26 Ekim Hasta Hakları Günü nedeniyle basın toplantısı düzenleyen İHD İstanbul Şubesi hapishanelerde tutuklu bulunan hasta tutsakların tedavilerinin engellendiğini ve sağlıksız koşullarda turulduklarını belirterek hasta tutsakların tahliye edilmesini istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 26 Ekim Hasta Hakları Günü nedeniyle dernek binasında basın toplantısı düzenledi.
İHD İstanbul Şube binasında yapılan basın toplantısında salona "26 Ekim Hasta Hakları Günü Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılsın" yazılı pankart asıldı.
Basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Av. Ümmühan Kaya, tutsakların insani ölçüler içinde belirlenmiş kurallara uyarak, zamanlarını hapishanede geçirmek zorunda olan, toplumsal özgürlüğü kısıtlanmış bireyler olduğunu ve tutsakların haklarının dokunulmaz olduğunu belirterek, bu özgürlüklerin kullanımının devletler tarafından güvence altına alınması gerektiğini söyledi.
"Adalet Bakanlığı Hasta Tutsak Verilerini Açıklamıyor"
Türkiye'deki hapishanelerde 30 Eylül 2021 itibari ile 278 bin 711'i erkek, 11 bin 467'si kadın ve bin 896'sı çocuk olmak üzere 294 bin 74 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu aktaran Kaya, İHD'nin ulaşabildiği bilgilere göre Türkiye hapishanelerinde 2020 yılı Haziran ayı tespitlerimize göre 604'ü ağır olmak üzere en az bin 605 hasta mahpus bulunduğunu söyledi. Gerçeksayının çok daha fazla olduğunu ifade eden Kaya, "Adalet Bakanlığı hasta mahpuslara dair verileri kamuoyu ile paylaşmamaktadır" dedi.
"Tutsakların Sağlığa Erişim Hakkı Engelleniyor"
Hapishanelerde tutsakların sağlık haklarının engellendiğini vurgulayan Kaya, tespit edilebilen sağlık sorunlarını ise şöyle sıraladı:
"*Aşırı kalabalık koğuşlar,
*Revire geç çıkarılma,
*Revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde aylarca sıra beklenmesi,
*Yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşullarının olmaması,
*Revirlerde her zaman doktor olmaması,
*Bazı hapishanelerde güvenlik görevlilerinin kelepçeleri açmadığı ve hekimlerin de açılmasını talep etmemesi,
*Hastane sevklerinin ya geç yapılması ya da hiç yapılamaması,
*İlaçların verilmemesi veya geç verilmesi,
*Sevklerde arama baskısı ve (özellikle astım hastalarını kötü etkileyen) tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlaması,
*Ağır hasta mahpusların, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmemesi,
*Adli Tıp Kurumu'nun tahliye kararlarını siyasi tutum izleyerek vermemesi veya hastane raporlarının Adli Tıp Kurumu tarafından kabul edilmemesi,
*Atak geçirme riski bulunan ve/veya kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması,
*Yetersiz iaşe bedelleri,
*Isıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar,
*Mahpusların gün ışığından yeterince faydalandırılmaması,
*Diyet yemeklerinin verilmemesi,
*Temiz suya erişimin bulunmaması."
"İşkence, Kötü Muamele Yasağı İhlal Ediliyor"
Covid-19 pandemisi gerekçe gösterilerek 15 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe konulan 7242 sayılı İnfaz Kanunu değişikliği ile özellikle hasta ve yaşlı tutsaklar bakımından ayırımcı ve eşitsiz düzenlemeler getirildiğini vurgulayan Kaya, "TMK kapsamında özgürlüğünden mahrum bırakılanları hapishanelerde tutan, diğerlerini ise özel af niteliğinde salıveren bir yasa değişikliği gerçekleşmiştir. Pandemi daha uzun süre devam edeceği beli olmuşken, halen hasta mahpusların salıverilmemesi hasta haklarının açıkça ihlalini ve AİHM'in Gülay Çetin/Türkiye kararında belirttiği gibi işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini göstermektedir" dedi.
"89 Hasta Tutsak Yaşamını Yitirdi"
"Hasta haklarına ilişkin bir diğer konunun ise tedavileri gerektiği gibi yapılmayan tutsakların hapishanelerde yaşamını yitirmesi olduğuna dikkat çekti.
Ağır hasta tutsakların, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmemeleri nedeniyle hapishanelerde bir çok tutsağın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Kaya, 2020 yılı başından bugüne kadar tespit edebildikleri 89 hasta tutsağın yaşamını yitirdiğini söyledi.
Kaya sözlerini"Bunların 23'ü Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmişken, 6'sı ise ölüm sınırına geldiklerinde tahliye edilmiş ve çok kısa bir zaman içinde ise yaşamlarını yitirmişlerdir. Hasta mahpuslar bir devlet politikası olarak ya hapishanelerde ölüme terk edilmekte ya da hastalıkları nedeniyle ölüm sınırında tahliye edilmektedir. Bu durum açıkça yaşam hakkı ihlalidir" diyerek tamamladı.
Hasta Tutsaklara İlişkin Talepler
HD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Av. Doğan Arslan ise hasta tutsaklara ilişkin talepleri şöyle sıraladı:
*Hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır,
*Resmi olmayan açıklamalara göre sadece 2020 yılında Adli Tıp Kurumu'nun 1330 kişiye hapishanede kalabilir raporu vermiştir. Tedavi ve bakım süreçlerinin hapishane koşullarında yürütülmesininimkansız olduğu mahpuslar için dahi ‘hapishanede kalabilir' raporları verenAdli Tıp Kurumu, sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir.
*Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki "toplum güvenliği bakımından tehlike" kriteri kanundan çıkarılmalıdır. Hasta mahpusların infaz ertelemesinin önündeki engel teşkil eden infaz kanununun 25. maddesindeki "infaza ara verilemeyeceğine" dair düzenleme ile 107. maddenin 16 fıkrasındaki düzenleme kaldırılmalıdır.
*AİHM'nin Kaytan/Türkiye kararı uyarınca mahpusların müddetnamelerinde yaşları ve sağlık durumları dikkate alınarak tahliye olabilecekleri uygun bir tarih yer almalıdır. AİHM'nin Gülay Çetin/Türkiye kararında belirttiği hususlara uyulmalı, hasta mahpusların tahliye edilmemesinin AİHS'nin 3. maddesinin ihlali olduğu hatırda tutulmalıdır.
*5275 sayılı Ceza İnfaz Yasası'nın 16. Maddesi uyarınca; ihtiyaç duydukları tedaviye hapishanede erişemeyen ağır hasta mahpusların gerekli tedavilerinin dışarıda gerçekleşmesi için tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurulları ve bağımsız hekimlerin düzenleyeceği raporlar üzerine, ağır hasta mahpusların infazlarının ertelenmesi sağlanmalıdır.
*Bizler insan hakları savunucuları olarak, ayrım gözetilmeksizin ve siyasi konjonktüre göre davranılmaksızın başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere bütün hasta mahpusların serbest bırakılmasını; hasta mahpusların sağlık hakkına erişimlerinin sağlanmasını, hasta mahpusların tam teşekküllü hastanelerde tedavilerinin yapılmasını talep ediyoruz. Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakları konusunda devletlerin pozitif yükümlülük altında olması nedeniyle bir kez daha Adalet Bakanlığını ve tüm yetkili kurumları sorumluluk almaya davet ediyoruz.