Samsun’un Vezirköprü ilçesinde arazi toplulaştırma çalışmalarına tepki gösteren Adatepe halkı, 27 Eylül günü traktörleriyle Vezirköprü merkezine gelmiş ve Kaymakam ile görüşmek istemişti.
Kaymakamın görüşmeyi kabul etmediği köylüler, bu defa yüzlerini Belediye’ye çevirmişti. Belediye başkanının da görüşmeyi kabul etmediği köylüler, belediye binasını taşlamıştı.
Köylülerden 21'i 1 Ekim günü gözaltına alındı, ertesi gün 6'sı tutuklandı...
1 Ekim günü web sayfamızda yayınladığımı editör yazısında yaşanan benzer bir olayı, Tekirdağ'da Valiliğe giden işçileri örnek vererek “İşçilerin valinin kapısını çalmalarının nedeni, valinin gerçekten bu sorunun çözülmesi için iyi niyet göstereceğine dair inançları olması mı, yoksa kendilerine haklarını kullandırmayan düzeni zorlamak mı?” demiş ve bu olayın 1905 Devrimi öncesi Çar'a dilekçe vermeye giden işçilerin katledilmesi olayıyla bağlantı kurmuştuk. Ve evet, günümüz işçi sınıfı geçen yüzyılın işçilerinden çok farklı, çok daha ileri bir bilinç düzeyinde. Onyıllar boyu işçi sınıfının mücadelelerinden çıkardıklarını, sorunlarının çözümünü nerede arayacaklarını biliyor; bulunduğu yerdeki en yakın devlet binasının, iktidarın temsilcisinin kapısına dayanıyor.
Elbette bunun karşısında sermaye de hızlı öğreniyor. Ve temsilcisi devlet en ufak bir taviz verirse, geri adım atarsa bunun ayaklanmaya hazır tüm halk kitleleri için ön açıcı, örnek teşkil edici olacağını biliyor. Bir hafta önce Valilik önüne giden işçilere copla saldırıldı, günler sonra Belediye önüne giden halka gaz bombalarıyla saldırmakle yetinmiyor, “öncü” gördüklerini tutuklayıp hapse atıyor. Alıştık, sokağa çıkan, eylem yapan, “isyan” edenlerin gözdağı için gözaltı ile yetinilmeyip tutuklandığına defalarca tanık olduk. Yaz aylarında yol kapattıkları için tutuklanan Adıyamanlı tütüncüler buna örnektir. DEDAŞ'ın yaptığı hukuksuzluklara boyun eğmedikleri için evi basılan Kürt halkı bir diğer örnek.
İşçi ve emekçi halklara karşı sermaye sınıfı tüm imkan ve olanakları ile bir savaş yürütüyor, bu gerçek. Ancak işçi sınıfı da bunu karşılıksız bırakmıyor, kimi yerde örgütlenerek, kimi yerde kendiliğinden harekete geçiyor ve en ufak hareketlenmesinde bile sermaye sınıfını kabuslara boğup, olanca gücüyle saldırmaya itiyorlar.