Suruç Katliamı davasının 20’nci duruşması bugün Hilvan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonda görüldü. Mahkeme heyetinin, avukatların bütün taleplerini reddetmesi üzerine aileler katliam davasının tiyatroya dönüştüğünü belirterek, davanın peşini bırakmayacaklarını söyledi.
Urfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’ye dayanışmaya gitmek amacıyla Amara Kültür Merkezi'nde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla bir araya gelen gençlere yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 genç katledilmişti. Saldırıya ilişkin açılan davanın 20’nci duruşması bugün Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi Hilvan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görüldü.
Duruşmaya katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, katliamda yaralananlar ve avukatları, SGDF üyeleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, Urfa Barosu Başkanı Mehmet Velat İzol, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş genel Başkanı Şahin Tümüklü, HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü katıldı. Durşma slaomuma çok sayıda güvenlik görevlisi de alındı.
DAİŞ’in bombalı saldırısı sonucu 103 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Katliamı’nın da sanığı olan, dava dosyasının tek tutuklu ve bugüne dek mahkeme salonuna getirilmeyen Yakup Şahin, duruşmaya tutuklu bulunduğu Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
27 Mayıs 2021’de görülen 19’uncu duruşmada dosya savcısı mahkeme heyetine mütalaayı sunmuş, Şahin için 34 kez ağırlatılmış müebbet hapis istemiş, dosyanın firari sanıkları İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin dosyalarının ise tefrik edilmesini talep etmişti.
Mahkeme heyeti Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarının kovuşturulmanın genişletilmesi yönünde yaptığı tüm talepleri reddetti.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada avukatların bir önceki duruşmada dosyaya konulmasını istediği talepler okundu. Bu sırada söz alan dava dosyası avukatlarından Serdil İzol, dosyanın içerisine dosyayla ilgisi olmayan belgelerin konulduğunu söyledi.
Mahkeme heyeti ise İçişleri Bakanlığı'nın “Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ'lı terörist yakalandı” dediği Azzo Halaf Süleyman el Aggal'ın 19'uncu duruşmada dosyaya eklenen ifade ve sorgu zaptında yer alan ifadelerini okudu.
"Katliamda Parmağı Olan Herkesin Yargılanmasını İstiyoruz"
Okunan tutanağın ardından söz alan avukat Sezin Uçar, El Aggal hakkında bir yargılamanın yapıldığını ve bugün bundan haberdar olduklarını söyledi. El Aggal’ın yargılandığı dosyanın Suruç Katliamı davasına eklenmesi gerektiğini belirten Uçar, El Aggal ve Yakup Şahin’in mahkeme huzurunda dinlenilmesini talep etti. El Aggal ve Şahin’in yargılandığı dosyanın esas numarası ile Suruç Katliamı dava dosyasının birleştirilmesini yeniden talep eden Uçar, “Bu davaya gelen birçok evrak Ankara Gar Katliamından geldi. Tüm faillerin yargılanması noktasında taleplerimiz hiç kabul edilmedi. Bunun için Ankara Gar Katliamına giren evrakları incelemek istiyoruz. Bu katliamda parmağı olan herkesin yargılanmasını istiyoruz. Maddi gerçekliğe ulaşmak bu kadar zor olmaması gerek” dedi.
"Kendi İmkanlarımızla Ulaştığımız Bilgi Ve Belgeleri Dikkatinize Sunuyoruz"
Suruç Katliamı dava dosyasında sadece 3 kişinin yargılandığına dikkat çeken Uçar, “Fakat elimizde sadece bir tane sanık var. O da sürekli SEGBİS üzerinden davaya katılıyor. Sanki bu katliamı sadece Yakup Şahin gerçekleştirmiş gibi bir algı var. Daha araştırmalar yapılmadan, olay aydınlatılmadan mütalaa açıklandı. Ankara ve Suruç katliamı bir biri ile bağlantılı. Suruç katliamı Ankara katliamına ışık tutmalıdır. Çünkü Suruç Katliamı daha önce oldu. Ama tam tersi yapılıyor. Biz avukatlar kendi imkanlarımızla basını tarayarak ulaştığımız bilgileri ve belgeleri sizin dikkatinize sunuyoruz. Ancak bu taleplerimiz kabul görülmüyor” dedi.
"Ebu Zeynep'in Gerçek Kimliği Belirlenmeli"
Ebu Zeynep’in DAİŞ yapılanması içerisinde çok önemli bir kişi olduğunu vurgulayan Uçar, Türkiye’de yakalanan DAİŞ üyelerinin hep onun ismini verdiklerini hatırlatarak, “Taleplerimize karşı duyarsız kalmamalısınız. Ankara Gar katliamında neler oldu bütün evrakları incelemek istiyoruz. Ebu Zeynep'in gerçek kimliğinin belirlenmesi noktasında girişimde bulunmasını istiyoruz. Bu şekilde dosyaya eklenecek bilirkişi raporları eksik olacak. Yine kamera kayıtları eksik. Suruç’ta nelerin yaşandığını ve kamera görüntülerinin tamamının dosyaya konulmasını talep ediyoruz” diye belirtti.
"Dosyayla İlgisi Olmayan Belgeler Konuldu"
Avukat Serdil İzol ise dün akşam dosyaya 7-8 sayfalık bir belgenin konulduğunu belirterek, “28 kişi ile ilgili bir FETÖ dosyası. Bizim dosyayla ilgili bir evrak yok. Biz bunu çok iyi inceleme fırsatı bulamadık. El Aggal İçişleri Bakanlığı tarafından bombacı olarak duyuruldu. Bunu söyleyen İçişleri Bakanlığı. İstihbari bir delil var ki bu yakalanmış. Devletin bütünlüğünü bozmaktan bahsediliyor, fakat bombaların nerede patlatıldığı ‘tespit edilmedi’ deniliyor. Bu kişi hakkında takipsizlik kararı verilmiş. Biz İçişleri Bakanlığı’ndan bilgi talep ettik ama bize bir bilgi verilmedi. El Aggal'ın ifadesinde söyledikleri araştırıldı mı?” diye sordu.
"Telefon Kayıtları Yok, Şüpheliler Sorgulanmadı"
6 yıldır duruşmanın devam ettiğini hatırlatan İzol, geçen sürede sadece 3 kişinin dinlenildiğini belirterek gerçek sorumluların yargılanmasını talep etti. İlhami Bali’nin bir çok katliamının emrini veren kişi olduğunu hatırlatan İzol, “Deniz Büyükçelebi hakkında 20 den fazla açılan soruşturma var. Abdurrahman Alagöz (canlı bomba) ve bir çok kişinin telefonları dinlenmiş. Alagöz’ün kardeşlerinin telefonu dinlenmiş ama bizde bir HTS kaydı yok. Kiminle konuştuğu ile ilgili bir tespit yok. Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali'nin eşlerine Suruç ve Ankara ile ilgili tek soru sorulmadı. Olay yerinde görüntü çekerken yakalanan Ömer Aslan çelişkili ifadelerde bulundu. Buna rağmen sanık olarak dosyaya eklenmedi. Süleyman El Aggal dinlenmeli. El Aggal ile ilgili her evrakın dosyaya eklenmesini ve bu dosyada sanık olarak dinlenmesini istiyoruz” dedi.
"Dava Sadece Yakup Şahin Üzerinden Süremez"
Avukat Sevda Çelik Bingöl, dosyanın daha karar aşamasına gelmediğini belirterek, “Karanlık ilişkilerde yer almış, hala aramızda yaşayan kişilerin bu suç ile bağlantısı bulunmaktadır. Biz hak savunucularının görevi gerçeği ortaya çıkarmak. Sivil insanların öldüğü bir olay sadece Yakup Şahin üzerinden süremez. Bu noktada karar çıkması vicdanları rahatlamayacak. Bu noktada bir karar çıkması doğru olmaz. Sürecin uzaması değil ama eksiksiz bir yargılama yapılması noktasında süre talep ediyoruz” dedi.
"Savcı Katliamın Üstünü Kapatmaya Çalışıyor"
Ardından söz alan Urfa Baro Başkanı Mehmet Velat İzol, savcının acil bir şekilde karar vererek katliamın üstünü kapatmaya çalıştığını vurguladı. Dönemim başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun o süreci hatırlatan beyanlarına değinen İzol, “Bu nedenle Davutoğlu’nun dinlenmesini talep ediyoruz. Davutoğlu o dönemde başbakandı ve o döneme dair bildiklerini söylüyor. Tanık olarak dinlemesi gerekir. Neden dinlenmesi için bir karar çıkmıyor?” diye sordu.
"Bu Eksiklerle Karar Verirseniz Siz De Katliamın Sorumlusu Olursunuz"
Urfa Baro Başkanı Abdulah Öncel ise “Sanık olması gereken Abdullah Ömer Aslan niye sanık değil?” diye sordu. “Bunların esas sorumlusu ‘bir ay içinde Emevi Cami'nde namaz kılacağız’ diyenlerdir. Esas sorumlular İŞİD’lilerin ellerini kolunu sallayarak Suriye’ye gitmesini sağlayan güvenlik güçleridir diyen Öncel, Davutoğlu'nun 4 ay önce baroyu ziyaret ettiğini ve Suruç Katliamına ilişkin soruları karşısında sadece başını salladığını aktararak "Eğer şimdi bu eksiklerle siz bir karar verirseniz sizde katliamın sorumlusu olursunuz. Katliamla bağlantısı olan herkesi dinlemeden bu dosyayı kapatırsak 33 insanın vebali bizim boynumuzda kalır" diyerek avukatların taleplerinin kabul edilmesini istedi.
"Katliamlar Arasındjai Bağ Ortaya Çıkarılmalı"
Diyarbakır ve İzmir barolarından gözlemci avukatlar da söz alarak dosyadaki eksiklikleri hatırlatarak, tüm eksikliklerin giderilmesini talep etti. Türkiye’deki patlamalar arasındaki ilişki ağının ortaya çıkarılmasının önemli olduğunu vurguladı.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti avukatların taleplerini müzakere etmek için duruşmaya 15 dakika ara verdi. Aranın ardından avukatların taleplerine ilişkin konuşan mahkeme heyeti, bütün talepleri reddetti.
İddia makamı da bir önceki duruşmada sunduğu mütalaasını tekrarladı. Ardından Suruç katliamında yaralı olarak kurtulanlar ve yaşamını yitirenlerin yakınları mütalaaya karşı savunma yaptı.
"Bulgulara Rağmen Dosyalar Gizlenmeye Çalışılıyor"
Suruç yaralısı Koray Türkay, Suruç’a Kobane’deki çocuklara umut olmak için geldiklerini ifade ederek, “Suruç saldırısı ortaya koyduğumuz dayanışma iradesine yönelik bir saldırıydı. Yüzlerce insan dayanışma iradesiyle Suruç’a gelmesi önemliydi. Bende bu nedenle Suruç’a geldim. Saldırıda vücuduma 26 şarapnel parçası geldi. Vücudumun bir çok yerinde kırıklar ve daha devam eden bir çok sağlık sorunlarıyla karşı karşıyayım. Ben taleplerin sürekli reddedilme halini anlamıyorum. Ortada çok ciddi bulgular var. Avukatlarımız bu talepleri çok somut bir şekilde dile getiriyor. Bu kadar yalın ve bulgulara rağmen dosyalar gizlenmeye çalışılıyor. Ama gerçekler balçıkla sıvanmıyor ve ne olursa olsun ortaya çıkıyor. Bu davanın biteceğini kimse düşünmesin. Biz bu davayı bu iktidarın ömrü sürecinde görüleceğini düşünmüyoruz. Bu mahkemeler özgürleştiğinde bu dava yeniden görülecek. Bundan her şeyi reddeden kişiler de etkilenecek. Bu çok uzun da sürmeyecek. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki bu siyasi bir dava. Bu davanın gerçek sorumluları en üstten başlayarak ortaya çıkmaya başladı. Bu iktidar gittiğinde Ahmet Davutoğlu’nun konuşmayacağını mı düşünüyorsunuz? Bütün talepleri reddetmek adaletsizliğin kendisidir” dedi.
"Davamızın Peşini De Bırakmayacağız”
Suruç katliamında yaşamını yitiren Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız, mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Ahmet Davutoğlu'nun bile yaşananları kabul ettiğini ancak mahkemenin reddettiğini belirterek, "Demek ki bunun arkasında başka kimseler var. Biz ailelerin ne kadar uzaktan geldiğini sizler de biliyorsunuz. Bu durumu kabul etmiyoruz. Biz bu mahkeme heyetini kabul etmiyoruz. Ama davamızın peşini de bırakmayacağız” ifadesinde bulundu.
"Siz Bu Katliamı Yapanların Sözcülerisiniz"
ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, ise bu tür davaların faillerini bildiklerini söyleyerek davanın tek tutuklusunun davaya getirilmemesinin davanın üstünün örtülmeye çalışıldığına kanıt olduğunu belirtti.
Tümüklü “Bu tür katliamların failleri belli aslında. Bu davalar siyasi davalardır. Bu nedenle benim sizden bir talebim yok. En ufak talepleri bile reddediyorsunuz. Çok doğru yapıyorsunuz. Çünkü siz bu katliamı yapanların sözcülerisiniz. Aslında siz katliamı gerçekleştirenlerin gerçek muhataplarısınız" dedi.
Ahmet Davutoğlu’nu çok rahat bir şekilde duruşmaya getirilebileceğini belirten Tümüklü, "Ama getiremezsiniz. Biz var olduğumuz sürece bu katliamların hesabını soracak birileri olacak. Bizler Cumartesi Anneleri, Roboski, Ceylan Önkol, Emine Şenyaşar için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler sizden sadece cesaretli olmanızı istiyoruz. Başka da bir talebimiz yok” dedi.
"Mahkemede Bir Tiyatronun Oynanıyor"
Ardından söz alan Suruç yaralıları ve yakınları, davanın peşini bırakmayacaklarını ve gerekirse reddi hakim talebinde bulunacaklarını dile getirdi. Mahkeme heyetinin tarafsız olması gerekirken tarafsız durmadığına vurgu yapan yakınlar, mahkemede bir tiyatronun oynandığını belirtti. 6 yıldır görülen duruşmalara adalete olan inançlarıyla geldiklerini belirten yaralılar ve yakınlar, davanın bir adım bile ilerleyemediğini ama ne olursa olsun ülkeye adaleti getireceklerini söyledi.
Suruç yaralıları ve aileleri konuşurken SEGBİS’le mahkemeye bağlanan tutuklu Yakup Şahin araya girmek istedi. Mahkeme başkanı Şahin’in araya girmemesini ve kendisinin de sözünün kesilmeyeceğini ifade ederek susturdu. Ardından duruşmaya ara verildi.
Duruşma, verilen arasının ardından taleplerin reddine karşı avukat savunmalarıyla devam etti.
"Biz Elimizden Geleni Yaparken, Siz Bize Engel Oluyorsunuz"
Duruşmada söz alan avukat Ruken Gülağaca, Bütün taleplerimizi reddedildiğini, en başından beri bir gerçeğe ulaşmaya çalıştıklarını belirterek Biz elimizden geleni yaparken, siz bize engel oluyorsunuz. En başından beri etkili bir soruşturma yapılsaydı, 3 ay sonra Ankara Gar Katliamı olmazdı. Taleplerin uzatmaya yönelik olduğunu söylüyorsunuz ama uzatma yapan siz ve sizden önceki heyetler, savcılar. Gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyen bizler değiliz. Temel iki tane talebimiz var. Evrakları incelemek istiyoruz. Süre istedik bunu dahi kabul etmediniz. Burada başka bir amaç var. Bize bağımsız bir yargı olduğunuzu göstermeniz lazım. Neden kayıp 5 saat görüntüleri merak etmiyorsunuz? Bu davayı bir sanık ile kapatmayın. Biraz çaba gösterin. Bu sıradan bir ceza davası değil. İnsani olarak ailelerin yaşadıkları karşısında etkileniyor olmalısınız. Bizi bu dosyayı uzatmak ile suçlamayın. Uzatmak bizim işimize yaramaz” dedi.
Reddi Hakim Talebi Reddedildi
Gülağaca, devamında mahkeme heyetini bağımsız olmadığı nedeniyle reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti şimdiye kadar reddi hakem talebinin olmadığını, karar aşamasında duruşma olduğunu öne sürerek, talebi reddetti.
"Siz Bu Katliamı Aydınlatmak İstemiyorsunuz"
Gülağaca, “Biz neden heyeti reddettiğimizi size açıkladık. Bugün siz bize yeni evraklar verdiniz ve bunları incelemek için sizden süre istiyoruz ama siz bize süre vermiyorsunuz. Ciddi bir dosyada yeni verilen evraklar üzerinden bir şey söyleyemeyiz. Süleyman El Aggal dinlensin diyoruz ama siz reddediyorsunuz. Sizin önünüz kapalı. Bizim elimizde başka davalardan kalma bilgiler var. Siz bu dosyayı katliam davası olarak görmüyorsunuz. Siz bu katliamı aydınlatmak istemiyorsunuz. Bizim uzatmaya çalıştığımızı söylüyorsunuz. Ben bu dosyanın ilk gün aydınlatılmasını isteyenlerdenim. Siz bu dosyaya değer vermiyorsunuz. Biz dosyayı hızlandırmaya çalışıyoruz” diyerek yeniden reddi hakim talebinde bulundu. Talep bir kez daha reddedildi.
Reddi Hakim Talebi Tekrar Reddedildi
Avukat Serdil İzol ve Sevda Çelik Özbingöl de aynı nedenlerle reddi hakim talebinden bulundu. Ancak mahkeme heyeti tekrardan talepleri reddetti. Taleplerinin reddedilmesine tepki gösteren avukat Sezin Uçar, duruşmanın ertelenmesi talebinde bulundu. Talepler yine aynı gerekçeyle reddedildi. Ardından söz alan 15 avukat, reddi hakim talebinin ortak talepleri olduğunu belirterek, talebi yeniledi. Mahkeme heyeti tekrardan yapılan talepleri ret etti.
Sanık Şahin "Beni Tongaya Düşürdüler"
SEGBİS ile bağlanan davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin, beyanlarının bundan sonra yapılacak duruşmalar içinde geçerli olduğunu belirterek, “Bana ‘bu olay ile ilgili beyanda bulunmazsam, üstüne kalacak’ demelerinden kaynaklı beyanda bulundum. Ben bu beyanlarda bulunmasaydım, dosya faili meçhule kalırdı. Deniz Büyükçelebi, İlhami Bali ile ilgili bağlantım bulunsa, verilen suça razıyım. Hiçbir şey yapmadığım dosyalarda yüzlerce müebbet ile yargılanıyorum. Benim yerimde başkası olsaydı, çoktan beraat etmişti. Neye dayanarak bana bu kadar ceza isteniyor. Beni tongaya düşürdüler. Eğer herkes rahat bir nefes alacaksa, ben ceza almaya hazırım” diye konuştu.
Şahin’in esasa ilişkin savunma yapmasına tepki gösteren avukatlar, reddi hakim talebinde bulunulduğu için heyetin esasa ilişkin savunma alamayacağını belirtti. Şahin, tepkinin ardından suçsuz olduğunu belirterek beraat talebinde bulundu.
Duruşma 22 Ekim'e Ertelendi
Yapılan itirazların ardından mahkeme heyeti, müzakere için duruşmaya ara verdi. Ara kararı açıklayan mahkeme, reddi hakim talebinin reddine, Yakup Şahin’in tutukluluğunun devamına, duruşmayı karar için 22 Ekim’e ertelenmesine karar verdi.