldığı, halkın hukuk güvenliğinden yoksun bırakılarak hak ihlalleri, keyfiyet/ hukuk dışılığın devam ettirildiğini vurgulayan Yoleri, "Otoriterleşme yönünde atılan adımların toplumun gözünden kaçırılmasına imkan olarak kullanılan pandemi sürecinin bu yıl da devam etmesi; can derdine düşen toplumun, bu tür gelişmeleri izlemesinin imkanını büyük oranda ortadan kaldırmıştır" dedi.
Geçen yıl, hak ve özgürlükler aleyhine OHAL’in aşıldığını ve rejimin giderek otoriterleştiğini söyleyen Yoleri, "Bu yıla damgasını vuran ise, otoriterleşme yönündeki ısrar olmuştur. Bir defa daha hatırlatıyoruz; Darbeleri önlemek için yapılması gereken bellidir; darbe kurumlarını kapatmak, hak ihlallerine neden olan yasaları tüm sonuçları ile ortadan kaldırmak, darbecileri ve darbe sürecinde işlenen suçları cezalandırmak, darbe nedeniyle doğan zararların giderimini de kapsayacak şekilde onarıcı adaleti sağlamak, hak ve özgürlükleri evrensel ölçülerde genişletmek ve baskıdan kurtarmak, demokratik ve özgürlükleri esas alan yeni bir anayasa yapılması, demokratikleşme yanında çatışma çözümü ve pozitif barışı sağlamak ve kurumsallaştırmaktır" dedi.
İktidarın otoriterleşme yolundaki ısrarına rağmen, darbe karşıtı olduğunu söylemekten vazgeçmediğine dikkat çeken Yoleri hükümetin 12 Eylül’e ve darbelere karşı olduğunu kanıtlaması gerektiğini ifade etti.