< Ma Rihna Nihna Hon

İki yıl önce bir kış günü sabah ayazında vurdu deprem. 11 ili kapsayan bir sahada. Milyonlar derin uykudayken...

Hala yitirilen canlarımızın sayısını bilmiyoruz... kamyon dolusu enkazlarla götürülüp giden.

Günlerce bilinçli olarak felç edilmiş koca bir devlet aygıtı... Artık yetmezlikten değil, bile isteye katliama döndürülen bir deprem sonrası "kurtarmama" süreci...

Çıplak ellerimizle sarıldık enkazlara. İşçiler, gençler, kadınlar ve devrimciler... Milyonlarca emekçinin "dayanışma ağı" sarıp sarmaladı ülkeyi. Enkaz başlarında nöbetler tuttu işçiler, madenciler kazmalarını küreklerini kapıp koştu, mahallelerde aşevleri kuruldu, sağlık emekçileri çadırlarla "sahra hastaneleri" kurdu. Ama yetmedi! Yetmedi enkazların arasından çekip almaya, hayata döndürmeye binlerce canımızı.

Bütün emekçiler olarak hepimiz gördük, bilinçli katliama dönüştürülen sürecin sonunda, daha enkazlar bile kaldırılmamışken, rant için üşüşen akbabaları. Devlet işte oradaydı! Başta sermaye birikiminin en verimli alanı haline getirilen inşaat sektörünün devleri olmak üzere tekelci sermaye oradaydı!

Zeytinliklerimizi, sit alanlarımızı, tarımsal bölgelerimizi yağmalamak için toplanan bu utanmaz güruh, ölülerimizin, ölmeye terk ettikleri canlarımızın üzerine basa basa "çöktüler" topraklarımıza! Bizi topraklarımızdan sürmek istediler.

"Ma Rihna Nihna Hon" diye haykırdık, dikildik karşılarına... "Gitmiyoruz, Buradayız"! Öfkeler kuşanıldı, dayanışmanın, örgütlü karşı koyuşun gücüyle yürüdük. Bizi kurtaracak olanın yalnızca kendi kollarımız olduğunu... Birleşmekten, kavgaya atılmaktan başka bir yol olmadığını görerek yürüdük. En zorlu şartlarda birleşik mücadelemizle, yüreğimizden kopup gelen dayanışma ve örgütlü karşı koyuşla tutunduk yaşama.

Ne bu çarpık kentleşme, ne ateş pahası doldurulduğumuz sağlıksız evler, ne türlü çeşit "doğal felaket" sonucu ölüm kaderimiz! Sabır taşı çatlıyor!.. Böyle bir yazgıya boyun eğmeyeceğiz!

Bu yağma ve talan içinde mahkum edildiğimiz yokluk, acı, sefalet artık yeter! Kendi geleceğimizi kendi ellerimize almak için harekete geçmek gerek.

Şimdi bu yaşamı kazanmak için ileri atılma zamanı. Talancıların, soyguncuların düzenini yerle bir etmek, özgür bir yaşamı birlikte inşa etmek için ayağa kalkma zamanı! Şimdi devrim zamanı!